9 Mart 2011 Çarşamba

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ 76

Merhaba sevgili okurlar. Cemrelerin üçüncü ve sonuncusu bugün düştü, ama kış buralarda sanki yeni başlıyor. Eskiler; “mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır” demişler. Odun kömürle ısınıyorsanız, umarım; kıştan biraz daha yakacağınız kalmıştır. Yoksa eskilerin sözünü gerçekleştirecek kadar havalar soğuk.

Bugün sizlere eski başbakanlarımızdan rahmetli Bülent Ecevit’in şiirlerini sunmak istiyorum. Bizim geleneğimizde şiir önemli yer tutar. Anılarını yazan devlet adamı pek bulamazsınız ama şiir yazan padişahlar bile bulursunuz. Orta doğu toplumları içinde en çok şiir düşünen, şiir yazan farsiler (İranlılar) ve Araplardır. Sonra sırayı Azeriler alır. Bu kadar şiir yazılan topraklarda elbette şair başbakanlarda çıkar. 1974 Kıbrıs harekatı dünyada duyurulurken yabancı basın rahmetli Ecevit’in şairliğine vurgu yaparak “bir şair savaş emri verdi” şeklinde manşet atmıştı. Ben bu şiirleri beğeniyorum. Umarım sizlerde beğenir ve seversiniz.

Haaa.. unutmadan, rahmetli Ecevit’in sizinde okuyacağınız “Takalar” şiirini Doğan Canku bestelemiş, iki arkadaşı Ahmet Kurtaran ve Selami Karaibrahimgil’le birlikte 1969’un son aylarında kurdukları “Modern Folk Üçlüsü” ile bu parçayı plağa okumuşlardı. Bir hatırlatma yapmama izin verin, sonra sizi rahmetli Eceviti’in şiirleriyle baş başa bırakacağım. Selami Karaibrahimgil, “Tek taşımı kendim aldım,” “Bütün kızlar toplandık” v.b gibi kendine özgü besteleri olan Nil Karaibrahimgil’in babasıdır.

...

AV

ormanın kuytusunda vurulan geyik
hayvanlar acınla suskun
dallar yasınla eğik
boynuzlarında çizgilerinde gözlerinde
avcının söndüremediği iyilik

BÜLENT ECEVİT

***

BACH SONATI

ne ben sorayım seni
ne sen beni sor
soyunmuş seslerimiz tenden
boşlukta bir aşk örüyor

ses olmuş duygular
yaklaşır dalga dalga zamansız
kavuşsa da seslerimiz birbirine
biz kavuşamayız

ne kollarımız var saracak
ne öpecek dudaklar
ne görülecek yüzümüz var
ne görecek göz

biz aşk örüyoruz boşlukta
çizgiden soyut
zerreden öz

BÜLENT ECEVİT

***

GÖÇMEN

Sevdiklerimin başında bir bilmediğim
Görmediğim özlemediğim özlediklerimin başında

Yurdum olmadan sıladayım
Kimsem ölmeden yasta
Yollarda gözlediğim ne
Mektuplarda beklediğim ne

Nereden sürmüşler beni buralar nere
buralar nere, buralar nere

Bir bildiğim olmalı, bilmez olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum
Buralara konmuş göçmen olmuşum
Bir derdim olmalı, gülmez olmuşum

BÜLENT ECEVİT

***

İNSAN

elbette senden güzel olacaktı
çizdiğin resim
yaptığın heykel
senden büyük olacaktı
senden yakışıklı

elbette senden doğru söyliyecekti
yazdığın şiir

elbette senden çok duyacaktı
söylediğin türkü

sen olduğundan büyüksün
sen olduğundan iyisin
sen olduğundan güzel

BÜLENT ECEVİT

***

TAKA

takalar geçiyor allı yeşilli
takalar geçiyor dümenleri lâzlı
takalar geçiyor en nazlı
yelkenlilerden de güzel

güvenli sularda işsiz dönenen
gezi yelkenlerinden çok duyarak denizi
takalar geçiyor enginlere
yamalı göğsünü gere gere

takalar geçiyor yükle yürekle
takalar geçiyor emekle dolu
günlük güneşlik kıyılarından kopmuş
denizlerde Anadolu

kıyılar kadın olmuş
açılır gider erkeği
takalar takalar toprağın
denizde çarpan yüreği

BÜLENT ECEVİT

***

Son bölümü her hafta olduğu gibi kendi şiirlerime ayırdım. Umarım yaşamınızın küçücük bir anına keyif katar.

66

Şebboylar boy atmış kokuyor nazlı, nazlı

Nazlım saçını uzatmış gülüyor gepgeniş

Kırlangıçlar aceleci uçuyor melül, melül

Şebboylara, nazlıma, kırlangıçlara bakamam

Aydın Göle

3 temmuz 2003

***

67

Ne zor sensiz kalmak

Kansız kaldım sanki

Dördüncü gün bugün

Günlerin adını unuttum

Gün sayıyorum, saymayı unutmadım

Güneş batınca bir çizik atıyorum

Sensiz günler çizelgesine

Hem atıyor hem korkuyorum

Ya gelmezsen, ya artarsa bu çizik

Bakıp gören bir çizgi görür

Oysa

O çizik

Sensiz yaşanmış

96 saat

5760 dakika

Ve

345600 saniyedir.

Kaç kelebek doğdu

Kaç kelebek öldü

Kaç çiçek açtı

Kaçı soldu bu zamanda biliyor musunuz

Kaç bebek güldü annesine

Kaç bebek ağladı dünyaya geldiğine

Kaç iş kazası oldu

Kaç uçak düştü

Kaç yürek ışıklandı sevgiyle

Kaçı unutulmaya kahretti

Kaç balık oltaya kuyruğunu bıraktı

Ve saire ve saire

Gelinde bir çizik deyin haydi!

Ömürler var içinde, görmediğiniz

Bekleyin beklediklerinizi böyle, bekleyebilirseniz

Ben tükendim her beklemeden

Bu bekleme son olsun artık.

Aydın Göle

8 temmuz 2003

***

68

Ruhumda çingenelik

Ufkumda pembelik var

Hüznümden şiir doğar

Şiirlerimde sihir

Yaşama dair...

Bilgelik taşıyorum

Yaşımdan zahir

Senin sevgin canım

Kalbime dahil

Aydın Göle

17 temmuz 2003

***

69

Haritalardan yer seçer gibi

seni seçmedim

İklimlerden iklim beğenircesine

seni beğenmedim

Ne varsa sende güzeldi bal peteğim;

yaz sende güzeldi, kış sende güzel

Kuşlar, civcivler avuçlarına konardı

Dudağından su içerlerdi

Serinlerdi yanmış yürekleri

Yıldızsız gecemin yıldızısın

Baharlar yüklüydü her gelişin

Gözlerimi dinlendirirdim

Zeytin karası gözlerinde


Aydın Göle

30 temmuz 2003

***

70

Akşamın telaşı kanatlarında kuşların

Kanatlarında yorgunluk, günden kalan

Günden ve dünden bir burukluk var içimde

Kuş yorgunluğu kadar.

O dahi yemyeşil çayırlara yağan çisenti gözlerimde

Esinti arıyorum bu kutsal kentimin caddelerinde

Hem saçlarımı okşasın, hem yüreğimi

Senin elin ve sesin kadar şefkatle.

Niye böyle oldum, neden tuhafım bu akşam

Oysa akşamlarda bir keramet

Oysa akşamlarda bir zarafet

Oysa akşamlarda bitmez bir letafet var

Beni hiçliğe atan.

Ancak hiçliğin mertebesine çıkabiliyorum

Bildiğim bu, sensizken

Aydın Göle

3 ağustos 2003

***

Yaklaşmakta olan baharı görebilmeniz ve hissedebilmeniz dileğiyle iyi pazarlar sevgili okurlar.


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com

Yayın Tarihi: 06.03.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder