“Bilemezsin sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı. Hiçbir şey içime sinmedi. Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var? Yada okyanusa su.. düşündüğüm her şey doğuya baharat götüren gibiydi. Kalbimi ve ruhumu vermemin yararı yok çünkü sen bunlara sahipsin. O yüzden sana bir ayna getirdim. Kendine bak ve beni hatırla!...” Hz. Mevlâna.
...
Sevmek her işin başı. Zülfü Livaneli albümüne de adını veren “Ada” adlı bestesinde “Bir insanı sevmekle başlar her şey” diyordu. O bestenin sözleri de şöyleydi.
Ada
Bir kıyıdan baktım dünyaya
Ellerimde tuz avucumda sedef
Bir mavilik bir açıklık
Özgürlük hasreti
Yüreğime vuruyor
Nerede nerede insanlar
Bir kıyıdan baktım dünyaya
Ellerimde tuz avucumda sedef
Bir mavilik bir açıklık
Özgürlük hasreti
Yüreğime vuruyor
Nerede nerede insanlar
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
0 üzüntü birden gelir
Yağmurlu havalarda
Yeniden kurarım dünyayı ben
Kederlerle
Kimseler aşık değil mi bu şehirde
Yağmurlu havalarda
Yeniden kurarım dünyayı ben
Kederlerle
Kimseler aşık değil mi bu şehirde
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Hava martılar ışıklı şehir
Sarhoş ediyor beni yosun kokusu
Hilesiz kucaklamak istiyorum
Dünyayı şehri ve seni
Sarhoş ediyor beni yosun kokusu
Hilesiz kucaklamak istiyorum
Dünyayı şehri ve seni
Dünyayı güzellik kurtaracak
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
..
Zülfü Livaneli..
Dedim ya, sevmek her işin başı. İletişim çağının unutturduğu ve her şey gibi yozlaştırdığı bir kavramdır sevgi. Bu kavram ki, çağlar öncesinin ilk iletişim kaynağıydı da. Şair boşuna dememiş, “bir insanı sevmekle başlar her şey” diye. Çünkü aranan şey iletişimdir. Var olan şeyde iletişim eksikliği. İlk iletişimi sağlayan şey sevgi olduğuna göre buna sebep sevgisizliğin artmasıdır. Çağa uyalım derken kendimizin ve makinenin esiri olduğumuzun farkında mıyız acaba? Kendimizin esiri olmanın ne olduğunu bir engelli olarak ben çok iyi biliyorum. Eğer kendimi aşmasaydım, aşkınlaşmasaydım kendimden, yani bu bedene ve bu bedenin isteklerine boyun eğseydim; yapamadıkları karşısında, onun bana veremedikleri karşısında hasta ruhlu, kendine güvenemeyen, ürkek ve toplum dışı bir insan olabilirdim. Bunları sevgiyle başardım. Sevdiklerimde çoktu benim, sevenlerimde. Bu sayede ilgilerim insan özelinden toplum ve doğa geneline kadar arttı. Ne öğrendiysem ilk iletişimi sağlayan sevgi sayesinde öğrendim.
Herkes Kendini, kendinin esirİ olmayacak kadar sevmeli. Herkes Kendine özen ve saygı göstermeli. Çünkü insanı bir başkasına güzel gösterecek öğeler başka türlü kazanılmaz. Bunun için herkes kendine çok sık ayna olmalı, yani kendini eleştirmeli ve denetlemeli. Reklâm şirketlerinin insanı abartan reklâmları dikkate alınmamalı. Hep bir masal anlatırlar, hep bir bon bon şekeri verirler irade düşkünlerine. Zaten amaçları da odur. Onlar insanı böldükçe, daha çok kâr ediyorlar.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Yayın Tarihi: 28.09.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder