31 Ocak 2014 Cuma

ÜLKEMİZDE VE DÜNYADA DÜĞÜN 4

Adı konmamış olmasına rağmen başlı başına bir sektör olduğunu kabul etmemiz gereken evliliğe giden Söz, Nişan ve Düğün dediğimiz aşamalarla incelediğimiz yazı dizimizin bu bölümünde yörelerimizdeki geleneklere göre düğünleri inceleyeceğiz.

***   ***

Düğün
Evlenmenin son aşaması düğündür. Bugün, büyük masraflara yol açtığı için bazı aileler tarafından düğün yapılma­maktadır. Ancak, bilhassa küçük semtlerde düğün mutlaka yapılmalıdır. Hali vakti yerinde olanlar yemekli, orta halli ve fakir olanlar ise yemeksiz düğün ile gelin almaktadır. Pek çok yöremizde gelin, Pazar günü yapılan şenliklerle oğlan evine göçürülmektedir. Gün bazen Perşembe de olmaktadır (Kelkit).
Bugün pek çok bölgelerimizde ortak özellik gösteren bu gelin alma töreninin bazı bölgelerimizde, genellikle ayrıntıda farklılıklar gösterdiği gözden kaçma­maktadır.
Düğün, yılın her ayında yapılabilmektedir! Ancak tarımla uğraşanlar için bu Mevsim (iklim), “harman sonu” veya “hasat­tan sonra” olarak belirlenir. Farklı ürünlere göre harman ve hasat sonu değişeceği için, bu Mevsim (iklim) de az çok farklı olacaktır. Orta Anadolu’da düğünler Eylül ayından itibaren yapılmaya başlanır. Düğün Mevsim (iklim)inin seçiminde Askerdeki ağabey, amca veya dayının da tezkere alması beklenir. Avrupa’ya göçün başlamasından sonra, yakınları yurda gelmesi de beklenir olmuştur. Acil bir durum yoksa, bir yakının ölümü üzerine düğün bir müddet tehir edilebilir.
                                                                                                                                              Düğün birkaç gün devam eder. Bölgelerimize göre gün sayısı yediye kadar çıkabilir. En çok görülen üç gün devam eden düğünlerdir. Cuma günü başlayan düğünler Pazar günü sona erer (Boğazlıyan, Tekirdağ, Gölhisar, Bursa, Artvin, Ödemiş, Gülşehir).
                                                                                                                                         Perşembe günü ikindi vakti başlayıp Pazar günü (Emirdağ, Altıntaş), Perşembe öğle üzeri başlayıp Pazar günü (İskilip, Çorum) biten yörelerimiz de vardır. Perşembe günü bayrak çekilerek başlayan (Afşin) düğünlerimizi hatırlatmak isteriz. Düğün Perşembe günü yapılacaksa bayrak Pazartesi günü çekilir (Afşin).
Pazardan Pazara yapılan düğünlerin ilk Pazarında oğlan evinin çatısına bayrak dikilir (Şereflikoçhisar).
Bazı bölgelerimizde ise düğünler daha kısa sürer. Cumartesi öğle sonu (Çivril) başlayan düğünlerin bazılarında namazdan sonra, erkek tarafının kadınları kız evine gider ki buna gınama adı verilir (İskilip).

Bayrağın Anadolu düğünlerinde ayrı bir yeri vardır. Oğlan evinin belirtilmesi gibi bir kolaylığın sağlanmasının yanın da,  millî duyguların kuvvetlendirilmesinde, vatana ve millete bağlılığın tazelenmesinde de rolü vardır. Perşembe günü öğleden sonra oğlan evinin damına bayrak çekilmek suretiyle düğün başlatılır (Çorum).
Üç gün süren düğünlerin ilk günü bayrak kalkar (Eskişehir).                                                           
Bazı yörelerimizde bayrak cuma namazından sonra dikilir (Boğazlıyan).
Bayrağın Cumartesi günü yüksek bir yere dikilmesiyle başlayan düğünlerimiz de vardır (Antakya).
Bayrak dikilmesi sırasında bazı bölgelerimizde merasim yapılır. Köylüler, oğlan evi tarafından davet edilir. Bayrak kaldırılırken tavuk, horoz, vb. kesilir; bunların kanı bayrak direğine sürülür. Bayrak düğün gününe kadar asılı kalır. İndirilmesi sırasında onu kapan genç, damada götürüp hediye veya para alır (Yıldızeli).
Düğün sabahı kız evine giden oğlan tarafının en önündekinin elinde bayrak bulunur. Gidenler, bu bayrağı kız evinin önüne dikerler (Maden).
Bir hafta önceki Pazar günü oğlan tarafının çatısına, bayrak dikilir; bu bayrak bir hafta dikili kalır (Şereflikoçhisar).                                                                                                                  
Düğünden bir gün önce, kız evinin bütün hazırlıkları bitirilmiştir. O gece, damat arkadaşlarıyla birlikte iken gelin de her iki evden gelen, çoğu genç olan kız ve kadınlarla birlikte eğlenmektedir. Gerçi o, ertesi gün anne evini terk edecektir. Ama, yine de eğlenmek zorundadır. Yoksa o geceye katılanlar da üzülürler. Özellikle erkek tarafından gelenler bu hali değişik şekillerde değerlendirebilirler. Zaten, gelinde görülecek bu hal, toplantıda bulunanlar tarafından çeşitli şekillerde giderilmeye çalışılacaktır. Bu arada oyunlar oynanacak, türküler söylenecektir. Oğlan evinin aldığı kına Cumartesi günü kız evine gönderilir (Boğazlıyan).
Kına yakıcılar oğlan evinden giderler (Tortum).  Bazı bölgelerimizde damat ile sağdıca da kına yakılır.
Kına gecesi gelin çeşitli türkülerle ağlatılmaya çalışılır (Isparta), sabaha kadar da uyutulmaz (Zonguldak). Bu anda çayda çıra oynanır (Elazığ), baş örme eğlenceleri yapılır (Bayburt). Bazen kına gecesi iki gün devam eder. Cuma gecesi küçük kına, Cumartesi gecesi de büyük; kına yapılır (İzmit).                                                                                                                       
Düğünlerin birkaç gün sürdüğü yörelerimizde, uzaktan gelen misafirlerin eğlendirilmesi de unutulmazdı. Meddahların hikâye anlatması, bugün artık neredeyse unutulmuştur. Bu tür eğlencelerin bugün pek azı yapılmaktadır.
                                                                                                                                               Güreş gibi ata sporumuzun yanında (Gerze, Amasya, Posof) meydan tiyatrosu gibi (Saimbeyli) eğlenceler de ihmal edilemezdi. Millî oyunlar oynanıp silahların patlatıldığı (Kula), davul-zurna eşliğinde oyunların oynandığı (Posof) bölgelerimizin yanında, Cumartesi geceleri mersah adı verilen davul-zurnalı oyunların (Antakya) oynandığı yörelerimizde vardır. Düğün gecesi heyamola yapılır (Bayındır). Düğünden bir gün önce yapılan ve masala adı verilen eğlencelere erkekler katılır (Gölhisar). Düğünden bir gün sonra da paça adı verilen eğlenceler düzenlenir (İzmit).
                                                                                                                                                       Bazı bölgelerimizde hali vakti yerinde olan aileler davetlilere Pazar sabahı yemek yedirir. Usulüne göre yapılan davete gelenlere her bölge kendi yöresel yemeklerini belirli bir sıraya göre misafirlerine ikram eder. Bu iş için tutulan bir alıcının talimatı üzerine alınan erzak, Cumartesiden itibaren hazırlanmaya başlanır. Bazı hayır dernekleri ile camilerde mevcut olan yemek takımları (sini, kazan, vb.) önceden ilgililerden alınır. Davetlilerin tamamının aynı anda sofraya oturamayacağı düşünülerek davetiyelere farklı saatler yazılır. Kadınlar için yemek genellikle 12.00′den sonraya kal­maktadır (Konya, Tokat, Elazığ, Malatya, İskilip) Refahiye).
Misafirlere çiğ köfte ve Maraş dondurması (Kahraman­maraş), dolma (İskilip), bişi ve lokma (Artvin) ikram edilir.. Düğün günü oğlan evi tarafından gönderilen koyun veya keçiler kız evinde kesilip gelenlere yedirilir. Bu yemekten oğlan evine de gönderilmesi âdettir (Elazığ). Oğlan evindeki yemekten de, kız çıkarma telaşı yüzünden yemek hazırlanamayacağı düşünülerek kız evine de gönderilir. Bazı böl­gelerimizde kız babası ve yakınları oğlan evindeki yemeğe gitmezler (Konya).                                                                                                    
Yemeğin değişik günlerde verilen bölgelerimiz de vardır. Perşembe (Kelkit), Cuma (Kula), Cumartesi (Isparta).                                                                                                                                   
Bir örnek olması amacıyla belirtelim, Konya ilimizde Pazar günleri bazen yüzlerce kişiye ikram edilen yemeklerin listesi şöyledir; Çorba, pilav üzerinde bütün et, helva, bamya, pilav ile zerde ve hoşaf.                                                                                                                                                              
Gelin alayı, oğlan tarafından, kızı almak için gidenlerden meydana gelir. Kız tarafından alaya katılanların sayısı çok azdır. Kızın anne ve babası alaya katılmazlar. Gelin almaya gidenlerin arasında damatlar da bulunabilir. Bununla ilgili pek çok efsanemiz vardır. Alayın evden çıkışından yeni kapısına varıncaya kadar takip edeceği yol, karşılarına çıkanlara takınacağı tavır, vb. bölgelerimize göre değişmektedir.


DEVAM EDECEK

Yayın Tarihi: 22.01.2014


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder