30 Aralık 2017 Cumartesi

DÜŞÜNCE EVRENİNDE 20


Ne zaman biteceğini bilmediğim, konuları açtıkça lahana gibi açılan, ucu açık bir yazı dizisinin 20. bölümüne geldik. Düşünce evreninde dolaştığımız dizimizle yaşanılır bir gezegeni oluşturma çabalarına her dönem eklene eklene bugüne ulaşmış görüşlerin dile gelmiş olanlarını siz okurlarımla paylaşmak amacımdı. Bu amaçla düşünce dünyasında kullanılan dili ve/veya düşünce yöntemlerini veya tarzlarını göstermeye bugünde devam edeceğim.



ANIKLIK
Osmanlıca: İstidat, Layık, Kabiliyet, Ehliyet, Muvafakat 

Fransızca: Aptitude 

Almanca: Eigung 

İngilizce. Ability)

Günümüz Türkçesi: Doğal yetenek.

1. Etimoloji : Anıklık terimi, Uygurca hazır, tamam, yetkin anlamlarına gelen anığ kökünden türetilmiştir. Osmanlıcada bu terim çeşitli karşılıklarla bir hayli karıştırılmıştır. Örneğin Ahmet Naim İlmünnefis çevirisinde Fransızca aptitude terimini kabiliyet terimiyle çevirdiği gibi passibilité, capacité, faculté, receptivité, vacation terimlerini de aynı karşılıkla karşılamıştır. Oysa Fransızca aptitude terimi, Hind-Avrupa dil grubunun bağlamak, tutturmak, dokunmak, yetişmek, çıkmak anlamlarını kapsayan ap kökünden Latinceye aynı anlamlarla apere sözcüğüyle geçmesinden türemiştir. Türkçede tam karşılığı doğal elverişlilik ya da doğal yetenek (Os. İstidat)'tir.

2. Ruhbilim: Anıklık, bir işi daha az çabayla ve daha yetkinlikle yapmayı sağlayan doğal elverişliliği dile getirir.

3. Tanrıbilim: Ruhbilimsel anlam Tanrı vergisi olarak nitelenir. Gönülde duyulan Tanrı çağrısı (Os. Hidayet, Fr. Vocation) anlamında da kullanılır.



ANIMSAMA
Platon’un, yada bizde bilinen diğer ismiyle Eflatun’un görüşüne göre ruhun bedene girmeden önceki varlığında görmüş olduğu ideaların bilince dönüşü. Çünkü bu dünya bir hayaldir ona göre. Buraya biz geçmişimizi hatırlamaya geliyoruz. Her anımsama bunun içindir.

ANLAM BİLİM
Anlamları inceleyen bilim... Semantik olarak da bilinir. Anlambilim felsefi ya da mantıksal ve dilbilimsel olmak üzere iki farklı açıdan ele alınabilir. Düşünsel ya da mantıksal yaklaşım, göstergeler ya da sözcükler ile bunların göndergeleri arasındaki bağlantıya ağırlık verir ve adlandırma, düz anlam, yan anlam, doğruluk gibi özellikleri inceler. Dilbilimsel yaklaşım ise, zaman içinde anlam değişiklikleri ile dilin yapısı, düşünce ve anlam arasındaki karşılıklı bağlantı gibi konular üstünde durur.

düşünsel ve dilbilim alanlarında anlambilim, bir dilin göstergeleri ile bunların anlamları arasındaki bağlantının incelenmesidir. Anlambilime farklı yöntem ve amaçlarla yaklaşılsa da, 

her iki alan da insanların dilsel anlatımlardan nasıl anlam çıkardıklarını açıklamaya çalışmıştır.



Düşünsel sorunları bir dil içinde ifade edilmek zorunda olduklarından, sonunda dilin kendisi ile ilgili soruşturmalar haline dönüşürler. 1920’lerde ve 1930’larda olgucu okulun mantıkçıları, dile matematik ve mantıkta bulunan kesinliği ve açıklığı getirmeye çalışmışlardır. Onlara göre “doğal diller” açıklıktan ve kesinlikten uzaktır. Bu nedenlerden belirsizlik ve çokanlamlılıktan arınmış “ideal” bir dil üzerine kurulu bir anlambilim kuramı geliştirmeye çalışmışlardır.


DEVAM EDECEK



Yayın Tarihi: 01.07.2016