28 Ocak 2012 Cumartesi

ÖZÜMSENMİŞ KÜLTÜRLE ILIMLILIK

Hayatı sürdürmenin en kolay yolu olumlu bir karaktere sahip olmak, orta yoldan sapmamak ve ılımlı davranmaktan geçtiği daima söylenir. Bütün peygamberler, bütün bilgeler ve bütün filozoflar bunu ısrarla önermiş, aşırılığın zararlarından dem vurup durmuşlardır. Kararlı ve ısrarlı olup, kimseyi incitmedende istenen sonuç alınabilir. İş bu yöntemi uygulamaktadır. Çünkü önemli olan hayatı normal seyrinde sona erdirebilmek, sona erdirirken onur ve haysiyetten bir şey yitirmemiş olmaktır. Yaşamak ödülle görev arasında algılanmalı, hiçbir olay savsaklanmamalıdır.

Küçücük bir çıkarını her fırsatta öne çıkaran, şerefini satmaya eğilimlidir. İnanın ki bunlardan kimileri şereflerini birilerinin ayağına sermekten çekinmezler. Bunlardan bazıları işi öyle ileri götürür ki bir anlık zevk için ahlâkını yitirerek namusundan olur. Namus sadece iki bacak arasıyla sınırlandırılmamalı. Alabildiğine geniş ölçüde kavramlaştırılmalıdır.

“El öpmeyle dudak aşınmaz” sözü bir makam, bir mevki için söylenmedi herhalde. Türk geleneğinde büyüklere saygı göstermenin işareti çıkar aracı olarak kullanılmıyor mu? Bırakın eli; etek bile öpmeyi, güvercin takla atmayı göze alan az değildir kanımca. Erdem böyle kişiler için içi boşaltılmış bir isim olmaktan öteye gitmez. Fakat konuşursanız onlarda erdemden söz edeceklerdir. Hele çıkarlarına ters bir davranın, ne kadar erdemsiz olduğunuzu söylemekten çekinmeyeceklerdir.

Konumuz eskilerin “itidal”dediği “ılımlılık olduğuna göre şunları da eklemekte yarar var. Her fırsatta her şeyi bildiğini ve çok akıllı olduğunu göstermekte, gözünü daldan budaktan sakınmayan bir çılgın olduğunu göstermekte insana yakışır bir davranış değildir. Ayrıca bunlardan ötürü burnundan kıl aldırmaz kendini beğenen insanları da hatırlayalım. Hindi gibi kabarırlar kendilerini tavus kuşu zannederler. Hoş, tavus kuşunun bütün havası kendi ayaklarına bakınca sönermiş ya.. her insanın bir kusuru mutlaka vardır. Bir kralın bile.. Bundan başka kendini çok akıllı gösterenlerden beklentide fazla olur. Her konuyu anlasın veya anlamasın çözümü onlardan sorulur.  Bir şeyi başaramadıklarında düşecekleri durumu düşünebiliyor musunuz? Çılgın insansa ince hesap yapıp akıllı davranamadığı için ayağını göremeyen tavus kuşuna edilen iltifatlar gibi iltifatlara kanmaya, dolayısıyla kandırılmaya ve kullanılmaya eğilimlidir.

Kendini beğenen insan kadar kendisini çok küçük gören çekingen insanda var. Kendini küçük gören, çekingen insan hiç büyüyebilir mi? Boyu isterse iki metre olsun. Onların sadece fiziği büyümüştür.

Fazla onur iki tarafı keskin bıçak gibidir, hem karşısındakini keser, hem kendini. Onur ipek gibi yumuşak kumaştan dikilmedikçe asla giyilecek elbise değildir. Bunun terside olmamalı tevazuunun kişiselleşmiş hali mütevaziliğin yani alçak gönüllülüğün ölçüsüde kaçırılmamalıdır.

Bütün her şeyin aşırısına sahip olan aşırıda konuşur. Durduramazsınız öylelerini. Onlarla sağlıklı iletişim kurulamaz. İyi bir iletişim önce karşıdakini dinleme terbiyesiyle kurulabilir. Ne yazık ki toplumumuz bu özelliğini giderek hemde hızlı biçimde kaybediyor. Herkes ne yazık ki kendi konuşur kendi dinler oldu. Yapmacık bir saygıyla sizi dinler görünene kanmayın, çoğu siz konuşurken oralardan gitmiş, başka diyarlarda geziniyordur bile. Bu konuda gösterge herkesin abartılı gülmesi, bağırarak konuşmasıdır. Bir toplumda bu varsa o toplumu her şeyden koparmak mümkündür. Eskiden olsa çok konuşan dinlenilmez, hatta öyleleri yalnız bırakılırdı. Çok fazla suskunluğa da yer verilmemeli. Taş kadar dilsizlik; kalpte his, kafada düşünce yokluğunun işaretine yol açar çünkü. Böylelerinin var olduğu unutulur ve böylelerinin hiçbir toplumda saygınlığı yoktur.

Ulu çınarlar gibi sert olmak pek hoş görünse de yılların içini oymadığı çınar yoktur. Bunlar tüm ihtişamlı görünümlerine rağmen ufak bir fırtınada yerle yeksan olur. Her şey sertliği kadar kırılgandır. Çok yumuşak olanlarsa başkalarının oyuncağı olarak ezilirler.

Orta yolu tutturmanın, ılımlı olmanın gerekçeleri bunlar. Özümsenmiş kültürle ılımlılık insana usta bir terzinin elinden çıkmış elbise gibi yakışır.

Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Yayın Tarihi: 20.01.2012 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder