22 Temmuz 2011 Cuma

YOKSA İNTERNET ÖLÜYOR MU?


Seçimlerden biraz önce dile geldi ama seçimler sırasında ve sonrasında başka konular öne çıktığı için nerdeyse unutuldu. Oysa bu konunun daha çok konuşulacağı son tarihe hızla yaklaşıyoruz. Sözünü ettiğim o son tarih 22 ağustos tarihidir. Eminim ilgili herkes hangi konudan söz ettiğimi anlamıştır. Evet hızla yaklaşmakta olan internet yasaklarından söz ediyorum.

22 ağustos ülkemizde internet yasaklarının başlayacağı tarihte gerçeklerle karşılaşacağız. Aslında olacakları kestirmek zor değil. Bende dahil olmak üzere internet kullanıcıları çok engelle karşılaşacak. İnternetle yepyeni bir dünya ile tanışan insanlar için, internet aynı zamanda özgürlüğün simgesi. İnternet yasakları bir bakıma özgürlüğümüzün elimizden alınması demek olacak. Gerçi hükümet yetkilileri normal kullanıcılar için hiçbir şeyin değişmeyeceğini, çocuklu ailelerin istemesi halinde seçecekleri paketle korunacaklarını belirtiyorlar. Görünen köy kılavuz istemez derler. “Yasak” adı bile olacakları anlamaya yeter.

Şubat ayında Resmi Gazete’de yayımlanan, Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliği’nin 10’uncu maddesi hükümleri kapsamında, “BTK” tarafından hazırlanan “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar Taslağı” 22 Şubat 2011 tarihinde yürürlüğe girdi.

22 Ağustos’ta devreye girecek sistemde internete “BTK” tarafından belirlenen Aile, çocuk, yurtiçi ve standart paket adıyla 4 filtre tipinden biri seçilerek girilebilecek.. Filtreyi aşmak ya da aşmaya çalışmak suç sayılacak.  İnternet servis sağlayıcıları filtrelerin aşılmasını engellemekle sorumlu tutulacak. Aksi taktirde büyük para cezaları verilecek.

Bu tür filtre sistemleri işletim sistemleri, internet servis sağlayıcılar ya da internetten bulunabilecek programlar sayesinde isteyen kullanıcılar tarafından zaten istenildiği zaman kullanılabiliyor. Yani zaten kullanıcının isteğiyle gerçekleşen böyle bir şartlı anlaşma hakkı vardır. Ancak BTK’nın uygulamasıyla bu durum bir isteğe bağlı şartlı anlaşma, anlaşma olmaktan çıkıp zorunluluk haline geliyor. İsteğe bağlı şartlı anlaşmadan çıkmak mümkünken seçilen internet filtresinden çıkmak mümkün değildir. Dört filtre seçeneği içinde belki değişiklik yapma imkânı olacaktır. Ama bu masallarda idam fermanıyla cezalandırılan suçluya “kırk katır mı, kırk satır mı?” diye sormaktan öteye gidemeyecektir.

Gazetelerin yazdıklarına bakarsanız BM desteğiyle Freedom House tarafından Nisan 2011 de yayınlanan İnternette Özgürlük Raporu’na göre, Türkiye’nin “kötü puan’ını 42'den 45'e yükselterek” internete erişim özgürlükleri konusunda  geriye doğru gitti. 22 Ağustos'tan itibaren yerimiz Çin, İran, Küba gibi ülkelerle yan yana olacak.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Youtube’un yasaklı olduğu dönemde, ‘Ben giriyorum. Siz de yolunu bulun girin demişti. Yani YouTube kapalıyken önceden DNS ile girebiliyordu. Ancak bu paket altında erişimi engellenmiş YouTube’a da girmek mümkün olmayacak. 

IPS İletişim Vakfı-Bianet, 13 Nisan 2011 tarihinde  “yürütmenin durdurulması” talebiyle, söz konusu usul ve esaslara karşı Danıştay’a iptal davası açtı.  Vakıf, Danıştay’a yaptığı başvuruda BTK’nın aldığı yeni kararın yasal dayanaktan yoksun olduğunu ve Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle tanınan temel hak ve özgürlükleri ölçüsüz şekilde kısıtladığını belirtti. Vakıf adına başvuruda bulunan avukat Ayşe Altıparmak, BTK’nın keyfi bir şekilde yasaklı siteler listesi hazırlayabileceğini, çocukları zararlı içerikten korumak için ebeveynlerin yerine devlet eliyle karar verilmesinin doğru bir uygulama olmadığını belirterek, “Gerek Avrupa Birliği gerekse Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Komisyonu çocuklar gibi zarar görmesi mümkün grupları korumak için yasal önlemler almaktansa özdenetim yollarına gidilmesini teşvik etmektedir. Bu nedenle, üye ülkeler ev ve okul bilgisayarları ile internet kafelerde filtre programlarının kullanılmasını teşvik etmeli ama devlet düzeyinde filtreleme girişimlerinden her ihtimalde kaçınmalıdır” açıklamasında bulunmuştu.

Seçim sonrası siyaset arenasının giderek ısındığı şu günlerde gelecek olan yasakla kimse ilgilenmiyor. Oysa bu durum hiçte küçümsenecek bir şey değil. Çünkü internet yasağı aynı zamanda bilgi edinme yasağıdır. Her özgür bireyin bilgi edinme ve bilgi kaynağı seçme hakkı vardır. Suçu önleyeceğim diye yasak koyarsanız, daha çok suçun işlenmesine sebep olursunuz. Yasaklarla bir yere varılmaz. Yasaklar bir tür ölüm demektir. Yoksa internet ölüyor mu?



Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com


Yayın Tarihi: 06.07.2011


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder