25 Aralık 2009 Cuma

DTP’NİN BU ÜLKE İNSANINA BORCU

ÇİZGİ-YORUM COŞKUN GÖLE



         “Kör ölür badem gözlü olur.” Demiş atalarımız. Bu söz “bir şey yitirildikten sonra değer kazanır” demektir. Hepimizde böyle bir duygu ve düşünce var. Bize bunu düşündüren pişmanlık veya acıma duygusu mudur? Eğer öyleyse bir şey kötüde olsa varlığı sonlandırılmamalı mıdır? Buna kesin olarak cevap verebilir misiniz? Havada kalmış sözlerle bu soruyla karşılaşılınca kimse kolay kolay olumlu veya olumsuz cevap veremez buna. O zaman bu sözü yere indirelim, ayakları önce bir güzel yere bassın. Yani efendim sözü kişileştirelim.

         Sözü DTP’nin kapatılmasına getirmek istiyorum. DTP kör bir göz müydü? Bu soruyla yeni bir tartışma yaratmaya gerek yok! 18 aralıkta yayınlanan “HERKES ÜSTÜNE DÜŞEN ROLÜ GEREĞİNCE OYNADIMI?” başlıklı yazıda dediğim gibi DTP mecliste olduğu süreçte bölgenin çağ dışı ilkellikten kurtulması için en başta aşiret düzenini yıkmaya yönelik tek bir yasa önerisi sunmadı. Bu aşiret düzeninden kaynaklanan baskıcı gelenekleri bitirecek eğitim seferberliği içine kız çocuklarının zorunlu katılımı ve kürt işadamlarının bölgenin kalkınması için yatırım yapmaları hakkında önerilerde de bulunmadı. Üniter devlet yapısından kaynaklanan bölgesel kalkınma paylarından faydalanan işadamlarının orda kurdukları işlerin daha sonra batıya taşınmalarına hiçbir kürt lider ve partileri gibi DTP’de ses çıkarmadı. Terör örgütü PKK’ya endeksli bir politika uygulamaktan başka bir şey yapmayan bu parti kapatılınca Türkiye’nin aydınları “kör ölür, badem gözlü olur” sözünü doğrular nitelikte davrandılar.

         DTP kapatılınca partinin başkanı Ahmet Türk (güvercin kanadın da lideri olduğu söylenmesi bile hoş değil, bu ülke hepimizinse birbirimize karşı şahin olacak değiliz ya..) Diyarbakır’da yaptığı konuşmada “benim bir rüyam” var demiş. Bu söz Amerikalı zenci lider  Dr. Martin Luther King’in sözüdür. 1963 yılında meydan konuşmasına katılan 200 bin Amerikalı zenciye bu sözle hitap etti. Dünyanın tanıdığı bu lider, Hürriyet gazetesi yazarı Oktay Ekşi’nin de yazdığı gibi; “soydaşları adına “insan hakları”mücadelesine başladığı 1955 yılından, bir suikast sonucu öldürüldüğü 3 Nisan 1968’e kadar bir kere olsun “şiddetin” yanında olmadı. Hukuk dışı hiçbir mücadele tarzını desteklemedi.”

         Okay Ekşi yazısının devamında şunları söylüyordu:

         “Hemen her konuşmasında “soydaşlarının maruz kaldığı haksızlığı, baskıyı, eşitsizliği” dile getirdi ama en çok da Washington D.C.’de yaptığı “Bir rüyam var” temalı konuşmasında bunları tekrarladı. Örneğin:
         “Siyah derililere vatandaşlık hakları verilmedikçe Amerika’da kimse huzura ve sükuna kavuşamaz” dedi.”

         Dr. Martin Luther King o yıllarda rüyasını şöyle anlatıyordu:

         “Polisin bizlere karşı uyguladığı, anlatılamayacak kadar insafsız kabalık önlenmedikçe; oto-yolların kenarlarındaki ve şehir merkezlerindeki otellerde geceleme hakkı bize tanınmadıkça; Mississippi’de yaşayan siyah derililere oy hakkı verilmedikçe; New York’taki bir siyah derili oy verecek hiçbir seçeneğe sahip olmadıkça bizi hiçbir şey tatmin edemez” dedi.

         Ahmet Türk’ün adına konuştuğu insanlarımızın hangisi bu şartları yaşamıştır. Kürtler seçme ve seçilme hakkını kullanarak mecliste girmedi mi, hatta cumhurbaşkanı olmadı mı bu ülkede? Kürt işadamı olup da işi engellenen, zengin olmasına izin verilmeyen oldu mu? Böyle olmadığı ortada. 18 aralıkta yayınlanan “HERKES ÜSTÜNE DÜŞEN ROLÜ GEREĞİNCE OYNADIMI?” başlıklı yazıdaki istatistik sonuçları da bunun kanıtıdır.

         Dr. Martin Luther King rüyasını dile getirirken imtiyaz değil eşitlik istiyordu. Hiçbir zaman “Biz ayrı bir halkız” demedi. Kendi ülkesiyle bir çatışma içine girmedi. Ahmet Türkün rüyasını terör örgütünün sesi olma çabaları içinde nasıl değerlendirmek gerekir acaba?

         Bu rüyayı en başta terörü lanetleyerek makul ölçülerle dile getirmek, temsilcisi olduklarını söyledikleri kürt halkına ve bu ülke insanlarına Ahmet Türk liderliğindeki DTP’nin borcudur.
Bundan sonra kurulacak bir kürt partisi bütün bunları dikkate almak zorundadır.


         Not: Bu yazı yazılırken BDP kurulmamıştı.


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder