29 Mart 2012 Perşembe

EROVİSİON; KÜÇÜK ADIMLARLA BÜYÜK OYUNLAR

Eurovision Şarkı Yarışması’nı delikanlılığa geçtiğim yıllardan beri bilirim. Geçmiş gün yılını hatırlamıyorum, daha o zamanlarda televizyonla tanışmamıştım; İstanbul’daki akrabalarımızdan gelen kardeşim Coşkun bu yarışmayı televizyondan izlemiş bana anlatmıştı. O yılların Türkiye’sini düşünecek olursanız Avrupa’nın televizyon görüntüleri üstelik siyah beyaz bile fakirliğimizi yüzümüze tokat gibi çarpıyordu. Düşünün bu toplum 1970’lerde televizyonla yeni yeni tanışıyordu. Eurovision şarkı yarışması işte o yılların en gözde şarkı yarışmasıydı.

Eurovision şarkı yarışması 1956 yılında İtalyanların ünlü Sanremo şarkı yarışması sırasında doğdu. Televizyon yayınlarının Avrupa’da yaygınlaşmaya başladığı yıllarda “ülke televizyonları arasında ortak canlı yayın yapabilme kabiliyetini gerçekleştirme ve kaliteyi arttırma” amacını taşıyan bu yarışma 1990’lara gelindiğinde uzay endüstrisinin katkılarıyla uydu yayınlarının başlaması ortak yayını kolaylaştırması sonucu bir süre tökezledi. Bunun üstüne yarışma gelişmiş endüstri ülkeleri yerine Avrupa ailesine yeni katılan ülkelerde dahil olmak üzere her ülkenin birinciliği kazanabilme ve yarışmanın bir sonraki yılında ev sahipliği yapma imkanı oluşturularak cazibesi arttırılmaya çalışıldı.  

Biz bu yarışmaya ilkez 1975 yılında katıldık. Ülkemizi temsil edecek parçanın seçimi için pop müzik tarihimizin en önemli müzik yarışması yapıldı. Bugün bile adı unutulmayan şarkıcılar o yarışmayla doğdu.

O yarışmanın unutulmazları arasında yer alan şarkıcı ve şarkıları şunlar:

Ali Rıza Binboğa: Yarınlar,
Uğur Akdora…...: Anılar (Hayırdır İnşallah nakaratıyla tanınmıştı),
Cici Kızlar...........: Delisin
Semiha Yankı......: Seninle Bir Dakika

Cici Kızlarla aynı puanı kazanan Semiha Yankı çekilen kura sonucu ülkemizdeki seçmeleri kazanmıştı. Yapılan halk oylamasında 1. olan Ali Rıza Binboğa ve şarkısı “Yarınlar” yarışmada jüri tarafından dördüncülüğe uygun bulunmuştu. İsveç’in başkenti Stokholm’de yapılan yarışmada ülkemizi temsil eden Semiha Yankı gençliğinin, tecrübesizliğinin kurbanı olarak Erovision’daki ilk maceramızı sonunculukla bitirmişti. Orkestra düzenlemesinin çok ağır oluşu, kıyafet seçimindeki büyük özensizlik güzelim şarkıyı yemiş bitirmişti. Bu gün bir klasik olan bu şarkıyı sevmeyen yoktur sanıyorum.

Erovision şarkı yarışmalarında birinci olup yıldız olan bir çok gurup ve şarkıcı var. fakat içlerinde en ünlü olanı benimde çok sevdiğim İsveçli grup ABBA’dır. Bir çok şarkısıyla uzun yıllar Avrupa listelerini kasıp kavurmuştu.

Daha sonraki yıllarda yarışma önemini yitirmişti. Dostlar alış verişte görsün türünden bir görünüme bürünen yarışma yukarda sözünü ettiğim biçime sokularak yeniden ilgi görmesi istenmişti. Fakat gelişmiş ülkeler kendi halkı için önemsiz durumuna düşen yarışmada dereceye girmek için ülkelerinde yaşayan yabancıları çekmeye çalıştıklarını görüyoruz. Hadise ülkemizde tanınmadan önce Belçika’da bu yolla tanındı. Oyun artık yeni kurallara göre oynanıyor. Herkesin temsil ettiği kitle kadar değeri var. Bu kitleyi kimse göz ardı edemiyor. 

Bu yıl Hollanda da babası Türk, asıl adı “Ayten Kalan” olan ve yarışmaya katılana kadar “Joan Franka” adını kullanan Hollandalı bir anneden doğan bir genç kızı sadece bu amacı gözeterek seçti. Tek kelime Türkçe bilmediği söylenen kızımızla gurbetçilerin oylarına talip oldu.

Bu kadarla kalsa gene iyi. Aramızda en yoğun sınır kapısı bulunan Bulgaristan bile şarkısının içine birkaç Türkçe sözcük katmış. Hem kendi ülkesindeki Türkleri, hem bölgesindeki Türkleri etkilemek onunda amacı olmuş.

Şimdi bütün bunları neden belirttim tahmin edersiniz herhalde. Bu durumda biz neden bir Yahudi’yle ve İngilizce sözlerle yarışmaya katılıyoruz? “One minute”u unutturmak için mi? İşin şakası bir yana dünyada her şey bir hesap üzerine yapılıyor. Burada modernleşmenin sonucu olarak ırkçılık olmasa bile milliyetçilik çok geçişkenli bir tanım oldu denebilir mi? Ben tersini düşünüyorum, artık küçük adımlarla büyük oyunlar sahnelenmeye başladı. Çağ o çağdır.  

  
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Yayın Tarihi: 09.03.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder