31 Aralık 2013 Salı

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ 25

         Bugünkü ilk şiirle sizlere merhaba demek istiyorum sevgili okurlar. Simgesel anlatımla, halka önerilen ve ekonomik yaptırımla dayatılan hayatın bir eleştirisini yapmaya çalıştım. Görsel ve yazılı basının buna bağlı olarak halk beğenisini zevksizlik düzeyine indirmeye çalışarak kişiyi düşünemez yargılayamaz hale getirdiğini de ikinci tema olarak işledim. Takdir sizin, beğenilerinize bırakıyorum.
….    ….    ….

Şarabın 
Esrik kelimeleri ağzında
Zaman haritasına seni imliyorum
Kendimi unutuyorum bu ölü havada
Zamanı yitiriyorum
Bugünü emdim, posasını çıkardım
Başka günler sırada
Dönemeçlerde, 
               kabuslar kadar, rüyalarda var
Söylenen sözlere inanma, umut bağlama
Haberlerde 
     “kemerleri sıkın az kaldı” 
                        diyen spikerlere
Uçak olsa inerdi, 
              kuşlarda kalamazdı havada
Sen kemerleri sıktıkça 
               krizler daha çok yükseliyor
Kişi başına düşen milli gelirden 
              kırk iki dansöz düştü payına
Şalını giy, zilini tak parmaklarına
Endülüs’ten
Kudüs’ten
İspanya’dan
Pandispanyadan müzikle 
                      döne döne rakset
Şarabın;
Esrik kelimeleri ağzında
Bugünü emdim, posasını çıkardım
Başka günler sırada
Zaman haritasına seni imliyorum

Aydın Göle
09.07.2001

***   ***   ***

         Sevdiğinizle konuşurken sesinde bir kırılganlık bulursanız üzülmez misiniz? Daha önceki numaralı şiirlerde de belirtmiştim hatırlarsanız, adı olmayan, numaralı kısa şiirler kısa mesajla yolladığım şiirlerdi. Bu üzüntümü bu şiiri yollayarak belirtmiştim.  
….    ….    ….

44
Sesin durgundu telefonda 
                 konuşurken demin
Saklama söyle ne var
Tunç olsa erir ateşiyle öfkemin
Seni üzen kim, ey yar

Aydın Göle
09.07.2001

***   ***   ***

         Yaş kemale erip sevgi yolunuzun üstünde bir çiçek gibi önünüze çıkarsa neler düşüneceğinizi tahmin ediyorum. Evet yüreğiniz mabet sessizliğiyle aşkı kabul eder ve onu kendiniz için hapseder, ama fark eder misiniz acaba? Kendinizde aşka mahpus olur ve içinden çıkamazsınız. Olsun! Ne fark eder? Hiçlikten kurtuldunuz ya, buna değer.  
….    ….    ….

45
Kayan yıldızdı gençliğimiz,
Bugün düne cevaptı hiçliğimiz,
O koskoca hiçliğin içinde biz.
Bir yürek kadar mabettir aşk,
Kendimizi hapsettiğimiz.

Aydın Göle
11.07.2001

***   ***   ***

         Sevgisiz geçen zamanlarda insan kendine acımaktan başka ne yapar? Tembel tembel gerinir, nerdeyse hiç hareket etmek istemez. Gözlerinde yaşam sevinci de kalmaz. Artık var olduğu bile şüphelidir.
….    ….    ….

46
Yaşlı ve tembel buluttum
Bahçelere yağmayı unuttum
Bu yüzden kurudu çiçeklerim
Gerçek değil soyuttum
Aşkı dizlerimde uyuttum
Bir kederi taşır göz bebeklerim

Aydın Göle
11.07.2001

***   ***   ***

         Yalnızlığı severim, ama yapayalnızlığı sevmem. Hep korktuğum böyle bir durumdur. Sevdiklerinin olduğunu bilmesi, dağ başında yada deniz ortasında olsa da insana güven verir. Yalnızlığa bir ihtar çekmeyi beni unutanı arayıp unutmamasını sağlamakla çok yaparım. 
….    ….    ….

47
Unutuldum, arayan yok, 
                           yalnızım bu köşede
Mevsimsiz yaprak dökmüş, 
                                  gölgesiz meşede
Yalnızlığa çekilmiş ihtardır.
Unuttuğunu unutan beni, 
                                   o mahzun yardır.

Aydın Göle
21.07.2001

***   ***   ***
         Unuttuğunuz bir duygu olmuşsa sevda, anlamını kaybetmiş kelime kalabalığına dönmüşse hayat, karanlıklar içinde kaybolmuş olmaktan beter durumdasınız demektir. Bir gün o karanlığın içinde ışık benim için birden bire yandı. Ben trafoyu yüklenmiş gezer oldum ondan sonra. Ondan sonra, durun durabilirseniz. Sevdanın gücü böyle bir şey işte..
….    ….    ….

48
Duygularımı uyutmuştum çoktandır
Sen gelince o derin uykudan uyandı
Aşka yürek, yemyeşil bir vatandır
Karanlık kenttim, ışıklarım şimdi yandı
Işıklar yandı, ben yandım, sen görmedin
Kimse görmedi tüten dumanımı
Bir sevda sardı baştan aşağı beni

Aydın Göle
24.07.2001

***   ***   ***

         Bir sevda ölüleri kıskandırabilir mi? Mercan rengi sevda olursa kıskandırır. İşte öyle bir sevdaydı içimdeki. Ben sevdam için ölmek istemedim. O çok alışılmış bir şey. Ölüler kalksınlardı. Görseler bu sevdayı, ölmek istemeyeceklerine emindim. Zaten yaşarken sevmedikleri için pişman ölmüşlerdi.. dirilerek ellerine hazır bir fırsat daha geçmişken sevmeden ölünürmü?
….    ….    ….

Şakaklarım tutuşmuştu, yanıyordu
Bu aşka kalbim nasıl dayanıyordu
Salı akşamıydı, yazdı, sıcaktı
Bir kibrit çaksanız hava yanacaktı
Şakaklarım gibi o da 
                        durmadan terliyordu
Çünkü aşkımı itiraf etmiştim 
                              önce kendime, sonra sana
Sonrada sen itiraf etmiştin 
                                 çünkü beni sevdiğini.
Mehtap şahitti, mağrurdu, 
                          aşkımız kadar parlaktı o gece
Aldanmıyorduk, 
                          yok hayır aldanmıyorduk
Ömrümüzün 
                      en güzel rüyasını yaşıyorduk
Ne cömertsin ey talih
Biz yıllarca hep senden korktuk
O gece bize güldün ana şefkatiyle
Tumturaklı sözleri aştık
Aşkı yaşıyorduk nefes nefese
Mutluluk sağanağından sırılsıklamdık
Vücudumuzu sardı mavi bir elektrik
Birbirimizden habersiz 
                                  yıllarca bekleştik
Öttür borunu İsrafil
Kalksın mezarlarından pişman ölüler
Mercan rengi sevdamızı görsünler
Ölebilirlerse sonra bir daha ölsünler

Aydın Göle
27.08.2001


Görüşmek ümit ve dileğiyle sevgiler içinde sevgiyle kalın sevgili okurlar.


Yayın Tarih01.12.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder