Ünlü İtalyan politikacı ve
düşünürü Niccolo Machiavelli’nin kurucusu olduğu düşünce akımı Makyavelizm
adıyla bilinir. Devlet hakkındaki düşüncelerini anlattığı “Prens” adlı kitabı Makyavelizm’in
temel eseridir. Orda bir prense öğütler anlatılır. Machiavelli Prense duygularına kapılmamayı, devleti yönetirken
acıma duygusunu bir kenara bırakmayı öğütler. Ona göre bir insanın devlet
tarafından öldürülmesi, daha fazla insanın yaşamasını sağlayabilir. Bu
görüşlere paralel olarak bir sonuca ulaşılır; “Devlet her ne olursa olsun
sorgulanmaz.” Çünkü devlet bir mekanizmadır, mekanizmalarında bir ruhu yoktur.
Önemli olan her ne olursa olsun mekanizmanın işlemesidir. İşlerse toplum esas
faydaya ulaşır.
Daha demokratik bir yönetim tarzını savunanlar tarafından bu
görüş uzun yıllar tartışıldı. Kimine göre bu anlayış kapitalizmin zaferini
doğuruyordu, kimine göre faşizme yol açıyordu. Elbette muhalif görüşlerin haklı
tarafları var. Devletin bir güç olarak bir elde toplanması toplumsal barışı
önler. Gücün toplum katmanlarınca bölüşülmesi orda demokrasiyi güçlü kılar. Ama
tehlikesi hiç yok değildir. Gücün ortaklar arasında tek bir amaca hizmet
etmemesi durumunda ortaya çok başlılık, bölünmüşlük çıkar. Buda yöneticinin
işini zorlaştırır. Bir soya bağlı idare demek olan “krallık”ların bitmesi,
kentsoylu (burjuva) dediğimiz ekonomiye parasal ve mal varlığıyla yön veren
birden fazla ailenin baskısı sonucudur. Daha sonra bu idareye de baskı sonucu
gelişen, doğrudan halkın katılımı demek olan demokrasiye geçişte bu süreci
izledi. Dolayısıyla devlet kutsal olmaktan çıktı, halka hizmet eden bir
hizmetçi konumuna girdi. Makyavelizm de ahlaki bulunmayarak gözden düştü.
Bir düşünce akımının fikir babası olan Machiavelli devleti
kutsallaştırıp amaca giden her yolun mubah olduğunu söyledikten sonra aşağıdaki
sözleri düşüncelerinin bütünü ele alındığında çelişmediğini söyleyebilir
misiniz?
“Eğer bir millet iktidarda bulunan kişilerin şereften, onurdan,
ahlaktan yoksun davranışlarını, hırsızlığını yalnızca kendi siyasi görüşünden
olduğu için görmezden geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir.
Erdemini yitiren millet bir gün vatanını da yitirir.”
İktidara giden yolda her şeyi mubah sayan bir düşünce bu
erdemi nasıl önerir dediğinizi duyar gibiyim. Önermek zorundadır, çünkü devlet
ortaya idealler koymak zorundadır. Dürüstlüğü, eşitliği önermeden bir devlet
halkı birlikte tutamaz. Bu bir ideal bile olsa gerçekmiş gibi sunar, sunmakla
kalmayıp içselleştirdiğinin yarışına girer. Erdemlilikte bu ideallerden
biridir. Bütün tarihi filmleri bu gözle biraz olsun seyreder misiniz? Mesela
“Muhteşem Yüzyıl”ı... iki insan arasındaki ilişki, devleti temsil eden
kişilerin aralarındaki ilişki gibi olduğunda ne çok konuşulacak sebep doğar
değil mi?
İktidarda olmak elbette farklı bir şey. Birden bire her şeye
sahip olmakla kalmıyor birde vakıf oluyorsunuz. Yani her şeyin üstünde olarak
olanı biteni görür, bilirsiniz. Bu bir şeyin hem içinde hem üstünde olmak
demek.
Böyle olan insanlarda vardır. Onlar devlet kademelerinde
yönetici olmamalarına rağmen bir sosyolog, bir tarihçi gibi olanın bitenin
farkındadırlar. Farkında olmayıp gene de başka önermelerde bulunan insanlar yok
mu? Vardır elbette. Bütün bunların hepsine “sıra dışı” insanlar diyoruz. Her
sıra dışı insan büyük insan değildir ama her büyük insan sıra dışıdır. Bu
insanlar toplumlarının önünde giden insanlardır.
Bakın ünlü bilim insanı Albert Einstein bu insanlar için ne
demiş?
“Sıra dışı büyük
insanlar daima, sıradan zekâlıların şiddetli muhalefetiyle karşılaşırlar.”
Dünyayı sıradanlık sarmaya başladı. Bütün üretimler büyük
kitlelerin müşteri yapılması üzerine olunca, üretilen her şey birbirinin aynısı
olacaktır tabii. Görünüşteki farklılıklar sizi yanıltmasın. Onlar işin biberi
tuzu. Temel aynıdır. Bu temel üstüne oluşan yeni nesil cahiller ve cahillikler
ortalığı sarmaya başladı. Yeni dünya düzeni bu olsa gerek.
Alvin Toffler buna şu sözlerle vurgu yapıyor.
“21’inci yüzyılın
cahilleri, okuma yazma bilmeyenler değil; yanlış öğrendiklerini unutamayan,
yeniden öğrenmeye, değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacaktır!”
Şimdi Makyavelizm’i yargılayabilir misiniz? Sıra dışılığın
neresindesiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder