Merhaba sevgili okurlarım. Bu pazarda sizlerle birlikte
olmanın o güzel duygusunu yaşıyorum. Gene bir şair ve o şairin şiirleriyle karşınızdayım.
Bugün zor bir şair seçtim. Geleneksel şiiri reddeden ilk
yenicilerin ardından ikinci yeniciler adıyla gelen bir akımın temsilcisi olan
Ece Ayhan bugünkü şairimiz. Kendisini tanıtan bir yazıyı olduğu gibi
aktarıyorum.
1931 yılında Muğla Datça’da doğdu. Asıl adi Ece Ayhan Çağlar.
İlk ve orta öğrenimini
İstanbul’da gördü. 1959’da Ankara Siyasal Bilgiler
Fakültesi’ni bitirdikten sonra Gürün, Alaca, Çardak ilçelerinde bir süre
kaymakamlık yaptı. 1966’da memurluktan ayrıldı İstanbul’a gelerek Sinematek’te,
Meydan Larousse’da, e Yayınları’nda çalıştı. Üç yıl süre ile İsviçre’de tedavi
gördü. Dönünce bir süre İstanbul’da ve Bodrum-Gümüşlük’te yaşamını sürdürdü.
Çanakkale’ye yerleşti. İlk şiiri 1954’te “Türk Dili”nde yayımlandı. Türk Dili,
Varlik, Yenilik dergilerinde çikan (1954-55) birkaç şiirinden sonra Seçilmiş
Hikâyeler, Pazar Postası, Yeditepe dergilerinde yazdı. Kendine özgü çağrışımlar
ve göndermelerle örülü şiirleriyle hem Türk şiirinde hem de İkinci Yeni’nin
içinde kendine farklı bir kanal açtı. 1965’te yayımladığı Bakışsız Bir Kedi
Kara ve 1968’de yayımlanan Ortodoksluklarla neredeyse bütünüyle “özel bir dil”
halini alan bu şiir, 1973’te yayımladığı ve daha geniş bir okur kitlesince alımlanan
Devlet ve Tabiat’ıyla birlikte bu kez de “Sokağın diliyle” okurunu (ve izleyicilerini)
olusturdu. 1977’de yayımlanan ve kitapla aynı adı taşıyan ünlü şiirini ve ilk
dört kitabini içeren Yort Savul ise şiirinin kendisinden sonraki kuşaklar
üzerindeki gücünün belki de topluca belgelenişi idi. 1981’de Zambaklı Padişah,
1982’de de “tarihin düzünden okunduğu” Çok Eski Adıyladır’ yayımladı. Ece Ayhan’ın
şiiri üzerinde Enis Batur, Tahta Troya’yi (1981), Ender Erenel Ece Ayhan Sözlüğü’nü,
Kemal Yangın-Orhan Alkaya ikilisi ise Çok Eski Adıyladır Sözlüğü’nü yayımladı.
12 temmuz 2002 de hayata veda etti.
...
MEÇHUL ÖĞRENCİ ANITI -
Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı,
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür.
Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
- Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
- Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.
Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım
O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazmıştır:
Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler
Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
Her çocuğun kalbinde kendinden büyük bir çocuk vardır
Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek
Bir teneffüs daha yaşasaydı,
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür.
Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
- Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
- Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.
Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım
O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazmıştır:
Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler
Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
Her çocuğun kalbinde kendinden büyük bir çocuk vardır
Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek
ECE AYHAN
***
AÇIK ATLAS
Hayattan ders veriyor diye öğretmenleri kızdıran
Tuzu bir bulmuş çocukları saklamadan güldüren dünyaya
Su kaçırmaz bir eşeğin sesine açıktır penceresi
Bir sınıfın, batı son dersinde, kuşluk vakti
Meşeler yapraklanınca bir tuhaf olurlar işte
Koparılmış kürt çiçekleri, hatırlayarak amcalarını
Azınlıkta oldukları bir okulda bile, sorarlar soru
Neden feriklerin ve eşeklerin memeleri vardır?
En arka sırada çift dikişliler, sınavda en öne
İntihara ve denizde nasıl boğulmaya çalışırlar
Yalnız Orta Doğu’da el altında satılan bir atlas
Kim demiş on sekiz yaşından küçükler okuyamaz
Bakıldı ki kum saati, ters çevrilmiş, çıt, usul isa asi
olmuş
İkinci karnede babası yarısını silahıyla dışarıda bırakıp
Öyle öğretildiği için saygılı, sınıfa giren parmak çocuğun
Boş yerine, girilmeyen bir dersin denizi, gelip oturmuş
Açık kalmış atlası, deniz taşmıştır, darılmasın Fırat ama
Hayatın orta öğretmeni sustu, dondu gülmeleri çocukların
Bir cenaze töreninde daha ölümü karşılamaya götürüleceğiz
Efendiler! Eşekler susabilirler
Ne yani çocuklar hiç gülmeyecekler mi?
ECE AYHAN
***
ÇAPALI KARŞI
Kollarında eski balık dövmeleri
teodor kasap perhiz ahali içmez
ay türkçe rakı çıkmıştır kapalı
ve geniş muhlis sabahattin’den
ayşe opereti ne güzel bir hiç
Üç yıllar var ki minyatürlere mahkûm
Teodor’un o eski balık dövmeleri
ay osmanlılaşmış abi tüfekçi olmuş
ve korkunç taş gülmekler muhlis’te
gibi merdivenli bir sokaklar uzatmış
çiçek bahçelerine kaçabilsin ayşe
atlı tramvaylarla ne güzel bir hiç
İşte o biçim gecelerde kucaklamış
getirir enflasyon arkadaşlarını
kova abdülhamit akşam gazeteleri
dağlar gibi yalnızlık ne güzel bir hiç.
ECE AYHAN
***
FAYTON
Erol Gülercan’a
O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey
incecik melankolisiymiş yalnızlığının
intihar karası bir faytona binmiş geçerken ablam
caddelerinden ölümler aşkı pera’nın
Esrikmiş herhal bahçe bahçe çiçekleri olan ablam
çiçeksiz bir çiçekçi dükkanının önünde durmuş
tüllere sarılmış mor bir karadağ tabancasıyla
zakkum fotoğrafları varmış cezayir menekşeleri camekânda
Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç, bilemem
intihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte
cezayir menekşelerini seçip satın alışından olabilir mi
ablamın.
ECE AYHAN
***
KILIÇ
M.Ç. için
Ey serseriliğin
denizleri! Ey ahtapotları atılmışlar kıyıya mutsuzluğun! Bir
kraliçedir oğlum kanatlarını açmış. Örtünür canfes. Unutur
gitgide yıkılmış babası
büyücü. Selanik’te geçirir kışı.
Gelmiş bir kadınla konuşur. Mısrâyım’den. Yorgunluğu
kusursuz bir at mor.
Uyuya kalmış kayalıklarda. Yükselir niçin bilinmez deniz. Ey
batık gemiler! Ey sürgün
karaltıları! Ağlıyan bir melez ben.
Anlatılmaz bir kılıçtır kuşanmış taşırım belimde
karaduygululuk.
ECE AYHAN
***
KINAR HANIMIN DENİZLERİ
Bir çakıl taşları gülümseyişi ağlarmış karafaki rakısıyla
şimdi dipsiz kuyulara su olan kınar hanım’dan
düz saçlarıyla ne yapsın şehzadebaşı tiyatrolarında
şapkalarını
tüketemezmiş
hiç
İşte kel hasan bu kel hasan karanlığı süpürürmüş
ters yakılmış güldürmemek için serkldoryan sigaralarıyla
işte masallara da girermiş bir polis o zamanlardan beri
sürme
kirpiklerini aralayarak insanları çocukların
Ve içinde birikmiş ut çalan kadın elleri olurmuş hep
gibi bir üzünç sökün edermiş akşamları ağlarken kuyulara
kınar
hanım’ın
denizlerinden.
ECE AYHAN
***
ORTA İKİDEN AYRILAN ÇOCUKLAR İÇİN ŞİİR
Sivil ölümden konuşuyoruz dağılan neftilikler
arkadaşlar Makedonyalı kalın usta marangozlar.
Kapaklanır bir adam daha kaçıncı, aktığımızı görünce
ters çevrilmiş kente karşı işte onun denizlerine
delikanlı kostaklarımızı çıkarmış ve ırmaktır.
Erkek ölümden konuşuyoruz yeni ormanlardan
dahi “dikeni seven gülüne katlanır bir kadın”dan.
Haramiler ki kırkın üstünde artık sayıları
bir küçük tabut tabakada gezdirirler ölüleri fakfon
burunları çekmek üzre, ince çağrışımlıdır.
Ey orta ikiden ölerek ayrılan çocuklar! aslında başlayan
askerler tabiatta hâlâ tramvaydan Sirkeci’de mi inerler?
süsüne kaçılmamış bir cenaze törenine gitmek için.
ECE AYHAN
***
SENTEZ
Şu taşbasması
İşkence Usülleri kitabı
Nerede basma iş
Babil’de
Babil’de bir çocuk demek
Bizi kullanıp kullanıp duruyormuş
Ama biz bu değiliz ki
Daha ilk sayfalarda
Karşımıza çıkıveriyor
Başkasının gözleri
Başkasının ağızları dudakları
Babil’de basılmış
Birer birer açılan
Hayatımıza.
ECE AYHAN
***
USTA İŞİ
1.Fakir kuş hiç unutmaz, kitapların yakıldığı yıldı
Kırk kapıdan birden devletle girdiğini gördük
Başsız bir at ve içindeki solgun süslü binicisinin
Dervişlere göre parçalanmış ölüm doğudan dönüyordur
Onun için ki acı bir suyla üçe bölünmüştür bir kent
2.Fakir kuş hiç unutmaz, ustaları ölmüş oğlan çocukları
Denizden çıkınca birbirlerinin saçlarını tararlardı
Ah karpuzun içindeki kesmece delikanlım İstanbul
Yüreğini utanarak saklıyor ve çürümüş çiçek kokuyorsun
Okuma parçası bir kentin üstünde kara güvercinler uçuşuyor.
3.Fakir kuş hiç unutmaz şu altın eytişimsel yasayı da
Tarihte nice ve nite şehzade bilmeden atını taşımıştır
İşte onların sandukalarında usta işi gazeller oyuludur
ECE AYHAN
***
YALINAYAK ŞİİRDİR
1.Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim
Emrazı Zühreviye Hastanesi’ne kapatıldı anamız
Adıyla çalışan ermiş Sirkeci kadınlarındandır
Şeker atar hâlâ mazgallardan Cankurtaran’da
Acı Bacı’nın acı bilmez uçurtma çocuklarına
Yıl sonu müsamerelerine kimler çıkarılmaz?
2.Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim
Babamız dövüldü güllabici odunlarla tımarhanede
Acaba halk nedir diye düşünür arada işittiği
Dudullu’dan tâ Salacak’a koşarak alkışlayalım
Fazla babalarıyla dondurma yiyen çocukları
Hangi çocukların neye imrenmesi
yalınayak şiirdir?
ECE AYHAN
***
GÖKYÜZÜNDE BİR CENAZE TÖRENİ
Düşmemiş Hazerfan Efendi’yle karşılaşır mı acaba?
Bir bakmışım baloncusu uçmuş kan mavisi balonlar
Kuşların vurulduğu mevsim Üsküdar iskele alanında
Bir bakmışım gökyüzünde gömülmez bir cenaze töreni
Ve aşağıda, yıkanmış balonlar demetinin başında
Kurşun ayaklı bir parmak çocuk, kırılır ağlamaz
Ölümü ustaca oyalayan babam öldürülmüş ben satarım
Kopmuş bir kocakarının da eteklerinde azat kuşları
Oğlum öldürülmüş ben satarım Üsküdar iskele alanında
ECE AYHAN
***
İkinci yeni akımının temsilcisi Ece Ayhan’a ayırdığım bu
haftaki yazıyı bitirirken hepinize mutlu pazarlar diliyorum sevgili okurlar!
Şiir ve müziklerle iç içe hoşça kalın.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete adresimiz.: http://www.anadolumedyagrup.com/
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com Yayın Tarihi: 22.04.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder