29 Kasım 2011 Salı

AŞIK VEYSEL’İN “ATATÜRK’E AĞITI” VE KÜLTÜR BAKANLIĞI 2

ÇİZGİ-YORUM COŞKUN GÖLE


İlk bölümde yazdığım gibi perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Yani bir yolun sonu nereye varacağı anlaşılır şeydir. Bunun için kâhin olmaya gerek yok. İnanın gördüklerim, duyduklarım beni üzüyor. Herhalde benim gibi düşünen vatanına bağlı çok kişiyi de üzüyordur. Aşık Veysel’in varislerine sormadan Türkünün sözlerinin değiştirilmesi üzerine yazdığım bu yazının bütünlüğünü korumak için “Atatürk’e ağıt” isimli Türkünün sözlerini bir kere daha veriyorum.

“ATATÜRK’E AĞIT”

Ağlayalım Atatürk’e;
Bütün dünya kan ağladı.
Başbuğ olmuştu mülke
Geldi ecel kan ağladı.
Şüphesiz bu dünya fani,
Tanrı’nın aslanı hani,
İnsi cinsi cem’i mahluk,
Hepsi birden ağladı.
Doğu, batı, cenup, şimal
Aman tanrım bu nasıl hal
Atatürk’e erdi zeval
Memur, mebusan ağladı.
İskender-i Zülkarneyin,
Çalışmadı bunca leğin,
Her millet Atatürk deyin,
Cemiyeti akvam ağladı.
*
Atatürk’ün eserleri,
Söylenecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri,
Ah çekti vatan ağladı.
Fabrikalar icad etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türk’e terk etti
Döndü çark devran ağladı.
Bu ne kuvvet, bu ne kudret,
Varıdı bunda bir hikmet,
Bütün Türkler, İnönü İsmet,
Gözlerinden kan ağladı.
Tren hattı tayyareler,
Türkler giydi hep karalar
Semerkand’ı, Buhara’lar,
İşitti her yan ağladı.
Siz sağ olun Türk gençleri,
Çalışanlar kalmaz geri,
Mareşal Fevzi’nin askerleri,
Ordular teğmen ağladı.
Zannetme ağlayan gülmez,
Aslan yatağı boş kalmaz,
Yalnız gidenler gelmez,
 Felek-el mevt’in elinden,
Her gelen insan ağladı.
Uzatma Veysel bu sözü,
Dayanmaz herkesin özü,
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil, düşman ağladı.


Aşık Veysel’in Türküsünün bu sözlerinin ardından Necati Doğru’nun dediklerine kulak verelim.

“ Atatürk’e Ağıt adlı Türkünün orjinali; yani Aşık Veysel’in sözlerinden çıktığı hali yukarıdaki gibidir. (...) halk ozanı Aşık Veysel’in duygularını yansıtan 11 dörtlükten (biri beşli) oluşan şiirin ‘2 dörtlüğünü’ de tamamen atmışlar. Dikkatli gözle bakın; diktatör sansürcü edasıyla şiirden kazınıp atılan bu 2 dörtlükte; Aşık Veysel, Atatürk’ün başarısını ve halkı için yaptıklarını ‘Allah’ın aslanı’ diyerek Hz. Ali’ye ve ‘İskender-i Zülkarneyin’ diyerek bir çok fetihler yapan, İskenderun ve İskenderiye’yi kuran Büyük İskender’e benzetmektedir. Bakanlık, halk ozanı Veysel’i bu benzetmelerinden ötürü ‘sakıncalı bulmuş’ olmalı ki, dörtlüklerini atmış, yer verdiği dörtlüklerin ise bazı kelimelerine; ‘Ağıt öyle yazılmaz böyle yazılır’ dercesine takla attırma, değiştirme haksızlığı (...) yaptı.”

Sözün burasında Necati Doğru “Bakan’ın bundan haberi var mı”, “Kim yapıyor bu haince sinsiliği?” gibi çok haklı sorular soruyor.

Kültür Bakanlığı’nın hangi düşünce, niyet, amaç, strateji, dinler arası diyalog, hoşgörüden beslendikleri kolayca tahmin edilecek sansürcüleri, Aşık Veysel’in orijinal okuyuşuna göre birinci kıtanın üçüncü mısraında bulunan ‘Başbuğ’ kelimesini de kaldırıp, onun yerine ‘Süleyman’ diye bir isim uydurmuşlar.”

“Kim bu Süleyman?” , “Neden Süleyman?”

“Kütür Bakanlığı’nın sansürcüleri Aşık Veysel’in ‘Atatürk’e Ağıt’ şiirinin orjinalinde 9’ucu kıtanın üçüncü mısraı olan ‘Mareşal Fevzi Askerleri’ cümlesindeki ‘Maraşal Fevzi’ kelimelerini de atmışlar. Yerine ‘Maraşalin’ diye saçma bir kelime yazmışlar. Böylece; ‘Maraşal Fevzi’ ismi de Kültür Bakanlığı’nın internet sitesine yakıştırılmamış ya da sakıncalı bulunmuş olmalı. Aşık Veysel’in torunu Çiğdem Özer (Şatıroğlu) ile konuştum; ‘Dedem bu yapılanı görseydi çok üzülürdü’ dedi. Kültür Bakanlığı’nın bu sinsiliğini ben Ömer Sağlam’ın ‘Atatürk’e Uygulanan Sansür’ başlıklı yazısından öğrendim. Ömer Sağlam’a ve onun yazısını bana gönderen okurlarıma teşekkür ederim.”

Evet görüldüğü gibi artık Cumhuriyetimizin önderi de unutturulacaklar, silinecekler listesine alınıyor. Federal bir yapı için atılan bir adım olarak gördüğüm bu hareketlerin Atatürk’ün idealleri etrafında birleşmekten başka bir sonuç getirmeyeceğine inanıyorum. Kaldı ki tarihi şahsiyetler bütün engelleri aşarak toplumun hafızasında yaşamaya devam ederler.


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com

Yayın Tarihi: 18.11.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder