9 Mart 2011 Çarşamba

DEĞİŞME VE DEĞİŞTİRME ÜSTÜNE

İnsan hayatı boyunca neleri değiştirebilir, neleri değiştiremez? Meselâ ismini değiştirebilir mi? Yada kentini, memleketini, işini, eşini, arabasını, evini, dinini, düşüncesini, hayat görüşünü.. Bunları değiştirmek mümkün gibi görünüyor değil mi?

Mahkeme kararıyla isim değiştirenleri bilirim. İsmiyle barışık olmayan insanlarda tanıdım. Siz onları bir isimle bilir ve tanırsınız, başka biri o tanıdığınız kişiyi bilmediğiz bir isimle sorar, tanımazsınız. Böyleside başıma geldi.

Örneklerini çok gördük. Ya işini daha iyi yapacağı ortam aradığından, yada bulunduğu yerde istihdam kapasitesinin düşük olmasından dolayı kentini değiştiren çok olmuştur. Bir zamanlar bu ülkenin insanları özel istek üzerine yabancı, dilini bilmedikleri bir ülkeye çalışmaya giderek vatan değiştirdiler.

İş hayatına atılırken ne çok şey düşünürüz. Bir iş sahibi olma düşüncesiyle geleceğimizi önce hayal ederiz. Bir işte çalışarakta yarınları tasarlar, sonrada düzenli ve rahat bir hayat için programlar yaparız. Bunları yakalayacak imkâna sahip olmazsak, iş de değiştiririz.

Yeni evliler birbirlerine alışmakta zorlanabilirler. Yeni evli olup birbirlerine alışamayarak boşananlar neysede, yıllar süren evliliklerin ardından boşananlara bile şaşırmıyoruz artık. Neden? Değişiklik arama huyumuz vefasızlık boyutuna mı ulaştı? Hayır tabii.. ama değiştirilmesi mümkün olanlar konu olunca bunu da görmemiz gerekir.

En sık değiştirdiğimiz şey ise herhalde özel arabalarımızdır. Tüketim çılgınlığıyla her yer araba mezarlığı olmak yolunda. Artık yollar ve parklar yetmez oldu. Katlı oto yollar ve katlı otoparklar yaşam alanlarımızı tıpkı gökdelenler gibi daraltıyorlar. Arabalarımızın ya renginden bıkarız, ya modelinden. Yada değişik bir marka merakı sarar bizi. Kimi zaman da otomobilden cipe, cipten arazi kamyonetine ilgi duymaya başlarız. Bunu hiçbir mantıklı açıklaması yoktur. Sadece değiştirmek amacıyla değiştirerek mutlu oluruz.

Kimimiz düşünce bile değiştirebilir. Düşünce değişimini gelişme olarak görmeyin lütfen. Bu da bir moda olabiliyor. Düşünce değiştirme bazen din değiştirmeye varıyor. Bunlar gelişme değildir. Gelişerek değişme başka bir şeydir. Gelişerek değişme bir üst aşamaysa, bir şeyi bırakarak değişme yerinde saymak, sıfırdan başlamak demektir.

Değiştirme üzerine bu kadar söz söyledik.

Peki insan anne-babasını değiştirebilir mi? Kardeşini, yavrusunu.. Milliyetini, uyruğunu.. değiştirmek kolay şey olmasa gerek. Ben her şeyimi bir çırpıda bırakıp vazgeçemem. Bugüne kadar oluşmamda etkili olan bir çok taşınır şeyi her gittiğim yere taşırım. İsmim, milliyetim, dinim benim deri rengimdir. Anne-babam bu rengi bana ilk verenlerdir. Kardeşlerim rengi paylaştığım kişilerdir. Ben hiç evlenmedim ama, evlatlarımızın rengimizi geleceğe aktardığımız kuşaklar olduğunu düşünüyorum. Bunlar asla değiştiremeyeceklerimiz arasında yer alır

Değişimden korkmadan ustaca değişmek hayatın devamlılığı için şarttır. Hep yerinde sayarakta gelişme olmayacağı için kendimizi değişime hazır tutmalıyız. Aslına bakarsanız teknolojik gelişmeler ister istemez değişmemizi sağlıyor. Hiç birimiz 1970, yada 1980 yıllarının insanı gibi değiliz. Bırakın o yılları, 1990’lı yıllardan bir haber filmini, yada bir müzik klibini izleyince bile o yıllar gözümüze garip görünür.

Yukarıda da dediğim gibi düşünce değişimini gelişme olarak görmemeliyiz. Gelişerek değişme olursa makbul olur. Böylelikle gelen düşünce değişikliği kabul edilebilir. Sadece değişim olsun diye sık sık fikir değiştiren, hatta din değiştiren insanlar var. Bunların arasında bir manken kızımız gündemde. Onun hakkında “internet geyikleri” adıyla yazılar dolaşıyor.

Sözünü ettiğim manken kızımızın “Tuğçe Kazas” olduğunu anladığınızı sanıyorum.

Tuğçe Kazas’ın Budizm aşkı, çay servisi yaptırılınca bitmişti. Geçtiğimiz günlerde “Hizmetçi değilim” diyen model, yeniden İslam dinine dönmüştü.

Tuğçe Kazaz, 2005’te evlendiği Yunan oyuncu Yorgo Seitaridis uğruna Hristiyanlığı seçmiş, eşine boşanma davası açınca Budist olmaya karar vermişti. Şimdi yeniden din değiştiren Tuğçe Kazas için internette din değiştirmesiyle ilgili “geyikler” dönmeye başladı.

İşte o geyikler:

- Kazasizmin kurucusu.

- Tuğçe Kazas’ın kapı zili nasıl çalar? Din-den dön

- Bir an evvel Adnan hocamızla tanışır inşallah maşallah. Zira kendisi aşırı derecede sevimli bir şey.

- Dinler tarihi konusunda ihtisas yapmaya çalışıyor olabilir kendisi. Neden bu kadar ters anlaşılıyor anlamıyorum.

- Dinin Evliya Çelebi’si.

- Yerini sağlama almaya çalışan kızcağız. Bence din konusunda korkuları fazla ve hangisinin gerçek olduğunu seçemiyor, bunun paniğinde. Vakit saat gelince sorulacak; “e sen bizim iman edenler listemizde yoksun! neden?” denilecek diye aklını kaçırıyor olmalı ki teker teker deniyor.

- Nirvanaya vurdu vuracak.

- Light din arayan kimse.

- Budizmden sıkıldığında kendisini pastafaryanizme de bekleriz. Şaka bir yana herkesin dini kendine tabi. Ne kadar bize samimi gelmese de bu halleri, ne kadar bunları medya malzemesi yapmayıp kendi içinde yaşama şansı varken bunu tercih etmemişse de 1 sezonda iki din değiştirdiği için uefa tarafından cezalandırılması gereken eski budist, yeni müslüman.

- En çok dinleriyle gündeme gelen kişi.

- Uçan spagetti canavarı’ndan vahiy aldığını iddia edeceği günler yakındır.

- Çoktan seçmeli sınavda kafası karışmış insan.

- Ne sıklıkla din değiştirdiği, hiçbirimizi zerre ilgilendirmeyen kişi.

- Futbolda sergen yalçın neyse dinde de Tuğçe Kazas odur.

- Mütemadiyen din değiştiren manken.

- Podyumdan alışkanlık olacak, eşya değiştirir gibi din değiştiren kadın.

Bende bu sözlere bir söz ekleyeyim. Gelişerek değişme olmazsa sonu Kazas olur!

Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com

Yayın Tarihi: 02.03.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder