31 Mart 2013 Pazar

OYUN BİTİNCE ŞAHLAR VE PİYONLAR AYNI KUTUYA KONUR (kısaltılmış)


Hayat bir okuldur. Bu okulun beş öğretmeni bize daima bir şeyler öğretmeye çalışırlar. Bunlardan bir çift göz ve bir çift kulak diğerlerinden az farkla ön sıralarda yer alır. Görmesini bilen göz gördükten, duymasını bilen kulak duyduktan sonra eskilerin “idrak” dediği algılama yetisi gelişir. Kimilerinin kapalı olan algılama kapıları zaman gelir birden bire açılıverir. Tabii bunun için “muhakeme”; kıyaslı yargılama gücünün kişide olması gerekir. Yargılama gücünün en güzel biçimde polisiye filmlerde kullanıldığını bilirsiniz. Hatta sizde öyle filmleri izlerken çoğu zaman akıl yürüterek bir tahminde bulunursunuz. Tutar yada tutmaz önemli değildir. Aslında yapılan tahminler tutmazsa filmden alınan keyif artar.

Son on yılın Türk dizileri içinde en ilgi göreni “Kurtlar Vadisi”nin başlarda büyük kitlelerce, sonraki yıllarda özel izleyicilerince izlenmesi boşuna değil. Yer altı dünyasının üyesi olmaya teşne yarı bitirimlerle, iç ve dış siyaset konusunda ahkâm kesmeye meraklı yarı entelektüeller bu filmi baş tacı ettiler. Bu film izlemelerinden sonra olayın görünenin aksine görünmeyen yanında gizlenen asıl amacın ne olduğunu sorgulamayı öğrendiler mi çok merak ediyorum. Onca tiryakilik boşuna gitmesin değil mi?

Ülkemiz son yıllarda böyle bir süreçten geçiyor. Bu süreç Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra baş döndürücü biçimde gelişti. Gerçeği ararsanız süreç Osmanlının Tanzimat dönemine ve ilan edilen 1. meşrutiyete kadar gider. Oradan da büyük Atatürk’ün önderliğinde kurulan Cumhuriyetimize kadar uzanır. Aktörler değişse bile maksatlar değişmemiştir. Daha rahat bir hayat yaşamak için başkasını sömürmek tek maksattır. Dünya enerji kaynaklarının en fazla olduğu Ortadoğu ve kuzey Afrika, batılı ülkelerce bu nedenle paylaşılıp duruldu.

Sovyetler Birliğinin yıkılmasından sonra silahlanmak üzerine kurulu politikalar bitince, yeni pazarlar kurarak dünyaya yeniden düzen verme çalışmaları da hız kazandı. İlk işaretleri Yugoslavya’nın parçalanmasıdır. Batılı ülkelerin burnunun dibinde bu uğurda ortaya çıkan Bosna Hersek vahşeti unutulmadı, henüz hafızalarımızdaki tazeliğini koruyor. Slovenya, Hırvatistan, Makedonya tek kurşun atılmadan ayrılırlarken, Bosna Hersek’te vahşet uygulandı. Hatta Boşnakların sahiplendikleri Türk kalıntılarını bile ortadan kaldırmak tek amaçlarıydı. Çünkü Türklük İslamlıkla özdeşti ve Avrupa’nın ortasında Müslüman görmek onların istemediği bir şeydi. O kadar belliydi ki bu, AB’ye Bulgaristan alınırken Bosna Hersek’in adı bile geçmedi. Oysa Bosna Hersek Bulgaristan’dan on gömlek kültürlü, gelişmiş ve uygardı. Boşnak milleti Avrupa’nın en asil milletlerinden biridir. Onlar savaşa bile bayramlık giysilerle giderler.

Bu gün PKK ile yürütülen barış görüşmeleri “Kurtlar Vadisi” filminin gerçek hayattaki görünen biçimidir. Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmelerde öyle. Geçenlerde gene bir heyet Abdullah Öcalan’la görüşme yapmak üzere İmralı adasına gitti. Görüşme üzerine gazetelerde yazılanları okumuşsunuzdur. Okuduklarımın içinde ilginç değinmeler vardı. O değinmeler uluslararası alanda dönen oyunları göstermesi bakımından dikkatimi çekti.

Burada ayrıntıya girecek değilim. Okuyanlar bilir; Abdullah Öcalan kendisinin bir çok komployu boşa çıkardığını ekleyerek nerdeyse ülkede olan biten ne varsa devlet eliyle yaratıldığını iddia ediyordu. Aynı şey kendisi hakkında da yıllardır söylenmedi mi? AKP’li milletvekili Şamil Tayyar bunu köşesinde dolaylı olarak yazdı. Hatta PKK’nın 12 eylülde kürt  sol örgüt Kava’yı bitirmek amacıyla kurdurulduğunu belirtmiş, TV8’de Erkan Tan’la yaptığı bir sabah söyleşisinde bunu dile getirmişti.

Bu anlatılanları duyunca sade bir vatandaş olarak Kurtlar Vadisi filmini izliyormuşsunuz gibi gelmiyor mu size? Bakın Abdullah Öcalan’ın Şu sözleri sanki o dizi filmden alınmış bir söz gibi değil mi? “Neden, çünkü bu bir rejim değişikliği olacak.” Ayrıca rejim değişikliğine gidilirken bunu birilerinin gönlüne göre yapmasına izin vermeyeceklerini ekliyor.

Hiçbir olay başladığı gibi bitmez. Başlangıçta tasarlanan çok şey ilerleyen aşamalarda gerçekleşmesi imkânsız bir şey olur çıkar. Bazen de hiç hesapta olmayan şeyler kimi zaman kendiliğinden, kimi zaman sevk ve idare edenler tarafından tasarlanan şeyin içine sokulur. Rejimi değiştirmek o kadar kolay mı? İsterse bu “anaların göz yaşları dinsin” sloganıyla sunulsun, fark etmez.

Bu yolda daha çok oyun seyredecek, kimilerine çok kızacaksınız. Oyun içindeki oyunlarla başınız daha çook dönecek. Şimdiye kadar oynananlarla dönmedi mi? Siz “Kurtlar Vadisi”ni nasıl izliyordunuz o zaman Allah aşkına. O diziden hiç bir şey öğrenmediniz mi? Hatta dizi ülkemizde olacakları bazen bir hafta önceden bildiriyordu, nasıl görmezsiniz?

“Kurtlar Vadisi”ni hiç seyretmedim. Diziden söz edildiğinde çapraz ilişkilerin doğurduğu sonuçları, parasal getiri uğruna kurulan çıkar ilişkilerinin ülküleştirerek (idealleştirilerek) Vatan, Millet, Sakarya edebiyatıyla sunulmasını örnek gösteriyordum. Aynı silahla vurulan sağcı ve solcuların “ajan provakatörler”ce kullanıldığı dönemi yaşamış bir kuşaktan geliyordum. Bunları kışkırtan, besleyen iç ve dış güçlerin kimler olduğunu o zamanlar Uğur Mumcunun kitaplarını okuyarak öğrenmiştik.

Oyun içinde oyunlara bakarak bu oyunun nasıl biteceğini kestirebilir misiniz? Sevk ve idarede kantarın topuzunu kaçırarak mağlup olanlar tarihin tozlu raflarında kötü şöhretleriyle baş başa kalırlar. Çünkü oyun bitince şahlarıda piyonlarıda aynı kutuya koyarlar. 


NOT:
Bu yazıyı eklemeden e-postayı yollamışım. Önce Yavuzla yolladım, klasör boşmuş. Eve gelip yazıyı ekleyerek yeniden yolladım. Bu kez kısaltılmış olarak yayınlandı.


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.sakaryaanadolu.net 


Yayın Tarihi15.03.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder