Merhaba sevgili okurlar. Cemrelerin üçüncü ve sonuncusu bugün düştü, ama kış buralarda sanki yeni başlıyor. Eskiler; “mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır” demişler. Odun kömürle ısınıyorsanız, umarım; kıştan biraz daha yakacağınız kalmıştır. Yoksa eskilerin sözünü gerçekleştirecek kadar havalar soğuk.
Bugün sizlere eski başbakanlarımızdan rahmetli Bülent Ecevit’in şiirlerini sunmak istiyorum. Bizim geleneğimizde şiir önemli yer tutar. Anılarını yazan devlet adamı pek bulamazsınız ama şiir yazan padişahlar bile bulursunuz. Orta doğu toplumları içinde en çok şiir düşünen, şiir yazan farsiler (İranlılar) ve Araplardır. Sonra sırayı Azeriler alır. Bu kadar şiir yazılan topraklarda elbette şair başbakanlarda çıkar. 1974 Kıbrıs harekatı dünyada duyurulurken yabancı basın rahmetli Ecevit’in şairliğine vurgu yaparak “bir şair savaş emri verdi” şeklinde manşet atmıştı. Ben bu şiirleri beğeniyorum. Umarım sizlerde beğenir ve seversiniz.
Haaa.. unutmadan, rahmetli Ecevit’in sizinde okuyacağınız “Takalar” şiirini Doğan Canku bestelemiş, iki arkadaşı Ahmet Kurtaran ve Selami Karaibrahimgil’le birlikte 1969’un son aylarında kurdukları “Modern Folk Üçlüsü” ile bu parçayı plağa okumuşlardı. Bir hatırlatma yapmama izin verin, sonra sizi rahmetli Eceviti’in şiirleriyle baş başa bırakacağım. Selami Karaibrahimgil, “Tek taşımı kendim aldım,” “Bütün kızlar toplandık” v.b gibi kendine özgü besteleri olan Nil Karaibrahimgil’in babasıdır.
...
AV
ormanın kuytusunda vurulan geyik
hayvanlar acınla suskun
dallar yasınla eğik
boynuzlarında çizgilerinde gözlerinde
avcının söndüremediği iyilik
BÜLENT ECEVİT
***
BACH SONATI
ne ben sorayım seni
ne sen beni sor
soyunmuş seslerimiz tenden
boşlukta bir aşk örüyor
ses olmuş duygular
yaklaşır dalga dalga zamansız
kavuşsa da seslerimiz birbirine
biz kavuşamayız
ne kollarımız var saracak
ne öpecek dudaklar
ne görülecek yüzümüz var
ne görecek göz
biz aşk örüyoruz boşlukta
çizgiden soyut
zerreden öz
BÜLENT ECEVİT
***
GÖÇMEN
Sevdiklerimin başında bir bilmediğim
Görmediğim özlemediğim özlediklerimin başında
Yurdum olmadan sıladayım
Kimsem ölmeden yasta
Yollarda gözlediğim ne
Mektuplarda beklediğim ne
Nereden sürmüşler beni buralar nere
buralar nere, buralar nere
Bir bildiğim olmalı, bilmez olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum
Buralara konmuş göçmen olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum
BÜLENT ECEVİT
***
İNSAN
elbette senden güzel olacaktı
çizdiğin resim
yaptığın heykel
senden büyük olacaktı
senden yakışıklı
elbette senden doğru söyliyecekti
yazdığın şiir
elbette senden çok duyacaktı
söylediğin türkü
sen olduğundan büyüksün
sen olduğundan iyisin
sen olduğundan güzel
BÜLENT ECEVİT
***
TAKA
takalar geçiyor allı yeşilli
takalar geçiyor dümenleri lâzlı
takalar geçiyor en nazlı
yelkenlilerden de güzel
güvenli sularda işsiz dönenen
gezi yelkenlerinden çok duyarak denizi
takalar geçiyor enginlere
yamalı göğsünü gere gere
takalar geçiyor yükle yürekle
takalar geçiyor emekle dolu
günlük güneşlik kıyılarından kopmuş
denizlerde Anadolu
kıyılar kadın olmuş
açılır gider erkeği
takalar takalar toprağın
denizde çarpan yüreği
BÜLENT ECEVİT
***
Son bölümü her hafta olduğu gibi kendi şiirlerime ayırdım. Umarım yaşamınızın küçücük bir anına keyif katar.
66
Şebboylar boy atmış kokuyor nazlı, nazlı
Nazlım saçını uzatmış gülüyor gepgeniş
Kırlangıçlar aceleci uçuyor melül, melül
Şebboylara, nazlıma, kırlangıçlara bakamam
Aydın Göle
3 temmuz 2003
***
67
Ne zor sensiz kalmak
Kansız kaldım sanki
Dördüncü gün bugün
Günlerin adını unuttum
Gün sayıyorum, saymayı unutmadım
Güneş batınca bir çizik atıyorum
Sensiz günler çizelgesine
Hem atıyor hem korkuyorum
Ya gelmezsen, ya artarsa bu çizik
Bakıp gören bir çizgi görür
Oysa
O çizik
Sensiz yaşanmış
96 saat
5760 dakika
Ve
345600 saniyedir.
Kaç kelebek doğdu
Kaç kelebek öldü
Kaç çiçek açtı
Kaçı soldu bu zamanda biliyor musunuz
Kaç bebek güldü annesine
Kaç bebek ağladı dünyaya geldiğine
Kaç iş kazası oldu
Kaç uçak düştü
Kaç yürek ışıklandı sevgiyle
Kaçı unutulmaya kahretti
Kaç balık oltaya kuyruğunu bıraktı
Ve saire ve saire
Gelinde bir çizik deyin haydi!
Ömürler var içinde, görmediğiniz
Bekleyin beklediklerinizi böyle, bekleyebilirseniz
Ben tükendim her beklemeden
Bu bekleme son olsun artık.
Aydın Göle
8 temmuz 2003
***
68
Ruhumda çingenelik
Ufkumda pembelik var
Hüznümden şiir doğar
Şiirlerimde sihir
Yaşama dair...
Bilgelik taşıyorum
Yaşımdan zahir
Senin sevgin canım
Kalbime dahil
Aydın Göle
17 temmuz 2003
***
69
Haritalardan yer seçer gibi
seni seçmedim
İklimlerden iklim beğenircesine
seni beğenmedim
Ne varsa sende güzeldi bal peteğim;
yaz sende güzeldi, kış sende güzel
Kuşlar, civcivler avuçlarına konardı
Dudağından su içerlerdi
Serinlerdi yanmış yürekleri
Yıldızsız gecemin yıldızısın
Baharlar yüklüydü her gelişin
Gözlerimi dinlendirirdim
Zeytin karası gözlerinde
Aydın Göle
30 temmuz 2003
***
70
Akşamın telaşı kanatlarında kuşların
Kanatlarında yorgunluk, günden kalan
Günden ve dünden bir burukluk var içimde
Kuş yorgunluğu kadar.
O dahi yemyeşil çayırlara yağan çisenti gözlerimde
Esinti arıyorum bu kutsal kentimin caddelerinde
Hem saçlarımı okşasın, hem yüreğimi
Senin elin ve sesin kadar şefkatle.
Niye böyle oldum, neden tuhafım bu akşam
Oysa akşamlarda bir keramet
Oysa akşamlarda bir zarafet
Oysa akşamlarda bitmez bir letafet var
Beni hiçliğe atan.
Ancak hiçliğin mertebesine çıkabiliyorum
Bildiğim bu, sensizken
Aydın Göle
3 ağustos 2003
***
Yaklaşmakta olan baharı görebilmeniz ve hissedebilmeniz dileğiyle iyi pazarlar sevgili okurlar.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder