ÇİZGİ-YORUMUYLA COŞKUN GÖLE
Toplumlar bireyleriyle yaşar. Bireyleri kadın erkek diye ayırmak feodal dönemden kalan bir mirastır. Cinsiyet bir bütünün iki parçası değilmi zaten? Duruma bu şekilde yaklaşılsa kadın erkek ayrımcılığı mirasını reddetmek kolaylaşacaktır. Bu gün cumhuriyet kazanımlarıyla kadının geldiği yerden, henüz feodalleşememiş olan bazı cumhuriyetlerin kadınlarının yaşamı gibi geriye gidişi imkansızdır. Fakat bu bile yeterli bir sigorta değildir. Kadın üstünden yapılan politikalar ne kadar allanıp pullansa da gerçekte kadını toplum dışında, üretim dışında tutma amacını gütmektedir. Aile reisliği kavramı hala erkeğin olduğu durumlarda tersini beklemek hayal olur. Burada belirleyici rolü ekonomik şartlar oynayacaktır. Kadını tekrar eve kapatıp ekonomik hayatın dışında tutmak mümkün olmayacak gibidir.
Kadın erkek arasındaki farkı eğitimde azaltmaktadır. Eğitimli insanların yurttaşlık bilinci daha yüksek olduğu için talepleri de daha fazladır ve bu taleplerinde daha ısrarcıdırlar. Bütün bunlara rağmen ülkemizde cinsiyet uçurumu azalacağına artıyor.
İktidar ve muhalefet tıpkı diğer konularda olduğu gibi ciddi adımlar atmak yerine vaziyeti idareye çalıştıkları için konu giderek içinden çıkılmaz hal almaktadır. Durum artık utanç verici boyutlardadır.
Gila Benmayor’un bu konuda yazdıklarına bakarsanız, Demokrat Parti; programında kadını konu edinen bir bölüm hazırlamış. Bu bölümü, Türkiye’nin önde gelen kadın, aile, çocuk uzmanlarından Dr. Selma Acuner hazırlayanlardan biri.
Yeri gelmişken bir hatırlatma yapalım.
Dünya Ekonomik Forumu’nun Bugün açıklanan ve aşağıda ayrıntılarını okuyacağınız “Cinsiyet Uçurumu” raporunda Türkiye 134 ülke arasında 129’uncu sıradaymış.
Gila Benmayor’a göre “Dr. Acuner bu yüzden Demokrat Parti için büyük bir şans.”
Sözü Gila Benmayor’a bırakalım mı?
“Peki bu parti kadınlara neyi vaat ediyor?
* “Mahalle Kreşleri” açmak.
Son derece düşük olan kadın istihdamının nedenlerinden biri de kreş eksikliği.
* Belediyelerde yeterli sayıda sığınma evi.
* Sivil toplum örgütleriyle birebir istişare süreciyle kadın meselesini devlet politikası haline getirmek.
* Kadın yoksulluğuyla mücadele ve “toplumsal cinsiyet” bütçesi.
Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda Türkiye’nin durumu vahim
DÜNYA Ekonomik Forumu’nun, “Cinsiyet Uçurumu” raporu yıllardır yayınlanır.
Türkiye 2006 yılından beri yayınlanan bu raporda en kötü sınavı veren ülkeler arasındadır.
Her yıl sıralamanın en altlarında yer alırız.
Ama bu yılki durum her zamankinden kötü.
Türkiye sondan altıncı.
Peşinden Suudi Arabistan, Benin, Pakistan, Çad ve Yemen gibi ülkeler geliyor.
DEF’in raporla ilgili basın bülteninde, Türkiye, İran, Pakistan, Yemen gibi ülkelerin daima en alt sıralarda olmalarına rağmen bu yıl daha da geriye gittikleri özellikle vurgulanıyor.
“2006’dan bu yana raporda yer alan ülkelerin üçte ikisinin skorlarında iyileşme var”deniyor.
Ne ki, iyileşme kaydeden ülkeler arasında Türkiye yok, aksine geriye gidiş var.
İran, Mısır, Suriye, Fas, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerde kadının durumu bizden daha iyi.
İktidar, muhalefet, kadın örgütleri bunu nasıl içlerine sindirebiliyorlar?
Ekonomiye katılım/fırsat eşitliği, eğitim, sağlık ve politik yaşama katılım gibi kriterler üzerinde değerlendirme yapan DEF’in bu raporuyla ilgili bugüne kadar her hangi bir resmi ağızdan bir açıklama duymadım.
Bu kez acaba Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü bir ses verir mi? Ya da Aileden sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf durumun iyileştirilmesi için alınacak önemleri açıklar mı?
Bekliyoruz.”
Yani efendim iş sadece Ergenekon davası ve kürt açılımı değilmiş. Her konuda olduğu gibi burada da ortalık toz duman. Kadın üstünden politika üretileceğine, politikada kadın sayısı arttırılmalıdır. Ama bu parti liderlerimizin iki dudağı arasında olduğu sürece çok zordur.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Yayın Tarihi: 02.12.09
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder