Hükümetler
seçim sonrasında ülke şartlarına göre hizmet etmek, iş ve çalışma şartlarına
uygun şartlar oluşturmak için kurulur. Bu uygun şartları halka hizmet için
yaparken ortaya çıkan masrafları vergiler yoluyla karşılanır. Bu her parti için
değişmez kuraldır. Revizyon yapabilir, ama ihtilâl asla yapamaz. Ne hikmetse
ülkemizde tek başına iktidar olan parti ve liderleri ülkeyi işin içinden çıkılamaz
duruma getirmişlerdir. Bu konuda örnek gösterebileceğimiz çok liderimiz var
Allah’a şükür. Öncelikle parti içi emir komuta zinciriyle adlarındaki tüm
demokratlıklarına rağmen demokrat olamadıkları için (burada eski bir lider
diğerlerinden biraz ayrılır, çünkü partisinde parti içi demokrasinin göstergesi
olarak delegeli önseçim sistemi vardı) bu liderler, her dediklerinin padişah
buyruğu gibi kabul görmesini ve ağızlarından çıkan her dilek ve isteğin kanunların
üstünde olmasını isterler. Son zamanların deyimiyle “karizmatik”, öz Türkçeyle
“büyüleyici” liderler çağını dünya epey gerilerde bıraktı. Ortadoğulu oluşumuzdan
mıdır nedir, büyüleyici lider olma vasfı bizde halâ
hüküm sürüyor. Oysa iktidar olmak bir ekip işi olmalıdır. “Benim kurtulmam,
beni kurtaracaklardan kurtulmamla mümkün olacaktır” diyen seçmen olmadığı için
bir liderin ardına düşüp her seferinde hüsrana uğramamız boşuna değildir.
Sözü şuraya getirmek istiyorum:
İktidarların yakınmayla karışık kavgalarına bakmayın. Ortada
dolanan kavgalar bazen gücü paylaşamamaktan doğarken, bazende bilinmesi istenmeyen
gerçekleri saklayarak dikkatleri asıl konudan uzaklaştırmak için
çıkarılır. Bunun için ortalık toz duman
olabilir.
A partisi ile B partisi arasında tarz ve yöntem farkından
başka derin fark yoktur. Uzlaşmaz çelişkilerle dolu bir fark olursa ülke ve
dünya sistemi (buna globalleşen, Türkçesiyle küreselleşen dünya sistemi
diyebiliriz) o partiyi yaşatmaz.
Çok partili hükümetlerin işi yavaştan almaları ve bazı
konularda anlaşamama gibi durumların çıkması nedeniyle herkesin “Bir partinin
tek başına iktidarı istikrar getirir” düşüncesinde olması doğaldır. En azından
ülkemiz için söyleyecek olursak yaşananlar öyle söylemiyor.
Bizim demokrasi anlayışımız trafiğimiz kadardır. Trafikte
herkes kral, herkes en iyi araba kullandığı iddiasında. Onun için şoförler en
önde yer almaya çalışırlar, onun için en hızlı giderler. Oysa sürat felâket
getirir. Bu yüzden ülkemizin geleceği için artık bin yıl çok partili hükümetler
kurulmalıdır. Bu zorunlu olarak bir ortak paydada buluşmayı sağlayacaktır. Kısacası
bize bin yıllık koalisyon gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder