18 Nisan 2010 Pazar

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ 37


Merhaba! Bir hafta su gibi akıp geçti. Ben günlerin nasıl geçtiğinin farkına varmıyorum. Ya siz, siz fark ediyor musunuz peki? Güzel olanı gene sizlere şiirlerimle ermiş olmamdır. İlk şiir sevda üstüne. Sevgilinin dudaklarına ve sigaraya duyulan tutkunun benzerliğini anlattım
…. ….

143
Ben dudak tiryakisi değilim
Sigaramın dumanı ta ciğerime gitmeli
Ama dudaklarının tiryakisiyim
Ellerinin, gözlerinin, sözlerinin de

Aydın Göle
20 haziran 2002

***   ***   ***  

Bir ayrılık şiiri. Sevdiğim, bir mayıs gününün yolculuğuyla zorunlu geziye çıkmıştı. Gelmesi çok uzamıştı. Vuslatı (kavuşma gününü) düşünerek mutluluğu bulan kişinin duygularını anlatmak istemiştim.

.... ….

144
Geldiğin gün gül tufanına yakalanırsak
Gök gürlemez, kuşlar şakırsa sadece
Sadece sana şarkılar söyleyeceğim
Ellerinden ellerime beşinci iklim bulaşacak
Güneşimize istekle bakıp kör olacağım
Ayaklarım olmasa da sana koşacağım
Su gibi akarak sana ereceğim
O zaman yavru kedileri beslerim
Yüzyıl da sürse seni beklerim

Aydın Göle
20 haziran 2002

***   ***  

Artık dayanma gücü kalmamış, sabrı bitmiş, sevgilisinin artık sevmediğini düşünmeye başlamış bir sevdalının halini yaşayarak yazdığım bir şiir.

…. ….

145
Ne zaman sevsem sonu hep hüsran
Sevmek bir bana mı yaramıyor
Ahlar çekiyorum yok ki duyan
Yar beni unuttu, aramıyor
Sigarasızım
Parasızım
Haftalardır yarsızım
Boş sokaklarda dolaşıyorum avare
Yar aklımdan çıkmıyor ne çare
Yüreğimde o tanıdık sızım

Aydın Göle
20 haziran 2002

***   ***  


Sabır zor bir kuştur. Öyle her omuza konmaz. Omzumda o kuşla çok dolaştığımı bilirim. Ama çok zamanda omzumun boş kaldığını hatırlıyorum. Öyle bir anın eseri bu küçük şiir.

…. ….

146
Sensiz günlerimi çöplüğe
Maziye attım kürek dolusu
Öyle çok biriktiler ki..
Seni getirecek gün
Seni getirecek saat
Seni getirecek otobüs
Gelmek bilmiyor

Aydın Göle
27 haziran 2002


***   ***  

Ne desem, ne etsem hasret bitmiyordu. Çünkü yar denen zalimdi. Çektirmekten haz alıyordu. Aslına bakarsanız bana öyle geliyordu. Uzak yerden iş bitmeden gelinemediğini bende biliyordum. Komşu kapısı değildi ki, uzak mı uzak bir diyardı. 

…. ….

147
Gecenin siyahı fazla
Yıldızlar kaçmış göklerimden
Yağmurlar dövüyor sokakları
Ben seni düşünüyorum
Bir şimşek üstünde çıkıp gelsen geceme
Gecenin siyahı fazla

Aydın Göle
02 temmuz 2002

***   ***  

İçimden hasrete rağmen güzel duyguların geçtiği de oluyordu. Bu dörtlük böyle bir anda doğdu.

…. ….

148
Aya ismini fısıldadım yüzü güldü
Ay değil, sanki gökte açan kokusuz güldü
Gülen ışığıyla her gece
Benim yerime yüzünü okşayacak

Aydın Göle
03 temmuz 2002

***   ***  

Arkadaşlarım İsmail Terzioğlu ve rahmetli Erdinç Arın ortak emek ve fikirle üretip bana motorlu, üstü kapalı yanları açık, iki kişilik bir sakat arabası yapmışlardı. Ben onların isimleriyle kendi ismimin ilk hecelerinden bir isim türetmiş, arabama İSTERAY  markasını koymuştum. O arabam arızalandığında rahmetli Erdinç arkadaşım kendisinin gittiği motorsiklet tamircisi arkadaşına götürerek beni tanıştırdı. Sonradan benimde çok samimi arkadaşım olan bu motorcu Davut Korkmaz kendi camiası içinde bir yıldızdı. Peugo ve Mobilette  motosikletlerinin motorlarının üstünde değişiklikler yaparak 60 km olan süratini 172 km’ye kadar çıkarmayı başarmıştı. Bu tip motorların özel tutkunları vardı. Bütün tutkunlar gibi sohbetleri de bu konuda olurdu. Türkiye’ye  Çin malları motorlar girerek bu ustanın bir çok usta ile birlikte iş yapamamalarına sebep olmuştu. Bu şiirde bu kişileri anlatmak istemiştim.

…. ….

149
Pembeye boyamışlar motorlarını
Rüzgara teslim olup kırlangıçlarla
Sohbet ediyorlar, sigaralarını tüttürüp
Önlerinde ip gibi yol akıyor
Sohbet ediyorlar açmazlarını unutup
Oysa onların güneşleri de yoktu

Aydın Göle
08 temmuz 2002

***   ***  

Sabır, bir olayı kabul ederek karşılamakla olursa ruhu yumuşatır. Tersine bir sabır zorlanmadır. Bu şiirde sabrın benim üzerimde nasıl etki yarattığını anlatıyorum. Yardan ayrı kalmak kolay mı?

…. ….

150
Şeytan çatlardı azapta beklese
Ben seni bekledim çatlamadım
Fakat gün gün, lime lime eskidim
Her gün parçalarımı topladım
Her saat umut yüklendim
Kendime gelmekti bütün çabam
Narkozdan çıkmış gibiyim

Aydın Göle
10 temmuz 2002

***   ***  

Nihayet vuslat, yani nihayet kavuşma günü gelmişti. Ertesi sabah bu şiir doğdu.

… …

151
Günaydın kentimin mavi kızı
Sen geldin ya gökler tutuştu kıp kırmızı
O yanıyor, ben yanıyorum
Senin alın al, morun mor
Sensiz günlerimi git herkese sor

Aydın Göle
10 temmuz 2002

***   ***  

Eh sevgili gelmişti. Keyfim yerindeydi. Ama yalnız geçen günler unutulur gibi değildi.

…. ….

152
Denizle göğün arasında
Durmadan uçtum durmadan
Küçük bir kara parçası yoktu
Konacak bir dalda yoktu
Hasılı sen yoktun ki tutunayım
Yoruldum iliklerime kadar
Sen gelince gene uçtum
Kanatlarımda rüzgardı mutluluk
Mutluluk sendin bilmez misin
Baldan tatlı, kordan yakıcı dudaklım

Aydın Göle
12 temmuz 2002

***   ***  

Bu günün son şiirine geldik. Bu şiirde gözlerin yerini ellerin aldığını, dokunulan her şeyin canlandığını, bu yüzden unutmanın mümkün olmadığını anlatıyorum.
.... ....    

153
Elin kolun bağlı girme geceye
Karanlıkta gözün yerini el alır
Eller dokundukça bir şeylere
Ten olur her şey, can olur
Kışkırtılır hayaller heyecan olur
Taze simit gibi gevrek susam susam
Sorma nasıl unutsam diye
Mümkün mü ellerin varken
Mümkün mü hayallerin varken

Aydın Göle
17 temmuz 2002

***   *** 

Hepinize iyi pazarlar sevgili okurlar. Gelecek hafta şiirlerle buluşmak umuduyla güzel günler diliyorum hepinize. Hoş kalın..



Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Yayın Tarihi: 11.04.10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder