Anayasa değişikliğinin halk oyuna sunulmasına, yani şu bildiğimiz yabancı kelimeyle referanduma iki aydan az bir süre kaldı. İki ay da ülkemiz için uzun bir süre sayılır. O arada gündemi etkileyecek önemli şeyler olmazsa bu konu üstüne çok tartışılacaktır, şimdiden görünen o. Ama hiç belli olmaz, burası Türkiye; bilmediğimiz daha neler vardır sırada, kim bilebilir? Yeni gündemler halk oylamasının sessiz sedasız yapılmasını sağlar. Bundan da iktidar kazançlı çıkar.
Aslına bakarsanız halk oylaması halkın umurunda olan bir konu değil. Halk dediğimizde kimden bahsediyoruz? Bunu şahıslaştırmadan genelleyerek konu açıklanamaz. Halk dediğimizde işçi, memur, esnaf ve sanatkâr, yani vergi mükellefleri anlaşılmalıdır. Bu anayasa değişikliği oylaması iktidar partisine denetimsiz iktidar olma yolunu açacaktır. İstedikleri de bu değil mi? Yani halka yeni bir şey getirmiyor.
Anayasa değişiklikleri için ülkemizin demokrasi geçmişine bakıldığında pek ümitli olamıyorum. Osmanlıdaki mutlakiyetçiliği kaldıran meşrutiyetle birlikte demokrasi mücadelemiz dış dayatmalarla da olsa başladı. Meşrutiyetçiler Avrupa’nın ilerlemişliğinin sebebini hürriyetçiliğe bağlarlarken ordaki hürriyeti sağlayan ve sistemin savunucusu sermaye sınıfı gibi unsurların Osmanlıda olmamasını önemsemeden ilan ettikleri meşrutiyet sonunda kısa sürede iktidar kavgalarına düştüler. Genlerimize işlemiş olan mutlakiyetçilik anlayışı nedeniylede cumhuriyet sonrası demokrasi sınavlarını da parti ve liderlerimizin bitmek bilmez ihtirasları yüzünden kaybettik. Görünüşte çok partiliydik, ama aslında yaptığımız tek partili demokrasicilik oyunundan başka bir şey değildi. Partilerimizde uzlaşma kültürü eksikliği halâ sürmektedir. Tek uzlaştıkları konu millet vekili maaşları..
Meşrutiyet dönemi, mutlakiyet demek olan padişah buyruklarına son verdiği düşünülecek olursa ilerici bir dönem sayılabilir mi? Görece olarak evet! Çünkü meşrutiyet; kanun devletine, hukuk devletine geçişin başlangıcı olarak görülebilir. O zamanki meclis mutlakiyete son veriyordu. Şimdiki anayasa değişikliğiyle meclis mutlakiyeti geri getiriyor. Halk oyuna sunulmak istenen böyle bir anayasadır işte. Aşağıda gerekçeleriyle bunun neden böyle olduğunu göreceksiniz.
Anayasa değişikliği şu başlıkları içeriyor:
- Memurluk yasası hakkındaki değişiklik (toplu sözleşme hakkı).
-Siyasi partilerin kapatılması hakkındaki değişiklik.
- Askere sivil yargı yolu açılması hakkındaki değişiklik.
- Anayasa Mahkemesi’nin yapısı hakkındaki değişiklik
- HSYK’nın yapısı hakkındaki değişiklik.
- Geçici 15. madde kaldırılması ve 12 Eylül’e yargı yolu açılması hakkındaki değişiklik.
Bu başlıklar altında toplanan değişikliklerin ayrıntılarını da görelim.
Anayasa’ya çocuklara, yaşlılara ve engellilere pozitif ayrımcılık yapılmasının önü açılıyor. Ancak beklenen “kadınlara da pozitif ayrımcılık” getiren madde, taslağa konulmadı. Yani, kadınlara pozitif ayrımcılık yapılmasının önü kapalı. Kusura bakmayın ama şu pozitif ayrımcılık sözüne itirazım var. Yasa değişikliğindeki şekliyle söyleyecek olursak “özel surette korumacılık” denmiyor da pozitif ayrımcılık diye bir terim uydurdular ya, inanın kan beynime çıkıyor. Nerden çıkar böyle özenti uydurmalar bilmiyorum. Bunun adına “yaşlı ve engellilerin korunması” dense dilimiz fakirleşir mi?
Devam edelim
PARTİ KAPATMA
MECLİS YÖNETİMİ GÖREV SÜRESİNE DÜZENLEME
Anayasa paketi ile TBMM yönetiminin görev süresi de, daha önce yapılan ve genel seçimlerin 4 yılda bir yapılmasını öngören Anayasa değişikliğine uygun hale getiriliyor. TBMM’de seçimden sonra ilk seçilen yönetim 2 yıl görev yapacak. Daha sonra seçilen yönetim ise, yeni seçime kadar görev yapacak.
YAŞ KARARLARINA YARGI DENETİMİ
Anayasa’nın 125. maddesindeki değişiklik ile, Yüksek Askeri Şura’nın alacağı askerlikle ilişik kesme kararlarının yargıya götürülmesinin önü açılıyor.
Hakim ve savcıların denetimi için yeni yasa çıkarılacak.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder