31 Ekim 2011 Pazartesi

HEDİYE VE HEDİYELEŞME 11

Bu bölüme kadar hediyenin 3 ana başlıkta özetleyeceğimiz biçimde verildiğini gördük.
1: Kişisel, sevgiye dayanan hediyeler.
2: Devletler arası ilişkileri veya devletin kendi kurumlarının birbirleriyle ilişkilerini geliştirmek amacına yönelik hediyeler.
3: Ticari ilişkileri sürdürmeye yarayan hediyeler.
Genel kanı hediyelerin sevgiyi ve ilişkileri arttırıcı etkisinin olduğu yönündedir. Bireysel olarak kötü amaçlada hediye verilmiştir. Bunlar rüşvet adıyla adlandırılır. Rüşveti hediyeden ayırıcı unsur, verenin menfaat isteyici, alanın menfaat sağlayıcı olmasıdır. En fazla menfaat sağlayıcı yönetim erkinin bir parçası olan devlet kurum veya özel kuruluş personelidir. Menfaat sağlanmasını istemekte menfaat sağlamakta ne kadar ahlaksız bir şeyse, bunun için alınan ve verilen adı rüşvet şeklinde çirkinleşerek değişmiş hediyelerde toplumun yozlaşmasına, çürümesine yol açtığı için o kadar ahlaksız bir şeydir (kimi şehirlerde durup dururken yıkılan binaların yapımında denetim yapmayarak oturma izni veren anlı şanlı belediyecilerimiz bu çürüme sebeplerine çarpıcı örnektir). Bulundukları makam ve mevkilerde olmasalar kesinlikle alamayacakları hediye ve hediye ötesi şeylerle suç işlenmesine zemin hazırlamaktan ve bir çok canın yitirilmesine sebep olmaktan dolayı suçludurlar. İşte böylesi hediyelerin topluma zararı çok büyüktür.   

Her şeyin bir kuralı olduğu gibi hediyeninde yazılı olan ve olmayan kuralları var. O kuralların kimi gelenekler, kimi dinsel uygulamalar yoluyla bugüne dek gelmiştir. Kurallar şunlardır.

1: Hediye edilen bir şey, hediyeyi alan kişinin mülkü olduğu için, onun haberi olmadan, geri alınamaz veya izinsiz kullanılamaz.
2: Verilen hediye her ne olursa olsun, geçerli bir neden olmadığı takdirde reddedilemez. Dinende bu şöyledir: “Hediye, Allahü teâlânın gönderdiği güzel bir rızıktır. Kabul eden, Allahü teâlânın gönderdiğini kabul etmiş olur. Reddeden de Onun gönderdiğini reddetmiş olur.”  (*1)
3: Hediye şu durumlara göre uygundur:
a- Hediye veya hibe [bağış], mevcut ve bilinen bir malı, birine karşılıksız temlik etmektir. Belli bir karşılık isteyerek vermek de uygundur. Mesela, borcunu ödemesini şart koşmak uygun düşer.
b- Karşılık vermek şartı ile yapılan hediye, karşılığı verilmedikçe geçerli olmaz. Hediyenin ve karşılığının, ayrılmadan önce verilmeleri gerekir.
c-“Sen ölürsen benim, ben ölürsem senin olsun” diyerek evini birisine vermek uygun düşmez.
ç- Ali, Veliye, “Yaşadığın müddetçe evim senin olsun” dese, Veli ölünce, ev, sahibine verilir.
d-“Al, sarf et” diye verilip, hediye olduğu söylenmeyen para, teslim edilince, ödünç verilmiş olur. “Al, giy” diyerek verilen elbise, hediye olur.
e- Hediye verilmeden önce, veren vazgeçebilir. Hediye verildikten sonra, ancak ikisinin rızası ile vazgeçilebilir.
f- Hâfız, pazarlık etmeden, Allah rızası için hatim veya mevlid okursa, kendisine verilen hediyeyi alması caiz olur. Az diye itiraz ederse, aldığı haram olur.
g- Çocuğun hediye vermesi geçerli değildir. Çocuğa verilen hediyenin geçerli olması için, çocuğun, hediye edilen şeyi eline geçirmesi gerekir.
ğ- Fakir, zenginin verdiği sadakayı zengine hediye etse, zenginin alması uygun düşer.
h- Biri, “Bu malı sana hediye ettim” dese, öteki de alsa, hediye tamam olur.
ı- Müşteri, malı teslim almadan başkasına hediye edebilir.
i- Henüz ele geçirmeden önce, ikisinden birisi ölse, hediye geçersiz olur.
j- İki kimse, ortak oldukları bir evi birine hediye etseler, uygun olur. Bir kimse, evini iki kişiye hediye etse, uygun olmaz. Çünkü, taksimi mümkün olan şeyi, hisse-i şayıalı olarak vermek uygun değildir.
k- Gelecek ay başında, şu malı sana hediye ettim demek geçerli olmaz.
l- Ölünceye kadar nafakasını vermek ve kendine hizmet etmek şartı ile evini birine hediye ve teslim edince, hizmete başlarsa, evi geri alamaz.
Evini, ölünceye kadar içinde oturmak şartı ile satmak anlaşma olarak kötü sayılsada, hediye etmek uygundur ve evi teslim ettikten sonra, geri alamaz.
m- Hediye verirken malın mevcut olması şart, hazır olması şart değildir.
n- Zorla alınan hediye geçerli değildir. Mesela bir kimse, hanımına, “Sana borcum olan bileziklerini bana hediye etmezsen, babanın evine hiç gidemezsin” dese, hanımı da hediye etse, geçerli olmaz. Çünkü kerhen, zor ile hediye vermek geçerli olmaz.
o- Hediye, ancak ele geçince mülk olur. Satın alınan mal ise, ele geçmeden önce mülk olur.
ö- Ölüm hastası, malının üçte birini, vârislerinden başkasına bağışlayabilir.
p- Alacağını borçlusuna bağışlayan, vazgeçemez. (Alacağım yok) deyince de, borç kalmaz.
r- Kazançları şüpheli olan, hediyeleşmeli ve ödünç alıp kullanmalıdır! Haramdan geldiği kesin olarak bilinmedikçe, hediye gelen şeyler helaldir.
s- Doğacak yavrusu benim olmak şartı ile bu hayvanı sana hediye ettim demek caizdir. Yavrusu da hediye olur.
ş- Mehr vermemek şartı ile nikah geçerli olur. Fakat sonradan mehrini verir.
t- Müşterinin başkasına satmaması şartı ile bir mal satmak veya başkasına satmamak şartı ile satın almak geçerli olup, bu şartların hepsi boştur, yapılmaz.

4: Hediye şu durumlarda geri istenmez.

Hediye bir malı birine karşılıksız vermek olduğu kadar bir karşılık isteyerek vermekte olabilir. Bazı durumlarda hediye özendirici ve teşvik edici olarakta kullanılabilir. Anne-baba çocuklarının sene sonunda “taktir” getirmeleri durumunda bisiklet, bilgisayar v.b hediye edeceğini söylemesi gibi. Mecbur kalmadıkça hediye geri istenmemelidir. Buhari’nin belirttiği hadise göre “Verdiği hediyesini geri isteyen, kustuğunu yalayan köpeğe benzer.”

Hediyeyi geri istemek kustuğunu yalamak gibiyse de, bir kimse, sebepli veya sebepsiz verdiği hediyeyi geri isteyebilir. Ancak şu yedi şeyden biri varsa, hediyesini geri alamaz:

a- Verilen hediyede kıymetini artıran fazlalık meydana gelmiş olması:
Hediye edilen bir kitabı alan kimse ciltletmişse, hediye edilen hayvan yavru yapmışsa, hediye edilen eve parke döşemek gibi kıymetini artırıcı bir şey ilave edilmişse, hediye edilen araziye bir şey ekilip dikilmişse, hediye edilen cekete astar gibi bir şey dikilmişse, yani verilen hediyenin kıymeti artmışsa, hediyeyi veren artık bunu isteyemez. Hediye edilen bıçak keskinleştirilse, hediye eden artık onu geri isteyemez.
Hediye edilen elbise boyanmışsa, boya da elbisenin değerini yükseltmişse, artık bağıştan geri dönülemez. Şayet boyanan elbise kıymeti artırmamış veya eksilmemişse, o zaman bağış yapan şahıs, bunu geri isteyebilir. Hediye edilen koyun, bayramda kurban edilse, sonra hediyeyi veren hediyesinden vazgeçerse, kesilmiş hayvanı alabilir; fakat öteki kurban borcundan kurtulmuş olur, yani onun kurbanı geçerli olur.
b- İkisinden birinin ölmesi:
Hediyeyi veren veya alan ölmüşse, artık hediye geri istenemez. Veren ölmüşse, verenin varisleri isteyemez. Hediyeyi alan ölmüşse, varislerinden bu hediye istenemez.
c- Hediyenin karşılığı olduğu bildirilerek bir hediye vermek:
Senin hediye ettiğin şu kıymetli bisiklete karşılık olarak şu kurşun kalemi verdim denirse, bisikleti hediye veren artık hediyesini isteyemez. Kalemi veren de geri isteyemez. Eğer hediyene karşılık demeden verirse, kalemi veren de bisikleti veren de geri isteyebilir. Şayet, verilen hediyede, büyük bir kusur bulursa, onu geri vererek, ona karşılık verdiği bedeli geri alamaz. Mesela bisikletin freni bozuksa, tekerlekleri yırtıksa bisikletini al, kalemimi ver diyemez.
ç- Hediye edilen malın, alanın mülkünden çıkması:
Hediye edilen şey, satılmışsa, kaybolmuşsa veya başkasına hediye edilmişse, artık geri istenemez.
d- İkisi arasında nikâh bulunması:
Karı koca, birbirine verdiği hediyeyi geri isteyemez. Erkek müslüman, kadın başka bir dinden olsa, hatta boşansalar da, bağışından dönemez, verdiğini geri isteyemez. Bir erkek, yabancı bir kadına bir şey bağışladıktan sonra onunla evlense, bu durumda bağış yapan, bağışından dönebilir; çünkü nikâh bağıştan sonra yapılmıştır. Bu durum, günümüzde çok görülüyor. Nişanlanıp, oğlan geline hediyeler takıyor. Nikâhtan önce veya sonra ayrılıyorlar. Kustuğunu yalamak gibi olsa da, oğlan, geline nikâhtan önce verdiği hediyeleri geri isteyebilir. Nikâhtan sonra verilenleri ise istemeye hakları yoktur.
e- Aralarında nikâhı ebedi haram eden akrabalık bulunmak:
Usûl ve fürular yani baba, babanın babası ve daha yukarısı, ana, ananın anası ve daha yukarısı, evlatlar, torunlar ve daha aşağısı ile kardeşler, kardeş çocukları, amcalar, dayılar, halalar, teyzeler, verilen hediyeleri geri isteyemezler. Bu şekilde akraba olan, ister Müslüman, isterse başka dinden olsun eşittir.
f- Hediyenin değişip başkalaşması:
Hediye edilen buğdayın öğütülüp un haline gelmesi veya bulgur yapılması yahut ekmek yapılması, verilen sütün peynir yapılması, yağının çıkarılması halinde, artık verilen hediye geri istenemez.

Birisine bin lira hediye edilse, sonra o kişiden bin lira ödünç istense, o kimse de bin lira hediye edene ödünç verse, ödünç alan kimse, zaten ben bu bin lirayı sana hediye etmiştim, vermiyorum diyemez.

Bir kimse, diğerinde bulunan alacağını bağışlarsa, ona bağışladığı şeyi geri isteyemez.
Bağışlanan şey satılsa, müşteri, onu bir kusurundan dolayı iade etse; önce bağış yapan şahıs, bu durumda bağışından dönemez.
Bağış yapan bedeli teslim aldığı zaman, her ikisi de verdikleri şeye geri dönemezler.
Kendine bağış yapılan şahıs, ister akraba olsun, ister yabancı olsun fark etmez. (*2)

Başkalarının yanında birine bir hediye verilse “onlar da ortak olur” hadisine göre her hediye herkesçe ortaklaşa kullanılacak demek değildir. Türkçemizdeki “göz hakkı” deyimi olarak kullanılan bir söze dayanarak bu ortaklığın yiyecek ve içecekler üzerinden, dahası bölünebilir şeyler üzerinden uygulanması mümkündür. Bir kalem gelmişse, kalem kırılıp oradakilere taksim edilmez.

Para hariç, al kullan diye verilen şey hediye olur. Ancak verenin bunu diliyle söylemiş olması gerekir. Hediyede söz geçerlidir. Şakadan bile söylense verilen şey hediye edilmiş olur. Onun oyunu olmaz.

Dinimizde, niyetin geçerli olup sözün geçerli olmadığı yerler olduğu gibi, sadece sözün geçerli olup niyetin geçerli olmadığı yerler de vardır. Mesela; “Şakadan da olsa nikâhlananın veya boşayanın, nikâhı da, boşaması da geçerli olur.” (*3)
“Üç şeyin şakası da, ciddisi gibi geçerlidir. Nikâh, tek taraflı boşanma, tek taraflı boşanmaktan vazgeçmek.” (*4)
Hediyede yukarıda sözü geçen konular gibi şakası olmayan bir konudur.
Alacağını borçlusuna hediye eden, “şakadan söylemiştim” dese de hediyesinden vazgeçemez. Niyeti geçersiz, sözü geçerlidir.


DEVAM EDECEK


KAYNAKLAR
*1 Ramuz
*2 İhtiyar, Redd-ül muhtar, Hindiye
*3 Taberani
*4 Tirmizi


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Yayın Tarihi: 26.10.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder