26 Aralık 2009 Cumartesi

DTP – BDP, PKK KOMEDİSİ



ÇİZGİ-YORUM COŞKUN GÖLE







         Bu iş bir komediye döndü artık. Kim ne derse desin çok acemice oynanan bir komedi bu. Komedi dozunu arttıranda zaten acemilikleri.. İnanın bilerek izlerseniz sizlerde bu komediye çok gülersiniz.

         Ne demek mi istiyorum? Ne demek olacak canım, kapatılan DTP ve hemen arkasından açılan BDP’den söz ediyorum. Parti kurucuları ve milletvekilleri anayasa mahkemesi tarafından 11 aralıkta kapatılmasına karar verdikten ve 16 aralıkta resmi gazetede kararın yayının ardından DTP kapatıldıktan sonra sine-i millete döneceklerini söylemediler mi? İki gün sonra BDP’nin açılışını yapıp, üçüncü gün çok saygıdeğer bebek katili “apo”ları istemediği için millet vekilliğinden istifa etmeyeceklerini söylediler.

         Oysa Emine Ayna “halkımız dağa çıkın diyor” dememiş miydi? Sanırım onlar dağları karıştırdılar. Niyetleri Uludağ’a çıkmaktı herhalde. Belki biraz kayak yapmak iyi gelir, kürt kızlarının gelenek baskısından kurtulmaları için, eğitim görmelerini sağlayacak, yada feodal yapıyı değiştirecek bir eğitim yasası tasarısı, yada toprak ağalığı sistemini ortadan kaldıracak bir toprak reformu yasa tasarısı hazırlama imkanı bulurlar.

         Türk milleti kadirşinastır hiç utanmasınlar, diğer her şeylerini finanse ettiği gibi Uludağ’a çıkmalarını da bu millet finanse eder. Belki o zaman Amerikan politikaları sonucunda yok olmaktan kurtulurlar. Çünkü Amerika kürt hareketini Barzanileştirdi. Bu yüzden Kandil dağından indirilerek PKK yok edilecek. Bunu sayın (!) bebek katili gördü, borozancıları (eski DTP, şimdiki BDP) göremediği için onları “ti” sesiyle hizaya getirdi.

         Biliyor musunuz; İmralı sakini bir keresinde bu durum nedeniyle avukatları aracılığıyla “Türkiye elimizden çıkıyor, bütün mücadelemizi Türkiye’nin parçalanmaması üstüne kurmazsak eylemimiz Barzani’nin kontrolüne geçer” demişti. Bunun üstüne bütün kürt ileri gelenleri olduklarını iddia edenler ağız değiştirdiler. Birden bire hepsi Türkiye’nin bütünlüğünden söz eder oldu. “Koparabildiğimiz kadar hak koparalım” dediler, bunu barışın şartı olarak göstermeye çalıştılar. Bu arada sayın (!) bebek katili İmralı sakini bu konu hakkında bakın ne diyor:

         “Benim rolümü oynayabilmem için barış projesinin ortaya konulması gerekiyor.
         Her şeyi benim omuzlarıma yıkmasınlar.
         Dürüstlükle bir demokratikleşme projesi hazırlanmalıdır. Ve hemen harekete geçilmelidir.”

         “Sorumluluklar hep omuzlarıma yüklenmiş. Bu şekilde Hükümet de bütün yükü bana bırakıyor. Bu da benim sağlığımı bozuyor.” Vah zavallı vah, ne büyük vatan severmiş de haberimiz yokmuş, vatanımız için kendini paralıyormuş baksanıza.

         Kendinden menkul değerler edindiler, ülkeye yapmadıkları kötülük bırakmadılar. Ülkenin  hem zamanını, hem kaynaklarını, hem insanlarını ziyan ettiler. Daha çok zenginleşeceğimize, batı bölgesinin ürettiği gelirler çarçur edilerek refah seviyesi bakımından çok geriledik. Batı bölgelerinde çalışan işçi ve iş veren gelirlerinden alınıp doğu bölgelerine aktarılan vergi gelirleri terörle mücadelede kullanıldığı için eskisi gibi aktarılamadı. Şimdi bütün bunlara rağmen o bölge insanı Türkiye Cumhuriyetinden ayrılmayı düşünmüyor.

         Geçen yazımda Bahçeşehir Üniversitesinin Güneydoğu bölgesinde yaptığı anketi yazmıştım. O ankette kürt nüfusun %78,9 unun TC vatandaşlığından çıkmak istemediği anlaşılmıştı. Bu ülkenin imkanlarından vaz geçmek öyle kolay mı?

         Şimdi İmralı müdavimi BDP milletvekillerine neden istifa etmeyin dediği anlaşılıyor değil mi?

         Siz siyasetçilerin, hele terörist başı-bebek katilinin söylediklerine hiç bakmayın. Gerçek hiçte onların dediği gibi değil. Onlar bir futbol takımının antrenörü gibidirler. Şampiyon olan bir takıma antrenörün katkısı %15 olduğu söyleniyor. Siyasetçilerinde bundan fazla değil. Onlar yöneten veya yönetmeyen olması hiç fark etmez, hepsi gürültücü çığırtkanlardır. 


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Yayın Tarihi: 25.12.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder