30 Mayıs 2011 Pazartesi

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ 82


Merhaba sevgili okurlarım. Geçen hafta sizlere Orhan Veli Kanık’ı başka şiirleriyle de olsa ikinci kez sunmuştum. Okuyanlar hatırlayacaktır, şiirlerinden söz ederken, kurucusu oldukları “Birinci Yeni” akımının diğer iki şairi; Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat’ın adını anmıştım. Bu hafta “Birinci Yeni”nin bu ünlü iki şairinden Melih Cevdet Anday’ın şiirlerine yer vereceğim. Bu şiirler 1940-50 yılları şiirleridir. Okurken bu gün geldiğimiz noktayı göstermesi açısından da bence önemli şiirlerdir. Tıpkı Orhan Veli’nin şiirleri gibi, sade bir dille yazılmış şiirlerdir. Beğeneceğinizi umuyorum.

...

ATATÜRK'ÜN BİR SAATI VARDI

Atatürk'ün bir sözü vardı

Yediveren bir gül gibi açardı

Atatürk'ün bir atı vardı

Etilerden beri yaşardı

Atatürk'ün bir resim vardı

Buğday tarlası gibi ağardı

Atatürk'ün bir saatı vardı

Durmadı

Melih Cevdet ANDAY


***

FALTAŞI

Havada kuş yok

Yaprak kıpırdamıyor

Deniz bir kalıp olmuş

Boşandı boşanacak

Çın çın ötüyor sessizlik

Gerilmiş kolum bacağım

Faltaşı gibi bekliyorum

Tıkanacağım.

Melih Cevdet ANDAY

***

FOTOĞRAF

Dört kişi parkta çektirmişiz,

Ben, Orhan, Oktay, bir de Şinasi...

Anlaşılan sonbahar

Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli

Yapraksız arkamızdaki ağaçlar...

Babası daha ölmemiş Oktay'ın,

Ben bıyıksızım,

Orhan, Süleyman efendiyi tanımamış.

Ama ben hiç böyle mahzun olmadım;

Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?

Oysa hayattayız hepimiz.

Melih Cevdet ANDAY

***

GÜNEŞTE

Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz

Güneşte çözülür ve kayarlar bir yana.

Mısırlar güçlükle büyürken yağmursuzluk

Kaygılandırır dilsiz bahçıvanı.

Sessiz kuşlar, bir keçi, ağır iğde ağaçları.

Bir araba geçti incelmiş yoldan

El salladı biri, belki tanıdık,

Belki değil, süreksizliğin eşanlamı.

Ve denizin yorgun çağındaydı çocuklar

Çığlıkları titretir balkondaki sarmaşığı,

Çünkü dardır saatler, sığmaz biraraya

Dalgınlık, deniz ve sardunya.

Rüzgâr alıp götürdü balıkçı teknelerini

Uzaktaki kılıçlara, ki bilemeyiz

Hangi derinlikte dölleyerek denizi

Gidiyorlar öyle ağırbaşlı, doğuya.


Ve ocaktan çorbanın kokusu geldi demin

Burun deliğine kedinin ve köpeğin.

Rafta kitaplar, mavi bir şişe ve gül

Donmuş kalmışlar tek başlarına.

Duvarda bir resim, resimde kalabalık

Köy alanı, çocuklar, çember ve zaman.

Breughel nasıl da toplamış bunca

Ortaklığı ve uyumu biraraya,

Çünkü saatler dardır, sığdırılmaz.

Güneşte her şey çözülür gider bir yana.

Melih Cevdet ANDAY

***

HER GECE BÖYLE DEĞİLİM

Benim de öyle akşamlarım vardır.

Kapıdan girince anama sarıldığım,

Çocuklara karamela ve çekirdek getirdiğim,

Meyhaneye uğramadan çakır keyif,

Düşmanım yok,

Gündeliğim cebimde,

Küfretmeden

Öyle tasasız döndüğüm akşamlar..

Benim de öyle akşamlarım vardır.

Her gece böyle değilim.

Melih Cevdet ANDAY

***

HİROŞİMA

Büyükbabam, babam, ben

Küçük oğlan, kız, damat...

Gelişimiz teker tekerdi

Gidişimiz cümbür cemaat.


Melih Cevdet ANDAY

***

MEDENİYET

Şu haline bak da utan

Ne okuma bilirsin ne sayı

Ne üstünde var ne başında

Ne midende ne kursağında

Bari gel de görgünü arttır

Medeniyet öğren ayı.

Yemek masası nedir, peçete nedir,

Çatal bıçak nedir gör!

Giymek şart değil ya,

Ayakkabı gör, gömlek gör,

İngiliz kumaşı gör, naylon çorap gör,

Jartiyer bile görsen faydası var.

Tarak deyip de geçme

Saçını tara da gör

Kafan nasıl işlemeye başlar.

Kanalizasyon gördün mü sen hiç?

Gel de kanalizasyon gör,

Yemek şart değil ya,

Döner kebap gör, su böreği gör,

Ekmek gör be ekmek,

Ne görsen faydası var!

Melih Cevdet ANDAY

***

MEDENİYET

Şu haline bak da utan

Ne okuma bilirsin ne sayı

Ne üstünde var ne başında

Ne midende ne kursağında

Bari gel de görgünü arttır

Medeniyet öğren ayı.

Yemek masası nedir, peçete nedir,

Çatal bıçak nedir gör!

Giymek şart değil ya,

Ayakkabı gör, gömlek gör,

İngiliz kumaşı gör, naylon çorap gör,

Jartiyer bile görsen faydası var.

Tarak deyip de geçme

Saçını tara da gör

Kafan nasıl işlemeye başlar.

Kanalizasyon gördün mü sen hiç?

Gel de kanalizasyon gör,

Yemek şart değil ya,

Döner kebap gör, su böreği gör,

Ekmek gör be ekmek,

Ne görsen faydası var!

Melih Cevdet ANDAY

***

Sırada gene kendi şiirlerim var. Şair Hasan Hüseyin’in dediği gibi “Uzun eski sevda satıcısıyım sevda satarım/Sevda satar aç yatarım çağlar üstüne.”

...

86

Hazanı bahar gözüyle

seyretmek mümkün olmasa bile,

ölümü hayat bilmek gerek yar.

Tek boyuta sıkışıp kalmamak için

ölümü hayat bilmek gerek.

Aşkla aşkınlaşmak hayattan,

ölümü oyun saymaktır.

Ölümü ve oyunu

hayat bilmek gerek canım

hayat bilmek!..

Aydın Göle

16 eylül 2003

***

87

Yaşamak çingenenin şarkısıdır

Söylenir söylenir doyulmaz

Ağlarken de gülmek karışır gözyaşlarımıza

Tutunmadan bir dala düşersin kanlı sulara

Her düşeni ırmaklar taşıdı denizlere

Yaşamak çingenenin şarkısıdır

Söylenir söylenir doyulmaz

Şarkılarla bağlar bizi kendine çapkın

Aydın Göle

16 eylül 2003

***

88

Ay gördüm gülümsüyordu

Gülümsemesi kalbimi yordu

Cananı gördüm sırılsıklam hüzün

Omuzlarında ağırlığı güzün

Sonraki durakta mutluluk bekliyordu

Bilmiyordu

Aydın Göle

14 ekim 2003

***

89

Odanın içinden dışarısı bahar

Çıkmak gelir içimden kırlara

Dışarıdayken içerisi sıcak ve davetkâr

Soğuk sonbahar akşamlarında

Yalnızım ya, içim buz

Isıtacak yer yok, ocak yok

Aydın Göle

16 eylül 2003

***

90

Yapışkan hüzünler

Ve sarı kehribar üzümler ayı

Eylülü vurdum alnından

Yarası kanamıyor

Kalleş motifler gergeflerde adımı haykırıyor

Sevdanın hatırına eylülü öldüren benim

Ellerimi kelepçelere

Boynumu ilmeklere uzattım

Sevda olmayacaksa hayat mecburiyet

Ben hiçbir şeye mecbur değilim

Aydın Göle

16 eylül 2003

***

Bugünlükte bu kadar sevgili okurlar. Haftaya tekrar buluşamayacağız, iki haftalık bir geziye çıkacağım. Döndükten sonra kısmet olursa gene birlikte oluruz. Şimdilik hoş ve hoşça kalın. Hepinize mutlu hafta sonu tatilleri dilerim.

Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com

Yayın Tarihi: 08.05.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder