Bugünkü ilk şiirle
sizlere merhaba demek istiyorum sevgili okurlar. Simgesel anlatımla, halka
önerilen ve ekonomik yaptırımla dayatılan hayatın bir eleştirisini
yapmaya çalıştım. Görsel ve yazılı basının buna bağlı olarak halk beğenisini
zevksizlik düzeyine indirmeye çalışarak kişiyi düşünemez yargılayamaz hale
getirdiğini de ikinci tema olarak işledim. Takdir sizin,
beğenilerinize bırakıyorum.
…. …. ….
Şarabın
Esrik kelimeleri ağzında
Zaman haritasına seni imliyorum
Kendimi unutuyorum bu ölü havada
Zamanı yitiriyorum
Bugünü emdim, posasını çıkardım
Başka günler sırada
Dönemeçlerde,
kabuslar kadar, rüyalarda var
Söylenen sözlere inanma, umut bağlama
Haberlerde
“kemerleri sıkın az kaldı”
diyen spikerlere
Uçak olsa inerdi,
kuşlarda kalamazdı havada
Sen kemerleri sıktıkça
krizler daha çok yükseliyor
Kişi başına düşen milli gelirden
kırk iki dansöz düştü payına
Şalını giy, zilini tak parmaklarına
Endülüs’ten
Kudüs’ten
İspanya’dan
Pandispanyadan müzikle
döne döne rakset
Şarabın;
Esrik kelimeleri ağzında
Bugünü emdim, posasını çıkardım
Başka günler sırada
Zaman haritasına seni imliyorum
Aydın Göle
09.07.2001
*** *** ***
Sevdiğinizle
konuşurken sesinde bir kırılganlık bulursanız üzülmez misiniz? Daha önceki
numaralı şiirlerde de belirtmiştim hatırlarsanız, adı olmayan, numaralı kısa
şiirler kısa mesajla yolladığım şiirlerdi. Bu üzüntümü bu şiiri yollayarak
belirtmiştim.
…. …. ….
44
Sesin durgundu telefonda
konuşurken demin
Saklama söyle ne var
Tunç olsa erir ateşiyle öfkemin
Seni üzen kim, ey yar
Aydın Göle
09.07.2001
*** *** ***
Yaş kemale erip sevgi
yolunuzun üstünde bir çiçek gibi önünüze çıkarsa neler
düşüneceğinizi tahmin ediyorum. Evet yüreğiniz mabet sessizliğiyle aşkı
kabul eder ve onu kendiniz için hapseder, ama fark eder misiniz acaba?
Kendinizde aşka mahpus olur ve içinden çıkamazsınız. Olsun! Ne fark eder?
Hiçlikten kurtuldunuz ya, buna değer.
…. …. ….
45
Kayan yıldızdı gençliğimiz,
Bugün düne cevaptı hiçliğimiz,
O koskoca hiçliğin içinde biz.
Bir yürek kadar mabettir aşk,
Kendimizi hapsettiğimiz.
Aydın Göle
11.07.2001
*** *** ***
Sevgisiz geçen zamanlarda
insan kendine acımaktan başka ne yapar? Tembel tembel gerinir, nerdeyse hiç
hareket etmek istemez. Gözlerinde yaşam sevinci de kalmaz. Artık var
olduğu bile şüphelidir.
…. …. ….
46
Yaşlı ve tembel buluttum
Bahçelere yağmayı unuttum
Bu yüzden kurudu çiçeklerim
Gerçek değil soyuttum
Aşkı dizlerimde uyuttum
Bir kederi taşır göz bebeklerim
Aydın Göle
11.07.2001
*** *** ***
Yalnızlığı severim, ama
yapayalnızlığı sevmem. Hep korktuğum böyle bir durumdur. Sevdiklerinin olduğunu
bilmesi, dağ başında yada deniz ortasında olsa da insana güven verir.
Yalnızlığa bir ihtar çekmeyi beni unutanı arayıp unutmamasını sağlamakla çok
yaparım.
…. …. ….
47
Unutuldum, arayan yok,
yalnızım bu köşede
Mevsimsiz yaprak dökmüş,
gölgesiz meşede
Yalnızlığa çekilmiş ihtardır.
Unuttuğunu unutan beni,
o mahzun yardır.
Aydın Göle
21.07.2001
*** *** ***
Unuttuğunuz bir duygu
olmuşsa sevda, anlamını kaybetmiş kelime kalabalığına dönmüşse hayat,
karanlıklar içinde kaybolmuş olmaktan beter durumdasınız demektir. Bir gün o
karanlığın içinde ışık benim için birden bire yandı. Ben trafoyu yüklenmiş
gezer oldum ondan sonra. Ondan sonra, durun durabilirseniz. Sevdanın gücü böyle
bir şey işte..
…. …. ….
48
Duygularımı uyutmuştum çoktandır
Sen gelince o derin uykudan uyandı
Aşka yürek, yemyeşil bir vatandır
Karanlık kenttim, ışıklarım şimdi yandı
Işıklar yandı, ben yandım, sen görmedin
Kimse görmedi tüten dumanımı
Bir sevda sardı baştan aşağı beni
Aydın Göle
24.07.2001
*** *** ***
Bir sevda ölüleri
kıskandırabilir mi? Mercan rengi sevda olursa kıskandırır. İşte öyle bir
sevdaydı içimdeki. Ben sevdam için ölmek istemedim. O çok alışılmış bir şey.
Ölüler kalksınlardı. Görseler bu sevdayı, ölmek istemeyeceklerine emindim.
Zaten yaşarken sevmedikleri için pişman ölmüşlerdi.. dirilerek ellerine hazır
bir fırsat daha geçmişken sevmeden ölünürmü?
…. …. ….
Şakaklarım tutuşmuştu, yanıyordu
Bu aşka kalbim nasıl dayanıyordu
Salı akşamıydı, yazdı, sıcaktı
Bir kibrit çaksanız hava yanacaktı
Şakaklarım gibi o da
durmadan terliyordu
Çünkü aşkımı itiraf etmiştim
önce
kendime, sonra sana
Sonrada sen itiraf etmiştin
çünkü beni sevdiğini.
Mehtap şahitti, mağrurdu,
aşkımız kadar parlaktı o gece
Aldanmıyorduk,
yok hayır aldanmıyorduk
Ömrümüzün
en güzel rüyasını yaşıyorduk
Ne cömertsin ey talih
Biz yıllarca hep senden korktuk
O gece bize güldün ana şefkatiyle
Tumturaklı sözleri aştık
Aşkı yaşıyorduk nefes nefese
Mutluluk sağanağından sırılsıklamdık
Vücudumuzu sardı mavi bir elektrik
Birbirimizden habersiz
yıllarca bekleştik
Öttür borunu İsrafil
Kalksın mezarlarından pişman ölüler
Mercan rengi sevdamızı görsünler
Ölebilirlerse sonra bir daha ölsünler
Aydın Göle
27.08.2001
Görüşmek ümit ve dileğiyle sevgiler içinde sevgiyle kalın
sevgili okurlar.
Yayın Tarih: 01.12.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder