29 Kasım 2011 Salı

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ 102

Merhaba sevgili şiir sever okurlarım. Bu hafta edebiyatımızın en renkli, daha çok mizahi hikaye ve roman yazarı olarak tanıdığımız Aziz Nesin’in az bilinen yönünün, şairliğinin eseri şiirlerine yer vermek istiyorum.

Önce yazar-şairimizi tanıyalım:

Asıl adı ‘Mehmet Nusret’ olan Aziz Nesin 20 Aralık 1915’de İstanbul Heybeliada’da doğdu.  İstanbul Süleymaniye’de Kanuni Sultan Süleyman İlkokulunu bitirdi. İki yıl Darüşşafaka Lisesi’nde okudu 1935’de Kuleli Askeri Lisesi’ni, ardından da Ankara’da Harp Okulu’nu bitirDİ. 1937’de asteğmen rütbesiyle orduya katıldı.  Askeri Fen Okulu’nu bitirdi. Bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü’ne devam etti. Subay olarak Anadolu ve Trakya’nın çeşitli yerlerinde görev yaptı. Üsteğmen rütbesindeyken “görev ve yetkisini kötüye kullandığı” suçlamasıyla ordudan atıldı. Bakkallık, muhasiplik gibi işlerde çalıştıktan sonra gazeteciliğe başladı. Yedigün ve Karagöz gazetesinde redaktörlük ve yazarlık yaptı. Oyun yazarlığına başladı ve Tan gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Tan gazetesinin yakılması üzerine Cumartesi adlı haftalık magazin dergisini çıkardı, ardından Sabahattin Ali’yle birlikte Marko Paşa mizah gazetesini çıkarmaya başladı. Dönemin siyasilerini eleştirdiği için dergi defalarca kapatıldı, değişik adlarla yayınını sürdürdü. Amerikan yardımının eleştirildiği “Nereye Gidiyoruz?” adlı yazısı nedeniyle tutuklandı; on ay ağır hapis ve üç ay on gün de Bursa’da gözetim cezası aldı. Azizname adlı kitabı nedeniyle 4 ay, İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi ve Mısır Kralı Faruk aleyhinde yazdığı yazı nedeniyle 6 ay hapse mahkum edildi. Oluş Kitabevi'ni açtı; Beyoğlu'nda bir ortağıyla "Paradi Fotoğraf Stüdyosu"'nu kurdu. Akbaba dergisinde takma adlarla öyküler yazmaya başladı. 1955'de 6-7 Eylül olayları sonrası sıkıyönetimce tutuklandı. Dolmuş, Yeni Gazete, Akşam, Tanin, Günaydın, Aydınlık gibi dergi ve gazetelerde yayımlanan gülmece öyküleri, röportajlar ve fıkralar yayımladı. Kemal Tahir’le birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu. Dolmuş-Karikatür dergisi ile birleşerek Bir yandan da Yeni Gazete, Akşam ve Tanin'de günlük köşe yazıları yazdı. 1962'de 42 sayı yaşayacak olan “Zübük” adlı mizah dergisini çıkardı. İtalya’da (Bordighera’da) yapılan ve 22 ülkenin katıldığı Uluslararası Gülmece Yarışmasında Altın Palmiye’yi iki kez kazandı. 1963’te yayınevinin yanması üzerine sadece yazarlıkla uğraştı. Bulgaristan’da düzenlenen yarışmada Altın Kirpi ödülünü 1969’da Moskova’da Krokodil ödülünü kazandı. 1972’de Nesin Vakfı’nı kurdu. Vakıf’ta, her yıl belirli sayıda alınan kimsesiz ve yoksul çocukların bakım ve eğitimlerini üstlendi. Kitaplarının tüm gelirini vakfa bıraktı. Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanlığı yaptı. Aydınlar Dilekçesi girişiminde bulundu. 1985’de Ekin A.Ş’nin kurulması girişiminde bulundu. Aynı yıl, İngiltere’de PEN Kulüp onur üyeliğine seçildi. 2 Temmuz 1993’de Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak üzere Sivas’a gitti. 37 kişinin yaşamını yitirdiği Madımak Oteli katliamından sağ kurtuldu. 6 Temmuz’a bağlayan gece sabaha karşı geçirdiği kalp krizi sonucu öldü.

İlk okuyacağınız şiirlerin adı yok. Ya Aziz Nesin bu şiirlerine bir ad vermemişti, yada bana yollayan dostum adlarını yazmayı unutmuştu. Ben okudum ve çok beğendim. Sade fakat çarpıcı şiirlerdi. Adı olmasa da burada yer vermeye değer.   

...

Nasıl bittiyse bundan öncekiler
Bu da biter.
Bite bite
Sonunda ben de biterim
Olur biter.

AZİZ NESİN ANISINA

***

Seziyorum ki kaçacaksın..
Yalvaramam koşamam
Ama sesini bırak bende
Biliyorum ki kopacaksın
Tutamam saçlarından
... Ama kokunu bırak bende
Anlıyorum ki ayrılacaksın
Çok yıkkınım yıkılamam
Ama rengini bırak bende
Duyumsuyorum ki yiteceksin
En büyük acım olacak
Ama ısını bırak bende
Ayrımsıyorum ki unutacaksın
Acı kurşun bir okyanus
Ama tadını bırak bende
Nasıl olsa gideceksin
Hakkım yok durdurmaya
Ama kendini bırak bende.

AZİZ NESİN

***

Bir tohum verdin
çiçeğini al
Bir çekirdek verdin
Ağacını al
Bir dal verdin
... Ormanını al
Dünyamı verdim sana
Bende kal

AZİZ NESİN

***

ACININ DUVARI ASILINCA

Kendisi çatlamadan
Toprağı çatlatamaz tohum
Asmışım sinirini mutsuzluğun
Ayrımsayamıyorum bile öyle mutsuzum
Acısını artık duyamıyorum
Ki kendim öyle bir acı olmuşum
Nasıl görmezse göz kendini
Kendimi arıyor bulamıyorum.

AZİZ NESİN

***

ARKADAŞIM BADEM AĞACI

Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar

Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış..
Açarsın çiçeklerini..

Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz bir tatlı söz..
Açarım yüreğimi hemen

AZİZ NESİN

***

BAĞIŞLA  

Ya zamanından çok erken gelirim
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi 

Mutluluğa hep geç kalırım
Hep erken giderim mutsuzluğa
Ya her şey bitmiştir çoktan
Ya hiçbir şey başlamamış

Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın
Ölüme erken sevgiye geç
Yine gecikmişim bağışla sevgilim
Seviye on kala ölüme beş

AZİZ NESİN

***

BOŞUNA  

Sen yoksun...
Boşuna yağıyor yağmur...
Birlikte ıslanmayacağız ki...

Boşuna bu nehir...
Çırpınıp pırpırlanması...
Kıyısında oturup göremeyeceğiz ki...

Uzar uzar gider...
Boşu yorulur yollar...
Birlikte yürüyemiyeceğiz ki...

Özlemler de ayrılıklar da boşuna
Öyle uzaklardayız...
Birlikte ağlayamayacağız ki

Seviyorum seni boşuna...
Boşuna yaşıyorum
Yaşamı Bölüşemiyeceğiz ki...

AZİZ NESİN

***

ÇOĞALMAK  

Kalabalıkta kalabalıkça yalnızlık
Yalnızladıkça birbirimizi
Haydi çoğalalım
Çoğaltarak kendimizi

Bir canım çoğal da bin can ol
Isıt yaşlıların yalnızlıklarını
Ilınsın üşümüşlüğü bırakılmışların

Çoğalın dudaklarım çoğalın sonsuz
Öpün bütün ağlayan çocukları kimsesiz
Çoğal gözlerim çoğal
Gör bütün görmeyenlerde yapayalnız
Ellerime tutunun ellerime çoğalın
Okşayın sevecenlikle çocukları
Hıçkırırlarken uykularında bile

AZİZ NESİN

***
GÜNEŞ DOĞUNCA

O çırılçıplak gecede
Sen sendin ben de ben
Bütün gece güneş açtık öpüşlerden
Gün doğunca ne oldu birden
O sabah kendi soğuğumuzdan
Kar yağdırdık güneşten
hep o korkuydu içimdeki
Ya sen de sen değilsen

AZİZ NESİN

***

KENDİME ÖĞÜT  

Uslanma hiç hep deli kal
Büyüme sakın çocuk kal
Es deli deli böyle kal
Son harmanında sevdanın
Tüken toz toz savrula kal
Suçüstü bulmalı ölüm
Ölürken de sevdalı kal...

AZİZ NESİN

***

KONSER

Şimdiden duyuyorum
Her şey birdenbire olacak
Şuramda bir kılcal damar
Ya da beynimde bir sinir ucu

O anda bir yerlere atılmış eski bir kemanin
Yalnızlıktan gerilmiş bir teli kopacak
Ya da terk edilmiş bozuk bir piyanodan
Tek notalık si minörden bir ses çıkacak

Karanlıkta ve yalnızken dinlemeli
Bu konser modası geçmiş adamın
Yaşamı boyunca sunmak isteyip de
Veremediği ilk ve son konser olacak

AZİZ NESİN

***

ÖLÜME EĞİLMEK

Uyumaya değil
Rüyalarıma gidiyorum
Orada yaşayacağım isteğimce
Uyanıkken hiç yaşayamadığım
Hepsi de gençti güzeldi
Sevdim sevildim diye aldanarak
Son gördüğüm onlar olacak
Bunca yıldır sevgiye dayanamadığım
Ölüme değil
Sonsuzluğa gidiyorum
Orda dinleneceğim gönlümce
Yaşarken hiç mi hiç dinlenemediğim
Kalemim yine elimde
Kağıtlarım da önümde
Son uykusunda düşecek başım
Sağlığımda hiç eğmediğim

AZİZ NESİN

***

SEN FAKİRLİK BİLİR MİSİN 

Bal baklavadan usanan
Sen fakirlik bilir misin ?
Ey solaryum’larda yanan
Sen fakirlik bilir misin ?

Gözüm yok paranda falan
Paris’ten elbise alan
Doğum günü,parti,şölen..
Sen fakirlik bilir misin ?

Adın var dillere destan
Su içersin altın tastan
Vücudun geçilmez kastan
Sen fakirlik bilir misin ?

Yatların var katların var
Cins,cins arab atların var
İlginç damak tatların var
Sen fakirlik bilir misin ? 

Şurada aç yatan varken
Namusunu satan varken
Kartvizitli atan varken
Sen fakirlik bilir misin ?

A..zade gönlümüz zengin
Deryalar kadar da engin
Olamayız senin dengin
Sen fakirlik bilir misin ?

AZİZ NESİN

***

Bu haftalıkta bu kadar sevgili okurlar. Haftaya gene şiirlerle karşınızda olmayı umarak, herkese güzel bir hafta sonu tatili diliyorum.


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com


Yayın Tarihi27.11.2011 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder