16 Eylül 2010 Perşembe

HALK OYLAMASI VE SANATÇI DUYARLILIĞIMI 1


Bu gün Sezen Aksu hayranlarını ve kendimi biraz üzeceğim. Neden derseniz, çok sevdiğim ama hem, her politik olayda duruşunun samimiyetsizliği ve iktidarlara yakın oluşuna tepkilerimi, hem pop müziğimize yaptığı olumsuzlukları vurgulayacağım, onun için. Akşam gazetesi yazarı Oray Eğin’de aynı konulardan söz ederek Sezen Aksu hakkında yazma gereği duymuş.

“Sezen Aksu bana kalırsa Türkiye’nin en iyi prodüktörü” diyerek başladığı yazısında;

“Kendi kendisini olmadığı biri gibi ‘produce’ edebilen ve bunu tutturan, kabul ettiren en başarılı popüler kültür figürü” olduğunu vurgularken toplumun bu duruma tepki göstermemesine olan şaşkınlığını da dile getiriyor. “Bu formül öyle başarılı işlemiş ki samimiyetini, gerçekliğini sorgulamaya çoğu zaman gerek bile duyulmaz.”

Bunun içindir ki, kimi zaman egenin karşı kıyısına özlem duyar ve Yunan bestelerine Türkçe sözler eklediği şarkıları söyleyerek Türk-Yunan kardeşliğini bayrak edinir, kimi zaman “hepimiz ermeniyiz, ermeni biziz” sloganları içeren faaliyetler içinde görünür, kimi zamanda etnik kimlik tartışmaları içinde yer alır. Bizim; etnik kimlikleri daha çok ayrıştıran biçimde “bir mozaik” olduğumuzu ilk o savundu. Oysa hiç ayrışamayacak biçimde iç içe geçmiş bir toplumuz. Bunun karşılığı “mozaik” değil, ancak “ebru”dur.

Oray Eğin’in Sezen Aksu’nun şarkılarına yorumları da ilginç. Çoğu kulağımızda yer eden bu şarkıların bende dahil çoğunu herkes sevmiştir. Öyle bile olsa gerçekler saklanamaz ki.. peki neymiş o gerçekler, Oray Eğin’in kaleminden görelim. “Aysel Gürel’in üzerine giydirdiği ‘acı çeken ama meydan okuyan’ kadın kimliğinin üzerine gidip arabeskten uyarlama sözlerle sadece bu topraklarda karşılığı olan şarkılar yapmış, tutturmuştur.” Arabesk müziği sadece sözlerle pop müziğe taşımış olmakla kalmadı, makam olarak da arabesk müziğini pop müziği kalıpları içinde kullandı. Bu açıdan bakıldığında gelecek kuşakları etkilediği için pop müziğine yaptığı iyilik kadar, belki de daha fazla kötülük de yaptı.

Oray Eğin’in şu sözleri ne kadar da doğru: “Gürel’den sonraki bütün şarkı sözleri de o mirasın türevleri, çeşitlemeleridir o kadar.” Bu gün eskisinden çok daha az üretiyorsa sebebi budur.

Peki yaptığı besteler dünya listelerinde yer bulur mu? Buna da Oray Eğin’in cevabı şöyle: “Ve şarkılarındaki Sezen Aksu Türkçe acı çeker, Türkçe sevinir, Türkçe ağlar, Türkçe çığlık atar. Yereldir. Bu sözler yabancı dile çevrildiğinde, o müzikler Edirne’nin dışında çalındığında pek de anlam ifade etmez, yetersiz kalır. Kendisi de bunu bildiğinden yerel kalmaktan gocunmaz.”

“Aynı şekilde, sanatçılığı gibi ‘aktivist’ kimliği de bir prodüksiyon Sezen Aksu’nun. Herhangi bir birikime, eğitime, tecrübeye ya da politik bilince dayanmadığı çok belli. Bir kere çok yüzeysel ve içeriği boş. Bir başka popülist sanatçı ünlü İngiliz Rock gurubu U2’nun (okunuşuyla Yuutu’nun) solisti Bono’yla kıyaslarsan bile anaokulu öğrencisi seviyesinde kalır.” Bunun için yukarıda yazdığım gibi kimi zaman Türk-Yunan kardeşliğini, kimi zaman Ermeniciliği, kimi zaman etnik kimlikçiliği savunur. Dönemine göre ses getirecek ne varsa orda mutlaka yer alır.

Oray Eğin bunu da müziğiyle aynı paralelde gören yorumuyla anlatıyor. “Ancak burada da başarısı tıpkı şarkıları gibi politik kimliğini de sadece Türkiye’de tutturabileceğini bilmesi. Bu yüzeyselliğin sadece bu topraklarda prim yaptığını çözüp, yine tıpkı şarkılarında bulduğu damar gibi, toplumun belli dönemde yükselen duyarlılıklarından rant sağlayıp kendisine bir kimlik inşa etmesi asıl başarısı. Bunu da 12 Eylül’e borçlu.”

Sezen Aksu’yla gelen kuşak etliye sütlüye karışmayan hanımlar kuşağıdır. Görünüşte çok duyarlı oldukları kanısını uyandırırlar, oysa muhalif hiçbir yönleri yoktur. Buna da son zamanlarda insani boyut deniliyor. Oysa insani olan çözüm üretmektir. İç duyguların kraliçesi olmak işin en kolay tarafı. Sorunları çözmek yerine, sorunlar karşısında ağla!.. İşte bu yüzden Oray Eğin’in dediği gibi, “onun çok yüce bir duyarlılığı olduğunu düşünenler, tıpkı onun çok büyük bir sanatçı olduğuna inananlar gibi 12 Eylül 1980 darbesinin yarattığı bir zihniyettir. Apolitik, yüzeysel, bilgisiz, düşünmeyen, özgürleştirilmemiş Kenan Evren kuşağı” dır.

Bir çok insan gibi bende bir dönem yaptığı şarkıları çok sevdim. Hepimiz “Şarkılarında ağlamışızdır, göbek atmışızdır belki ama onun ötesinde evrensel bir değeri yoktur Sezen Aksu’nun müziğinin. Ona bir ozan muamelesi yapmaya gerek yok, tipik bir pop şarkıcısıdır o kadar. Yüzeysel, derinliği olmayan, geçici.” Kendisine ozan muamelesi yapıldı, yapılıyor. Oysa ozanlık dirençli olmayı ve iktidarlardan, dolayısıyla güçten uzak durmayı gerektirir.

“Aynı politik çıkışları ya da çok abartılan ‘duyarlılığı’ gibi.
Bu duyarlılığın tek özelliği her koşul ve şartta rüzgâr nereden eserse yönünü oraya çevirmek” hüner değildir.

DEVAM EDECEK

Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com


Yayın Tarihi: 06.09.10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder