13 Aralık 2009 Pazar

YÜKSEK ÖĞRENİM GÖRENLERE ÜMİT ENGELİ







ÇİZGİ-YORUM: COŞKUN GÖLE





         Başbakan bir konuşmasında üniversite mezunu olanların işe yerleştirilmesi gibi bir mecburiyetin olmadığını söyleyerek gençlerin ümidini kırmıştı hatırlıyor musunuz? Bir Başbakan neden Başbakan olur diye sormaz mısınız o zaman? Elbette genel planlamalarda tek tek bireylerin durumu ele alınmaz, ama o genel planlamalar da bireylerin isteklerinin sonucudur. İktidarların öncelikli konularından biri istihdam konularıdır. Devlet ekonomik hayattan çekilip hakemliğe soyunduğu için artık işsizlik hükümetlerin derdi olmaktan çıkmış görünüyor.
         Seçimle gelen iktidarlar köktenci politikalar uygulamazsa şayet, kendini halkın isteklerini gözetmek zorunda hisseder. Böyle bir sözü söyleyince bir daha seçilmeyeceğini bilir. Peki olması gereken nedir? Olması gereken bütün eğitilmiş insanların iş sahibi olmasıdır tabii.. Burada yetenek, ayırıcı özellik olmalıdır. Hiç kimse birbirinin kopyası değildir. Kimi başarılı, kimi başarısız olacaktır. Bu durumda mesleğinde işsiz kalan kaderine razı olur. Meslek değiştirmek, başka meslekle hayatını kazanmak bizde son derece olağandır. Bunları bildiği halde Başbakanın bütün yüksek okul okuyanların ümidini kırmaması gerekirdi.

         Ekonomik krizle beraber Avrupa da zor günler yaşıyor. Gelir dağılımında hatırı sayılır düşüşler yaşanıyor. AB’ye bağlı İspanya, Portekiz ve İzlanda da açlık baş göstermiş. Bir çok insan gıda yardımı için yerel yönetimlere başvurmuşlar. Buralarda da işsizlik artmış. Mesleğini icra edemeyenler boş oturur olmuşlar. Sosyologlar son durum üzerine çare aramaya başlamışlar. Kriz zamanlarında az gelişmiş ülkelerin aksine gelişmiş ülkelerde sosyal dönüşümün neden kolay gerçekleşmediğini sorguluyorlar.

         Normal zamanlarda kayıtlı ekonomilerle gelişmiş ülkeler refahı yayma fırsatı bulurlarken, kriz ortamında elleri kolları bağlı hareketsiz kaldıkları gözleniyor. Çünkü o ülkelerde meslek sahibi kişiler başka bir mesleğe geçemezler. Ülkemizde yukarda belirttiğim gibi, bir meslekte başarılı olamayan istediği an meslek değiştirebilir. Bu bizim şansımız mıdır acaba? Kayıt dışı ekonomiyi savunmak elbette olacak şey değildir. Sonuçta ülkeler ve insanlar kayıt dışı ekonomilerle yarınlarını kaybederler. Ama ömür boyu tek bir mesleğe mahkum olmakta hoş bir şey değil.

         Dünya işsizliği konuşurken meslek mahkumiyetinin gereksizliği ortaya çıkıyor. Bir meslekte çalışmakta uzmanlaşmayı sağladığı bir gerçek. Uzmanlık gerektiren konular bazı mesleklerde kalmayı şart koşmakta haklıdır. Bunun için eğitimli insanların iş sahibi olmaları gerekir. Şimdi gelin düşünelim; Başbakan söylediklerinde ne kadar haklıdır?

ÇİZGİ-YORUM: COKUN GÖLE









*** *** ***

         07 Ağustos Cuma günü gazetemiz Anadolu’da yayınlanan “TÜRK LİBERALLERİNİN İHANETİ” başlıklı yazımda da belirttiğim gibi seçimle tek başına iktidar olan partilerin 1950’lerde DP ile başlayan süreçte 2009’daki AKP’ye kadar istisnasız hepsi meclisi emellerinin basamağı olarak kullanırken, meclisin denetlenmemesini savunuyordu. 1960 ihtilali buna engel olmak amacını güderek 61 anayasasını çıkarmış, hükümetin meclisi arka bahçesi gibi kullanmasını, anayasa hükümlerinin dışına çıkmasını önlemiştir. 12 eylülün değiştirdiği anayasaya rağmen rahmetli Özal “yasayı bir kere delmekle bir şey olmaz” diyerek şark kurnazlığının ve liberallerin işine geldiği gibi davranma özlemlerinin örneği olmuştur.

         28 Ekimde televizyon haberlerinde başbakanın yaptığı gezi sırasında Pakistan parlamentosunun katıldığı oturumunda bir tasarının oy birliğiyle kabul edilmesine hayran kaldığını öğrendim. Ahmet Hakan eleştirilere tahammül edemeyen Başbakanı kastederek bakın bu konuda ne demiş.

         “Unutmayın ki...
         Başbakan’ına laf söylenmeyen bir ülke...
         Bütün kararların oybirliğiyle alındığı “renkli” ama maalesef “tek sesli” parlamentoya sahip olan Pakistan’a döner...
         “Hafazanallah” diyorum, başka bir şey demiyorum...”

         Başka söze hiç gerek yok!



Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com

Yayın Tarihi: 11.12.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder