Bu sabah uyandığımda her sabah yaptığım gibi televizyonu açtım. Amacım televizyon izlemek değil, radyo dinlemekti. Uydu anteniyle bir çok televizyon izlenebildiği gibi birçok radyoda dinlenebiliyor. Radyo döneminde yetişmiş biri olarak halâ radyoları dinlerim. Radyo kimseyi işinden alıkoymaz. Siz bir yandan işinizi yaparken bir yandan da işinizi yapmayı sürdürebilirsiniz. Amacım radyo dinlemek olunca uzaktan kumandanın radyo bölümünü, oradan da özel olarak seçtiğim müzik ve haber radyolarının bulunduğu bölümü seçtim. İlk haber beni çok şaşırttı. Görünmez kaza derler ya, o cinsten trajik bir haberdi.
Haber şöyle:
Meksika’da “mucize kadın” olarak anılmaya başlayan Karla Flores’in başından geçenleri dinleyenler, duyduklarının gerçek olduğuna inanmakta zorlanıyor.
Üç çocuk annesi Karla, uyuşturucu kartellerinin en yoğun olduğu Sinaloa eyaletinde kimsenin aklına gelmeyecek bir şiddet olayının mağduru oldu.
Culiacán kentinde sokakta yemek satarak geçinen 32 yaşındaki Karla, bir patlama sesi duyduktan birkaç saniye sonra kendini yerde buldu. Suratına bir cismin çarptığını anlayan kadın, elini ağzına götürdüğünde kanlar aktığını gördü.
Nefes almakta zorlanan talihsiz kadın, olduğu yerde bayılırken, yardımına koşanlar gördüklerine inanamadı. Karla’nın ağzına bir tüfekten ateşlenen bomba saplanmıştı.
Hemen hastaneye kaldırılan Karla kendine geldiğinde doktorlar ağzına saplanan cismin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. X-ray ve tomografi çekildikten sonra, talihsiz kadının ağzına her an patlamaya hazır bir bombanın olduğu anlaşıldı.
Karla, gerçek anlaşıldığı zaman yere düşmeden önce duyduğu sesin bir bomba atardan geldiğini anladı. Doktorlar, patlaması halinde 10 metre mesafedeki herkesi öldürebilecek bomba nedeniyle hastaneyi boşalttı.
Dahası, doktorların çoğu Karla’yı ameliyat etmek istemedi. Sonunda, Dr. Gaxiola Meza, ameliyatı yapmayı kabul etti ve kendisine yardımcı olacak gönüllüler istedi.
Anestezi uzmanı Felipe Ortiz ve Cristina Soto, hemşire Rodrigo Aredondo ve cerrah Lidia Soto gönüllü oldu.
Meksika ordusu, yardım etmeleri için patlayıcı uzmanları gönderdikten sonra, doktorlar tüm ameliyat malzemelerini alarak Karla’yı boş bir araziye götürüldü.
Lokal anestezi uygulanan Karla’nın nefes alabilmesi için boğazında delik açılırken, doktorlar askerlerin yönlendirmesiyle kadının suratına saplanan bombayı çıkardı.
Gece yarısına doğru ameliyat sona erdi. Karla, dişlerinin yarısını kaybetti ve sağ yanağında dev bir ameliyat izi kaldı. Doktorlar mucize kadının sağlığına tamamen kavuşması için daha üç sene ameliyat olması gerektiğini belirti.
Polis, Karla’nın neredeyse ölümüne neden olayın sorumlularını arıyor.
...
Böylesi değil ama herkesin başından görünmez kaza geçmiştir. Benim kardeşimin de başından geçti. Bir sabah işe giderken yola atılmış kıvrık bir enjektör iğnesi ayak parmağına batmıştı. Olayın kendisinden ziyade doğabilecek sonuçları ürkütücüydü. Az sıkıntılı bekleyişler yaşamadık. O bayanın ölümüne neden olabilecek kazaya yol açan kişiler polisçe aranıyormuş. Ama iğneleri yola atanları kim arar? Hele tıbbi gereçleri yola atanları.. bu olayda ölümcül tehlikeler içerebilecek bir olaydı. Gelgelelim biz adam sendecilikle meşhur bir milletiz, on sene önce olan bu olayla kimse ilgilenmedi bile.
Bir başka haber; buda Adana’dan:
Adana’da üvey çocuklarına zorla porno film izlettiği iddia edilen 35 yaşındaki Sakine L., toplam 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Mobilyacı 34 yaşındaki Ali Osman L., 10 yaşındaki kızı Ş.L. ile 5 yaşındaki oğlu M.İ.L’ye, üvey anneleri tarafından zorla porno film izletildiği iddiasıyla 19 Haziran 2009’da Adana Cumhuriyet Savcılığı’na başvurdu. Üvey anne hakkında ‘kötü muamele ve müstehcenlik’ suçlarından Adana 4’üncu Sulh Ceza Mahkemesi’nde 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Karar duruşmasına çıkan Sakine L., suçlamayı kabul etmedi. Kendisine iftira atıldığını ileri süren Sakine L., “Ben kendisiyle anlaşmalı boşanmaya yanaşmadığım için hakkımda böyle bir suçlamaya gidilmiştir. Suçlamayı kabul etmiyorum” dedi.
İlk eşinin ölümünden 2 yıl sonra Sakine L. ile evlendiğini belirten Ali Osman L. ise, “Çocuklarım olanları anlattıktan sonra onları Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne götürdüm. Orada uzmanlarla birlikte yapılan görüşmede kendilerine porno film izletildiği anlaşıldı. Bu şekilde olanlardan haberdar oldum. Şikâyetçiyim” diye konuştu.
Sosyal Hizmet Uzmanı nezaretinde ifade veren çocuklardan Ş.L. de şunları anlattı:
“Üvey annemiz babam varken bize iyi davranıyordu. Babam işe gittikten sonra bizi oklava ile dövüyordu. Ayrıca bize porno CD izletti. Bunu önce babama söylememiştim. Bizi halamızın yanına verdikten sonra durumu babama anlattım. Bize iyi davrandığı günlerde üvey anneme şiir bile yazmıştım.”
Sanık Sakine L.’yi ‘kötü muamele’ suçundan 2 ay 15 gün, ‘müstehcenlik’ suçundan da 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptıran mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.
Karar duruşmasına çıkan Sakine L., suçlamayı kabul etmedi. Kendisine iftira atıldığını ileri süren Sakine L., “Ben kendisiyle anlaşmalı boşanmaya yanaşmadığım için hakkımda böyle bir suçlamaya gidilmiştir. Suçlamayı kabul etmiyorum” dedi.
İlk eşinin ölümünden 2 yıl sonra Sakine L. ile evlendiğini belirten Ali Osman L. ise, “Çocuklarım olanları anlattıktan sonra onları Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne götürdüm. Orada uzmanlarla birlikte yapılan görüşmede kendilerine porno film izletildiği anlaşıldı. Bu şekilde olanlardan haberdar oldum. Şikâyetçiyim” diye konuştu.
Sosyal Hizmet Uzmanı nezaretinde ifade veren çocuklardan Ş.L. de şunları anlattı:
“Üvey annemiz babam varken bize iyi davranıyordu. Babam işe gittikten sonra bizi oklava ile dövüyordu. Ayrıca bize porno CD izletti. Bunu önce babama söylememiştim. Bizi halamızın yanına verdikten sonra durumu babama anlattım. Bize iyi davrandığı günlerde üvey anneme şiir bile yazmıştım.”
Sanık Sakine L.’yi ‘kötü muamele’ suçundan 2 ay 15 gün, ‘müstehcenlik’ suçundan da 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptıran mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.
...
Sonra ahlaklı bir nesil, kendine güvenen bir gençlik istiyoruz değil mi? Hergün akla hayale gelmeyecek böyle haberleri görünce, gizli kalmış nice olayların var olduğunu düşünerek, toplum olarak nereye gittiğimizi sorgulamamak olmaz. Aile insan oluşumunun baş mimarıdır. Aile yanlış mimarlardan oluşursa toplum temeli çürük, estetik yoksunu binalara benzer tabii.
Geçen yazımda facebook ve twitter hesaplarıma çok ileti geldiğini belirtmiştim. Dostlardan haberdar olmak çok güzel. Herkes eğer istenirse herkesten haberdar olabiliyor böylelikle. Öğretmen emeklisi bir kuzenim Ankara’nın dağlarına hep arzuladığı gibi bahçeli ev yaptırdığını, gittiği ve gideceği her yeri önceden bildiren bir tanıdığımın da şu anda kuş adasında olduğunu telefonlardan önce facebook’tan öğrendim. Peki bu tip haberlerin olumsuz olabilecek yanlarını düşündünüz mü hiç? Aşağıdaki haberi okuduktan sonra düşüneceğinizi tahmin ediyorum.
Haber şöyle:
İngiltere merkezli Friedland isimli güvenlik firmasının araştırması, hırsızların sosyal medyayı nasıl ‘verimli’ kullandıklarını ortaya koydu. Bu yıl hüküm giyen 50 hırsızla yapılan araştırmaya göre, hırsızların yüzde 78’i Twitter, Facebook ve Foursquare gibi sosyal paylaşım sitelerini kullanarak yeni hedeflerini belirlediklerini söyledi. Hırsızların yüzde 54’ü, ev sahiplerinin sosyal medya aracılığı ile nerede oldukları ya da nereye gideceklerinin internette paylaşmalarının yapılan ortak hata olduğunu belirtti.
Ayrıca hırsızların yüzde 74’ü, Google’ın ‘Street View’ uygulamasının da günümüz hırsızlıklarında önemli rol oynadığı görüşünde.
Ayrıca hırsızların yüzde 74’ü, Google’ın ‘Street View’ uygulamasının da günümüz hırsızlıklarında önemli rol oynadığı görüşünde.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com