ÇİZGİ-YORUM COŞKUN GÖLE
Bugünkü başlığımız, bir eski yarışmanın adıdır. Aslında bugün başlık; “Güler misiniz, Ağlar mısınız?” olmalıydı. Olaylara komik gözle bakınca gülmemek mümkün değil. Birazda gündemden bunaldık, gülmeye de çok ihtiyacımız var. Fakat onun için böyle başlık koymadım, olayların kendisi gerçekten çok komik.
Bugün (30.01.19) eve erken geldim, tv’lerin ana haberlerini izledim. Üç haber dikkatimi çekti. İlk haber gazetelere bile konu olmuş. İkincisi kesin basında yer alacak türden. Üçüncüsü tıpta sevindirici bir gelişmeydi.
*** *** ***
Birinci komik haberimiz şöyle:
Haberi okuyalım mı?
“Konya Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifinin 56. Olağan Genel Kurulu Konya Dedeman Otel’de gerçekleştirildi.
Kurul öncesi, divan başkanlığını yapan Karaman Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi Başkanı Mehmet Arı, üyelerle birlikte İstiklal Marşı'nın ilk kıtasını okuduktan sonra marşı yarıda kesti.
Arı, ''Tamam teşekkür ederim. İlk kıtasıyla da olur'' deyince üyelerden tepki aldı. Bunun üzerine Arı, İstiklal Marşı çalan cihaz olmadığı için marşı yarıda kestiğini belirterek, ''Vaktinizi fazla almamak için böyle yaptım. Özür dilerim. İstiklal Marşı 40 kıta da olsa okurum'' diyerek, kendini savundu.
Arı, daha sonra İstiklal Marşı'nın iki kıtasını üyelerle birlikte tekrar okudu.”
Beyefendi konuştukça batıyordu. Hali beni çok güldürdü. Kimse toplumun önünde böyle komik duruma düşmesin dilerim.
*** *** ***
İkinci komik haber de şu:
Terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'dan PKK'ya ilginç benzetme. Öcalan bugüne kadar Kürtlerin siyasi iradesinin sonucu var olduğunu savunduğu PKK'yı bu sefer ‘yasadışı silahlı bir örgüt’ olarak tanımladı.
ANF'nin haberine göre, Öcalan avukatlarıyla yaptığı haftalık görüşmede BDP’ye uyarılarda bulundu. “AKP'nin Kürt siyasetçilerine siyasi operasyonlar yaparak kendince önlem aldığını” savunan Öcalan, şöyle konuştu:
“Demokratik çevrelerin kendi çalışmaları olabilir ama gene de BDP'ye değişik çevrelerin katılmasını önemli buluyorum. 1 Şubat'taki Kongre'den sonra bu çatı partisi benzeri çalışmalara hız verilebilir. Bu çalışmalar önemlidir. Daha önce bir çok parti kapatıldı. Bu yenisi olmamalıdır. Uyarmıştım, önerilerimi de yapmıştım, tekrar ediyorum ve uyarıyorum; aynı hatalara düşmemek önemlidir. Şunu da belirtmek istiyorum; İşte “PKK’nin sözcüsü olmak” falan deyip partiyi kapatıyorlar. PKK yasa dışı silahlı bir örgüttür. PKK der ki ‘ben devletle sorunlarımı silahla çözüyorum’. PKK’nin kendi gücü, oluşumu, daha ağırlıklı olarak dağda ve kırsalda bir yapılanması var. Ama BDP der ki ‘biz sorunlarımızı Meclis aracılığıyla yasal zeminlerde tartışmak ve çözmek istiyoruz.’ Bu ayrımı iyi koymak gerekir. PKK'nin sözcülüğü söz konusu değildir. Kaldı ki PKK kendi sözünü söyleyebilir.”
Öcalan, BDP'ye kapatılmama konusunda tavsiyelerde bulunarak şöyle dedi:
“Eğer süreç gelişirse ve tarafların tartışma noktasında bir aracıya ihtiyaç olursa ve gerekli görülürse BDP bu aracılığı üstlenebilir. Ancak şimdiden bu biçimiyle kimsenin sözcüsü değildirler. Bu ‘PKK terörist bir örgüttür’ tartışmasına da gerek yok. PKK’yi terörist ilan etmek BDP’nin görevi ya da işi değildir. Bu konuda lafı evirip kıvırmaya, dolandırmaya gerek yok, ‘PKK'yi terörist ilan etmek benim işim değil’ denilebilinmelidir. PKK'nin devletle olan sorununu silahla çözmeyi tercih eden yasa dışı bir örgüt olduğunu herkes bilir. Sonuçta PKK ile BDP arasında bir bağ olması mümkün de değil, mantıklı da değil. BDP'nin örgütlenmesi de bu çerçevede düşünülmelidir. Daha önceki partiler biraz bu sebeple kapatıldı. Yeni parti bu hususlarda dikkatli olmalıdır. Parti açıp kapatmakla nereye varılacak? Sonuçta bunu kırmak gerekiyor.”
ANF'nin haberine göre, Öcalan avukatlarıyla yaptığı haftalık görüşmede BDP’ye uyarılarda bulundu. “AKP'nin Kürt siyasetçilerine siyasi operasyonlar yaparak kendince önlem aldığını” savunan Öcalan, şöyle konuştu:
“Demokratik çevrelerin kendi çalışmaları olabilir ama gene de BDP'ye değişik çevrelerin katılmasını önemli buluyorum. 1 Şubat'taki Kongre'den sonra bu çatı partisi benzeri çalışmalara hız verilebilir. Bu çalışmalar önemlidir. Daha önce bir çok parti kapatıldı. Bu yenisi olmamalıdır. Uyarmıştım, önerilerimi de yapmıştım, tekrar ediyorum ve uyarıyorum; aynı hatalara düşmemek önemlidir. Şunu da belirtmek istiyorum; İşte “PKK’nin sözcüsü olmak” falan deyip partiyi kapatıyorlar. PKK yasa dışı silahlı bir örgüttür. PKK der ki ‘ben devletle sorunlarımı silahla çözüyorum’. PKK’nin kendi gücü, oluşumu, daha ağırlıklı olarak dağda ve kırsalda bir yapılanması var. Ama BDP der ki ‘biz sorunlarımızı Meclis aracılığıyla yasal zeminlerde tartışmak ve çözmek istiyoruz.’ Bu ayrımı iyi koymak gerekir. PKK'nin sözcülüğü söz konusu değildir. Kaldı ki PKK kendi sözünü söyleyebilir.”
Öcalan, BDP'ye kapatılmama konusunda tavsiyelerde bulunarak şöyle dedi:
“Eğer süreç gelişirse ve tarafların tartışma noktasında bir aracıya ihtiyaç olursa ve gerekli görülürse BDP bu aracılığı üstlenebilir. Ancak şimdiden bu biçimiyle kimsenin sözcüsü değildirler. Bu ‘PKK terörist bir örgüttür’ tartışmasına da gerek yok. PKK’yi terörist ilan etmek BDP’nin görevi ya da işi değildir. Bu konuda lafı evirip kıvırmaya, dolandırmaya gerek yok, ‘PKK'yi terörist ilan etmek benim işim değil’ denilebilinmelidir. PKK'nin devletle olan sorununu silahla çözmeyi tercih eden yasa dışı bir örgüt olduğunu herkes bilir. Sonuçta PKK ile BDP arasında bir bağ olması mümkün de değil, mantıklı da değil. BDP'nin örgütlenmesi de bu çerçevede düşünülmelidir. Daha önceki partiler biraz bu sebeple kapatıldı. Yeni parti bu hususlarda dikkatli olmalıdır. Parti açıp kapatmakla nereye varılacak? Sonuçta bunu kırmak gerekiyor.”
… … … …
Nasıl, komik bir habermiş değil mi? Kapatılan DTP; kürt açılımı sırasında dağdan inenleri nasıl karşılamıştı? Savaş kazanmış kahramanlar gibi karşıladıkları o görüntüler benim gözlerimin önünden gitmiş değil. Seçim otobüsleriyle gittikleri illerde hem kendileri, hem apo’nun da artık tescil ettiği terör örgütü PKK’nın bir militanı olarak nutuk atmışlardı.
Daha önce yazdığım gibi PKK Amerika’nın orta doğu politikalarına uymadığı için bir süre kullanıldıktan sonra atılıyor. Onlar var olmaya ve direnmeye çalıştıkça ortaya komik olaylar çıkıyor.
İşte böyle sevgili okurlar. Adam kendi ağzıyla PKK’nın terör örgütü olduğunu söyledi. Kendisi bu örgütün başı değimliydi? Bu yüzden idam cezası almış biridir. Bu adam bugün müebbet cezası ile cezaevindeyse nasıl güvenilir kaynak alınarak hareket ederler anlamıyorum. Adam bunu da söylüyor zaten. Tv’deki o haberde beni “referans olarak” kullanmayın diyor.
*** *** ***
İki komik haberden sonra sırada güzel bir tıp haberi var:
Titremekten çatal bile tutamayan Parkinson hastaları, beyin pili takıldıktan sonra iğneye ipliği kolaylıkla geçirebilir. Pillerin parasını Sosyal Güvenlik Kurumu ödüyor..
Medica Kliniği Beyin Cerrahı Op. Dr. Ali Zırh bey bu tedaviyi uygulayan doktorlarımızdan biridir.
Beyin pili, başta Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılıyor. İlaç tedavisine yanıt vermeyen ve şiddetli titreme nöbetleri geçiren Parkinson hastalarında, beyin pili, başarılı sonuçlar veriyor. Çatalını bile tutamayan, iğneye ipliği geçiremeyen hastalar ameliyat masasından kalkar kalkmaz titremeleri geçiyor. Depresyon, obsesif - kompülsif bozukluklar, alzheimer gibi hafıza problemleri, epilepsi ve obezite hastaları için de çalışmalar sürüyor.
Ameliyatın büyük bir kısmında hasta uyanık, doktorla sohbet ediyor, torunlarından bahsediyor, maç sohbetleri yapıyorlar. Parkinson tedavisinde önemli bir seçenek kabul edilen beyin pili, tıpkı kalp pili gibi yerleştiriliyor. Hareket bozukluğu olan 600 civarında hastaya lezyon cerrahisi ile 126 beyin pili takılmış.
Pilin ömrü 6-7 yıl. Ancak hastadan hastaya bu süre değişebiliyor. Eğer daha yüksek seviyede kullanıyorsa daha erken bitme ihtimali de var. Pil şarj edilmiyor, bunun için gece uyurken pilin kapatılması ömrünü uzatır. Pilin rahatlığına alışan ve gece titremekten korkan hastalar genellikle pillerini kapatmıyorlar.
Medica Kliniği Beyin Cerrahı Op. Dr. Ali Zırh bey bu tedaviyi uygulayan doktorlarımızdan biridir.
Beyin pili, başta Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılıyor. İlaç tedavisine yanıt vermeyen ve şiddetli titreme nöbetleri geçiren Parkinson hastalarında, beyin pili, başarılı sonuçlar veriyor. Çatalını bile tutamayan, iğneye ipliği geçiremeyen hastalar ameliyat masasından kalkar kalkmaz titremeleri geçiyor. Depresyon, obsesif - kompülsif bozukluklar, alzheimer gibi hafıza problemleri, epilepsi ve obezite hastaları için de çalışmalar sürüyor.
Ameliyatın büyük bir kısmında hasta uyanık, doktorla sohbet ediyor, torunlarından bahsediyor, maç sohbetleri yapıyorlar. Parkinson tedavisinde önemli bir seçenek kabul edilen beyin pili, tıpkı kalp pili gibi yerleştiriliyor. Hareket bozukluğu olan 600 civarında hastaya lezyon cerrahisi ile 126 beyin pili takılmış.
Pilin ömrü 6-7 yıl. Ancak hastadan hastaya bu süre değişebiliyor. Eğer daha yüksek seviyede kullanıyorsa daha erken bitme ihtimali de var. Pil şarj edilmiyor, bunun için gece uyurken pilin kapatılması ömrünü uzatır. Pilin rahatlığına alışan ve gece titremekten korkan hastalar genellikle pillerini kapatmıyorlar.
Bu haberler yazılı ve görsel basında daha sık ve daha çok yer almalı. Bu yoğun gündemden ben çok yoruldum. İçimi ısıtan güzel haberlere ihtiyacım var. Sizin yok mu? Bu haberle içim ısındı. Yaşama dair duygularım arttı.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Yayın Tarihi: 03.02.10
Yayın Tarihi: 03.02.10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder