10 Nisan 2010 Cumartesi

KÜFRÜN KÖKENİ VE SAMİMİYET İŞARETİ KÜFÜR

ÇİZGİ-YORUM COŞKUN GÖLE



Küfür, bildiğiniz gibi konuşma dilinde aşağılama amacı taşıyan simgesel sözcüklerdir. Toplumun tartışılması sakıncalı konularını hedef alanları da vardır. Bunlar dinsel ve cinsel olarak sınıflandırılabilir. Dinsel küfür ilahiyatçılara göre, gerçeği örtmektir, yani; Allah’ı inkârdır. Bu kök kelimeden türeyen kâfirde gerçeği örtendir, yani; Allah’ı inkâr edendir.

Daha çok kadın cinselliğine saldırı sözcüklerinden oluşan küfür, eşcinsel simgelerde taşır. Sınıf, kültür ve gelir farkı olmaksızın her kesimden insan sıkıştığı anda çıkış yolu olarak küfrü görür. Saldırıya ve haksızlığa uğrayan kişiler için savunma ve terapi aracıdır. Bu yönüyle zayıflığın işaretidir. Güçlüler küfür etmez mi derseniz, kavga seyredin görürsünüz derim.

Peki küfür nasıl doğmuş biliyor musunuz? Ben bilmiyordum, araştırdım, çıkan sonuçlar ilgimi çekti.

Efsanelerin hüküm sürdüğü çağlarda ad-sözcüklerinde iz sürdüğümüz zaman, evrensel tek heceli sözcükler ya da onlardan türeyenler, bizi kadın cinsel kimliğinin çok abartıldığı ve koyun, keçi, ineğin totem sayıldığı tarih öncesinde başlayan, toprağın ekilmeye başlandığı dönemde (neolitik çağda) doruğa çıkan, yazılı belgelerde izler bırakan, o çok uzun döneme götürür. O dönem erkek cinselliğinin aşağılandığını belirtmek mümkün. Erkek cinsini aşağılama kadına tapmaya, kadının da kendisine tapmasına yol açmıştı. Yazılı tabletlere göre kadının kendi ritmine göre gök cisimlerini hareket ettirdiğine, evreni yönettiğine inanılıyordu.

Aradan geçen binyıllar sonra abartılan kadın cinselliğinin yerini abartılan erkek cinselliği aldı. Savaşlarda eklenince kadın egemenliği kırıldı. Böylelikle geçmişten intikam alınırcasına kadın cinselliğine tahakkümü simgeleyen sözlerden oluşan küfür doğdu. Artık kadın cinselliği, kadın aklı her alanda denetlenmekte ve aşağılanmaktaydı.

Binlerce yıl süren kadın yanılgısından sonra, binlerce yıl süren erkek yanılgısı... Tarihte bunlardan daha uzun süren bir yanılgı örneği var mı, bilmiyorum.

Neden küfürde 'ana' imgesine, avrat/eş imgesinden daha çok yer verilir? Bence bunun nedeni insanı şekillendirenin ana oluşudur. Eş çok sonra ortaya çıkar ve kolay vazgeçilendir. Ana tektir ve öyle kolay vazgeçilmez. İnsanlar kızdığı kişinin şahsında onun için anaya küfreder.

Erkeklerin genlerinde, insanlığın çocukluk çağından kalma, ulu-anaya ilişkin olumsuz anılar mı var? Küfürde kadın cinsel kimliğine duyulan düşmanca tavır neden? Yukarda andığımız sebepler unutulmasın. Fakat şuda unutulmasın, kadın erkek çekişmesi giderek kadınlar lehine gelişmektedir. Yabancı filmlerde duyduğumuz yeni küfürler yakın bir geleceğin işaretidir.

Küfrün kökenini öğrendikten sonra gelelim küfrün samimiyeti arttırdığı iddiasına:
Abdullah Yılmaz bu konuda bayağı iddialı. Bende iddiasına katılıyorum. Özellikle gençler arasında küfürlü konuşmak samimiyet ve dürüstlüğün göstergesi kabul ediliyor. Bütün alt kültürlerde bir tür yemindir de. Bunların neler olduğunu sormayın. Neler olduğunu düşünürseniz bulursunuz. Etrafınızda her gün örneklerini görüyorsunuz zaten.
Neyse, gelelim yazarın iddialarına. 
“Rotterdam Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre insanlar, içinde küfür geçen konuşmalara ya da yazılara daha çok inanıyorlarmış. Araştırmada bir suçlunun içinde küfür dolu bir ifadesi ile küfürden arındırılmış ifadesi öğrencilere dağıtılmış, küfürlü ifade daha inandırıcı ve akla yatkın bulunmuş. Uzmanlara göre bunun nedeni küfürlü konuşan birinin daha içten konuştuğuna ve işin içine duygularını da kattığına inanıldığı için küfürlü konuşan kişiyle daha kolay ve sağlam bağ kurulabiliyormuş. (Ne dersiniz, sizce de öylemidir? A.G)
Köylü kısmının imlâ kılavuzu küfürdür. Meselâ virgül kullanılması gerektiğinde küfür sözcükleri kullanılır. Nokta için ise eylem belirten sözcükleri uygun düşüyor. Ancak söz, uzun sürecek olursa ve illâ noktalı virgül gerekirse dilek belirtir küfürlü bir sözcük yeterli oluyor. Ayraç gerekirse ‘sözüm yabana’, ünlem için de ‘Ananın adı’  gibi sözcükler, imlâ kılavuzunda kullanılan önemli işaretler için yeterli olduğundan inandırıcı da oluyor.”
Yazar küfür ve samimiyet konusunda şunları ekliyor: “Köyün birine gitmiştik bir kaç kişi yıllar öncesi.  Önümüzden giren 4-5 kişilik bir gurup onlardan önce girip oturan ve arkadaşları olan bir guruba “Oraya mı ottunuz len, ( sıradan kelimeler gibi sıradanlaşmış küfürler.. burada yayınlanamaz.) hadi (gene akan su gibi, akan küfürler) bizde şu bızalığa oturalım”.. (Yeni doğmuş ineğin yavrusunun sürekli süt emmemesi ve öttürmemesi (ishal) için etrafı çevrili bir yere kapanır. Bu yere de Buzağılık dendiğinden, etrafı çevrili seçkinler için ayrılan yer kastediliyor).. Bu durumda küfürlü yaklaşım, samimi (!) bir davranış biçimi olduğundan ayıp sayılmaz, böyle konuşanın da dışlanması  söz konusu olamaz..
Köylük yerde karı-koca arasında didişme hiç eksik olmaz. Özellikle de erkeklerin ağzından küfür eksik olmadığı içindir. Temsil kümese girmemekte direnen tavuğa “ (küfürler...) tavuğu, yakalarsam (küfürler...) çakarım kendini tencerede bulursun” diye gürültü koparan adama karısından yanıt gecikmez; “(küfürcükler...) ermiyesice de (küfürcükler...) gidesicenin adamı..” Adam daha da sinirlenir “Senin (küfürler...), benim gafamın tasını attırma!” .. Kadın biraz sinmiş gibi görünse de altta kalmaz “Kökünden gopsun inşallah!”der.  Sonra biraz düşününce bedduasının tutmasından korkarak tövbe getirip günah çıkarır..
Küfür olayı elbette sadece kırsal kesimde değil, kentlerde de alabildiğince gidiyor. Bizim mahallede Çingene kadınları eskiden çok kavga ederlerdi. Bir keresinde çocukların kavgası yüzünden birbirine giren kadınlar ihaleyi kocalarına çıkartıyorlardı. Kadının biri diğerine; “Akşam kocam gelsin de seni…, or..u gacı” deyip üstünlük sağladığını düşünürken, karşıdaki kadın; “gelsin de karı görsün karı garibim” dedi. Doğrusu  şapka çıkarılacak, muhatabını  oturtan bir laf etmişti.
Belki diyeceksiniz ki ulus olarak sadece biz mi küfürlü konuşuyoruz. Hayır. İngilizce konuşan ülkeleri bilemem ama Almanca ve Slav kökenli dillere mensup ülkelerin küfürlerini iyi bilirim. Özellikle Slav kökenli ülkeler. Bu konuda bizi iki defa katlarlar. Onlarda erkekler tamam da, kadınlar – kızlar da erkek gibi küfrederler. Siyasetçiler bile televizyonlarda çatır-çatır küfrederler konuşurlarken. Birkaç yıl önce Makedonya’da “Cafana” dedikleri alkollü içeceklerin de satıldığı bir cafede otururken içeriye çingene bir kadın girmişti dilenmek için. Mıy mıy mıy’lı sesiyle para isterken cafede bulunan yaklaşık 30 kişinin aynı anda kafalarını kadına çevirip koro halinde küfrettiklerini duyduğumda donup kalmıştım.
Bosna’da bir konferansa gitmiştim. İçeride yaklaşık 150 kişi vardı, ancak yaklaşık elli kadarı erkek kalanı genç kız ve kadınlardı. Ancak kadınlar kendi aralarında konuşuyor, gülüşmeler oluyordu zaman zaman. Sanki altın günü veya konken partisi yapan kadınların bulunduğu evdeki gibi rahattılar. Konuşmacı  hem konuşuyor, hem gürültü yapan kadınları gözlüyordu. Bir ara konuşmayı bırakıp ayağa kalktı ve kendi dillerinde “Bir daha gülün ve konuşun hepinizin (küfürler...), sizi dışarı atarım” deyince tek bir ses çıkmadı ve konuşmacı konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
Bu, küfürlü konuşmanın inandırıcı oluşuna güzel bir örnektir.”
Yazarın sözlerine katılmamak mümkün değil.
Arkadaşlarınız arasında sakız çiğner gibi her lafın arasında küfreden hiç yok mu? Yemin ederkende, kızarkende, severkende, yalvarırkende küfredenleri bir düşünün. O küfürler sadece küfür değil onlar için, bir kendini anlatım tarzıdır. Yüklenen anlamlara dikkat edin, nasıl vurgulu olduğunu görürsünüz.




Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com

Yayın Tarihi: 05.04.10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder