27 Kasım 2010 Cumartesi

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ 63

Merhaba sevgili okurlar. Bu hafta bayağı yoğun bir haftaydı. Çarşamba günü devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü ölümünün 72. yılında saygıyla andık. Her fani gibi atamızda ebediyete intikal etmiştir. Artık ona ağlamanın dönemlerini çoktan geride bırakmış olmalıyız. Bundan sonrası onun yapmak istediklerini anlamak ve eserlerine sahip çıkmak olmalıdır. Aklı bilim ışığında bilgiyle donatmadan onu anlamamız mümkün değildir. Onu anlamadan “fikri hür, vicdanı hür” bir birey olamayacağımız gibi, ülkemizin bağımsız kalmasını da sağlayamayız. Bağımsız ülkenin fikri ve vicdanı hür insanları bayramlarını coşkuyla kutlama hakkına sahip olurlar. İnancını, fikri ve vicdani bağımsızlığıyla pekiştirenler yarınları daha kolay üretebileceklerdir. Önümüzde 16 kasım 2010 Salı günü idrak etmeye başlayacağımız bir kurban bayramı var. Bu yılın son bayramını kutlayacağız. Yüce Allahın bizlere canlarımızın diyeti olarak gönderdiği kurbanı keserek emrini yerine getirdikten sonrada yoksulların sofralarını şenlendireceğiz. Allah kurbanlarınızı kabul etsin. Kurban bayramınızı şimdiden kutlarım.

Bu haftanın ilk şiiri Ahmet Haşim’den. Çok küçük yaşlarda bu şiirle karşılaştım ve çok sevdim. Sonunda besteledim de..

................

Merdiven

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...

Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

Ahmet Haşim

...........

muttasıl = aralıksız

hafi = gizli

***

Sıradaki şiiri bilmeyen var mı? Şiire isim olan mısra bile bu şiiri tek başına anlatacak kadar güçlü. Bir sevda bu kadar anlatılabilir. Peki müziğini Ahmet Kaya’dan dinlemeyen kalmış mıydı? Çok etkileyici ses tonuyla söylediği şarkılarını ilk keşfim biraderim Coşkun Göle sayesinde olmuştu. Sesini ve şarkılarını sevdim, ama siyasi görüşüyle barışamadım. Genede bu toprakların gür sesidir. Ahmet Kaya, Ahmet Arifin bu şiirinin kimi yerlerini müziğe ve felsefesine göre değiştirmişti.

................

Hasretinden Prangalar Eskittim

Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.

Ard-arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...

Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...

Ahmed Arif

***

Geçen hafta başlayıp bitiremediğim şiirimin söz verdiğim gibi tamamını sunarak yazımı bitiriyorum.

............

16

Bana nefes alma deseydin almazdım

Deniz dibinde yaşa deseydin yaşardım

Bana güneşte eri deseydin erirdim

Benden can isteseydin verirdim

Yazma deme duramam

Ben sevgisiz yaşayamam

Bülbülü susturabilir misin

Gül bahçelerini yok etmeden

İhtimâl, o zaman denerim

Sana göz veririm, söz veremem

İhtimâl, o zaman denerim

Sağnak sağnak yağdım hep

Yağmursuz bulut olamadım hiç

Yağmazsam bahçeme yağmam

Sen kankamsın

Sen kristal camsın

Sana dokunmaya kıyamam

Kırmam mümkün değil

Siğil çıktı bedenimde, yüzlerce siğil

Kızardım güneşte kızaran domatesler gibi

Yüzümü görme

Irkım değişti aniden

Utancımı görme

Ben küçücüğüm

Ben yerden bitme

Sözüm geçmez ki kendime

Ne yeminler bozdum bilsen

Bu yüzden borcum çok

Bir yüreğim var verebileceğim

Çok şükür o hacizsiz

Al senin olsun, zaten içinde sen varsın

Sığdın desem ona, bilirim sığmazsın

Bana yazma deme

Ben sana yollayayım

İstersen okuma

Sana gitti bileyim bu şiir

Bu bana yeter

Sen kankamsın

Sen kristal camsın

Seni kırmam mümkün değil

“Önemli şeyler dışında yazma,

Zaten dardasın” demiştin.

“Bu sıralar işler durgun,

Zaten hardasın” demiştin.

Beni düşündüğün için bu kadar

Yüreğim karıştı ırmaklara

Seni seviyorum bu önemli değil mi

Zaten dünya karışık

Gene Amerika Irak’la savaşta

Irak’ta gene Saddam

Amerika’da bu kez oğul Bush

Belli değil nereye varır bu iş

Kıyamet kopabilir

Zaten kopuyor Irak’ta

Bir dilim ekmeğe bir yudum suya

Orda vakit yok

Sevmek akla gelir mi

Yürekler ince ince kanar mı

Sevda ateşinden

Bedenler parçalanmışken..

Ne çok değişti dünya

Fransa birde Almanya

“DUR!!”

Deseler de jandarmaya

Döndüler güneş dönmüş dondurmaya

Hükmü yok sözlerinin

(uzaklarda yarı açık ceza evi Çin

yarınlarda yeri olması için

küçük boyuna bol fistanlarla

cılız bir nida

bırakıyor semaya)

Tıkanmış kapitaliyle

Vermem diyor “sam amca”

Yeryüzü ticaretini

Pençesini atmış aç yabanıllar gibi

Dişliyor masumların etini

Irakta gene Saddam

Amerika’da bu sefer oğul Bush

Bilinmez nereye varır bu iş

Kıyamet kopabilir zaten kopuyor Irak’ta

Sırtlarını dinlendirmeden sıcak yatakta

Sığınaklara kaçışıyor, kaçabilen

Genç, yaşlı

Kadın, erkek

Çoluk çocuk

Gönülleri yaslı

Kaçamayan caddelerde ceset

Binlerce ton bomba atılıyor Mezopotamya’ya

İnsanlığın beşiğini anneler sallamıyor artık

Kısa geçmişinin hikâyesizliğiyle

Kudurmuşluğuyla yüzü bulanık

Yeni dünyalı “sam amca”

Depremlerle

Sallıyor boş beşikleri

Bir zamanlar Kore’de, sonra Vietnam’da

Daha sonrada dişlemediği yer mi kaldı

Kıyamet kopabilir zaten kopuyor Irak’ta

“Post modern” giydirilmiş erleriyle

Onlar “tek dişi kalmış canavarlardır.”

“Vatanın bahtı kara maderini”

Kurtaracak biri elbette vardır

Kıyamet kopabilir zaten kopuyor Irak’ta

Kazmayı, küreği almalı

Bırakmalı bir köşede ayrılıkları, aykırılıkları

Din bizim, millet bizim; hepsi bir

Birlik ve dirlik için bırakmalı tarikatları

Gidilecek yön tekse neden bu kadar çok yol var

Her yol ayrımı ayrılıklara çıkar

“Ya istiklal ya ölüm” demiş

mavi gözlü dev ve sarışın kurt

yurdum “düvel-i muazzama”dan kurtulmuş

Sevgiye dur demeden muhakkak

Severek birbirimizi ve herkesi

“Ya istiklal ya ölüm” Arap kardeşim

Kürt ve Türk kardeşim

“Ya istiklal ya ölüm”

Ben seni seviyorum bu önemsiz mi

Suçlu kim

Suçlu kim kankam söyle bana

Cinayet işleyen mi

Koskoca sevgimizle

Yoksa, yoksa biz mi

Sen kankamsın

Sen kristal camsın

Seni kırmam mümkün değil

Sana yazmadan duramam, bunları


Aydın Göle

25 mart 2003

Bu haftalıkta bu kadar sevgili okurlar. Bu hafta boyunca gazetemizde yazılarımla sizlerle olamayacağım. Şimdiden bayramınızı kutluyor, nice sağlıklı ve mutlu bayramlara erişmenizi yüce Allahtan diliyorum. En kısa zamanda görüşmek üzere..


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com


Yayın Tarihi: 14.11.10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder