30 Mayıs 2013 Perşembe

BAŞLARKEN


Akşam Haberleri gazetesinde yayınlanan ilk yazım.


Köşe yazarlığına başladığımın üstünden henüz çok geçmedi, genede 4 yılı bitirmek üzereyiz, o sıralar yazmamı gazeteden bir arkadaşım önerdiğinde neler yazabileceğimi düşündüm. Bir konuya bağlı kalamazdım, çünkü her hangi bir konuda uzman değilim. Uzman olmasam da meraklıyım. Meraklı olmam en büyük cesaret kaynağımdır. Böylelikle bilginin kaynağına gidilir değimli? Bu sürede öylede yaptım. Sonuç olarak yazı serüvenim başladı. Aradan zaman geçti şimdi “HAYATIN TATLARI VE HAYATIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ” adını verdiğim köşemle Adapazarı Akşam Haberleri’ndeyim ve bu yazım size ilk seslenişim.

         Bu gazetenin kurucusu rahmetli Kemal beyle aynı mahalleliyiz. O benim büyüğümdü. Kaderin cilvesine bakar mısınız, şimdi benim patronum olan Abdullah bey Kemal beyin oğludur. Mahallemizde büyüdü, sonradan başka mahalleye geçtiler. Bana gazetesinde yer verdiği için Abdullah beye teşekkür ederim.

         Önce kendimi tanıtmak istiyorum; “ben Aydın Göle. Kemale eren bir yaştayım. Efendim annem beni dünyaya getirdiğinde yıl 1956 imiş. Mart ayının da on dördü.. ben o zamanki adıyla Yugoslavya’nın federal bir cumhuriyeti, şimdininse bağımsız cumhuriyet olan Makedonya’nın gölüyle özdeşleşmiş ve gölden adını almış şirin kenti Ohri’de (Makedonlar Ohrid der, biz Türklerde Ohri deriz) doğmuşum. Aynı yıl babamlar Türkiye’ye göç ederek, Adapazarı’mıza yerleşmişler. Ben gözümü açtım, Adapazarı’nı gördüm sözün kısası.. Bu kente aşığım.

         Ana yurda yerleştikten sonra gene aynı yıl çocuk felcine yakalanmışım. Bu yüzden kalıcı bir sakatlığım var. O zamanın şartlarında hastalığımı başta tanıyamamışlar. Bir buçuk ay sonra bütün sinir sistemlerim iflas edince hastalığıma felç demişler.

         Fazla okuyamadım. Fazla okuyamadım dediysem okulu kastederek dedim. Yoksa kitap okumaktan söz etmiyorum. Çünkü kitap okumak için okuma yazma bilmeniz yeterli. İlkokulu haftada bir veya iki gün okula giderek bitirebildim. Annemin üzerimde çok emeği var. Allah ona sağlık versin. O beni 5 yıl kucağında taşıyarak, Mustafa Kemal Paşa ilkokuluna götürdü, getirdi. Birde arada en küçüğümüz olan kız kardeşim doğdu. Çocuktum ve hiç bir zorluğun farkında değildim. Bu gün düşününce böyle bir ailenin çocuğu olduğuma şükrediyorum. Annem ve babam o kadar azimli ve cefakârdılar ki bizler hiçbir zorluğu hissetmezdik.

         Okuma konusuna tekrar dönelim; ben ilkokulu bitirince çevremde kitap okumayı seven çok insan vardı. Önce roman ve hikâye olmak üzere ne bulursam okurdum. Delikanlılık dönemimde altı arkadaş kitap kulübü kurduk. Yaklaşık dört sene süren bu serüvende dört arkadaşımız dersanalere gitmeden üniversiteye girmeyi başardı. Biri Hacattepe Felsefe, biri Hacettepe Ekonomi, biri İstanbul Siyasal, sonuncusu da Edirne Gümrük Yüksek Okulunu kazanmıştı. O arada erkek kardeşimde İstanbul Siyasal’ı bitirmişti. O okurken bende onun ders kitaplarını okuyordum. Bütün bunların gelişimime katkısı çok büyük olmuştur.

         Ben ne yazacağım: Gün gelir spordan söz edebilirim, gün gelir müzikten.. (sahi bu arada belirtmeliyim ben müzisyenim. Gitar çalıyordum ilk başlarda, şimdi 27 yıldır org çalıyorum.)
Gün gelir güncel olaylardan, ülkemizi ve kentimizi ilgilendiren olaylardan söz edebilirim. Özürlüler hakkında yazılar yazmakta benim üstüme vazife. Yani konu sınırı koymak istemiyorum kendime.

Dilerseniz şikayet, öneri ve dileklerinizi e-posta adresime bir iletiyle (e-mail) yollayabilirsiniz. Böylelikle kimi zaman bu köşeyi birlikte hazırlamış oluruz.


Sevgiyle merhaba!...

Anadolu gazetesinden ufak tefek değişiklikle tekrar


Yayın Tarihi: 20.05.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder