29 Nisan 2011 Cuma

ENGELLİNİN ÜÇ AYLIĞINA GÖZ DİKTİLER

Bundan üç ay kadar önce çıkarılan torba yasasını engelliler açısından incelemiştim. Orda yeşil kart uygulamasıyla yapılmak istenen esas şeyin engelli maaşını kesmek olduğunu vurgulamıştım. Ne yazık ki dediklerim doğru çıktı. Bu hafta başında derneğimize gözü yaşlı ve bir o kadarda öfkeli 19 engelli geldi. Hepsinin maaşı kesilmişti. Üstüne üstlük en son aldıkları üç aylık tutarı olan 930 lira geri isteniyordu.

Engellilerin uzun yıllar süren ailesine yük olmama mücadelesiyle, çeşitli iktidarlar tarafından iş hayatından, sosyal güvenlik konularına kadar yapılan iyileştirmelerle sonuç alınmış oldu. Çalışamayacak durumda olanlara da en az 35 yıldır maaş ödeniyor. AKP iktidarında buna ek olarak kendine bakamayan ağır engelliye aile bireylerinden veya dışardan tutulan biriyle bakımının sağlanması için, devlet “Bakım Parası” adı altında, beş yıldır bir ödeme yapıyor. 2005 yılından bu yana Avrupa Birliği uygulamaları gereği olması gereken, bir kişinin yaşam düzeyini sağlayacak (açlık sınırı olan aylık 1050 lira gibi bir miktar demektir bu) rakamın çok altında olmakla birlikte 3 ayda 930 lira veriliyor(du).

Başlarken belirttiğim gibi çalışamaz durumda olanlara verilen ve olması gerekenin çok çok altındaki engelli maaşı aylık 310 lira maaş, çıkan torba yasası sonucu kesilmeye başlandı. Bu kesilmenin olacağını üç ay önceki yazımda şöyle belirtmiştim.

“(…)hiçbir sosyal güvenlik çatısı altında bulunmayanları oldukça ilgilendiriyor. Böyle geçiş kolaylığının sağlanması çok güzel. Ama burada anılmayan başka bir konu daha var. O da çok tartışılacak bir konu. Bu konu yeşil kart uygulaması yerine geçecek bir uygulamaya kadar arada oluşacak boşluktur. Aslına bakarsanız engelli olmaksızın 65 yaşını doldurmuş her yaşlı insanda bu uygulamadan yararlandığı için gerçek ihtiyaç sahipleri belirlenememektedir. Bunu engellemek amacıyla yeşil kart kaldırılacak deniliyor. Oysa torba yasasından kaldırılacağı yönünde bir söz bile duymadık. Bence burada amaç engelli veya yaşlılara verilen malül ve muhtaç maaşına sınırlama getirmektir.

Yasaya göre, 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun’una göre aylık alanların düzenledikleri belgelerin gerçeğe uymadığının tespit edilmesi durumunda, ödenen aylıklar TÜFE oranları esas alınarak hesaplanacak tutarla geri alınacak. Mevcut düzenlemede, ödenen aylıklar yüzde 50 fazlasıyla geri alınıyordu.

Az önce dediğimi bu paragraf doğrular niteliktedir. Yeşil kartı kestiniz mi 2022 sayılı yasa gereği engelliye verilen maaş da otomatik olarak kesilir. Kanuna göre bu verilen paraya her ne kadar maaş dense de maaş değildir. Bunun adına bağış demişler. Yani engeli maaş değil bağış alıyor. Oysa devlet maaş dağıtır bağış değil. Neden maaş denmiyor? Bağış verenin isteğine bağlı bir fiilde ondan. İster verir, ister vermez. Maaş ise ortadan tamamen kaldırılamaz, hiç vermemezlik yapılamaz. Çünkü maaş haktır, devletin verdiği hak!”

Bu satırlar 22 şubatta 2011 tarihli gazetemizde yayımlanan yazımdan alıntıydı. Bu konuya 3 mart 2011 tarihli yazımda da devam etmiştim. Orda da 2022 sayılı yasadan faydalanarak alınan maaşın hangi durumlarda kesileceğini belirtiyordum.

“Yakınlarının sağlık güvencesinden yararlanmak 2022 aylığı almaya engel değildir ve aylık alıyorsa da bu sebeple aylık kesilmesini gerektirmiyor. Önemli olan 2022 aylığı için başvuran kişinin her türlü gelirinin toplamının aylık olarak Kanun’un belirlediği sınırı geçmemesi. Bu gelir hesabına nafaka yükümlüsü yakınlarından alabileceği nafaka miktarı da olmak üzere her türlü geliri dahil edilir.”

2022 sayılı yasadan yararlanarak engelli aylığı alanların

1: Aktif sigortalı olmaları

2: İsteğe bağlı prim yatırmaları

3: Kendi isimlerine kayıtlı taşınmaz mülk bulunması (tek odalı ev bile olsa)

4: Kendi isimlerine kayıtlı ağır engelli otomobil, yada yatalak taşımaya elverişli minibüs olması (engelli raporuyla kendi üstünüze alıp kullanıcı tayin etmeden araba alınamıyor)

5: Hanedeki kişi başına gelirin 100 lirayı geçmesi
durumunda aylıkları kesilir deniliyor.

İlk iki madde haklı maddelerdir. Ama buradaki benim sıralamamla 3. maddeden itibaren toplam üç maddeye itirazım var. Sizce bir engellinin aşağıda sıraladığım şekilde aylığı ve arabası olmasın mı?

1: Miras kalmış tek oda yada üç oda evi olmasın mı? Engelli maaşı diye verilen paradan kira olarak ayrılabilecek miktara fare bile deliğini kiralamaz. Sonra ev gelir getirici değil ki. Üstüne üstlük devlet eliyle geliri olmayan evsiz engellilere, hiç peşinatsız, 20 yıl ödemeli, aylık ödemesi 100 lira olan 1+1 daireler veriliyor. Bunu alan engellide, engelli maaşından olacak. Peki hangi mantığa sığar bu? Engelli elinden alınan maaşıyla ıslık çalar artık.

2: Devlet çalışan çalışmayan ayrımı yapmadan engelliye H sınıfı ehliyeti olması şartıyla özel tertibatlı otomobil alabilme hakkı veriyor. Kendisi kullanamayacak derecede ağır engelli olana da yatar vaziyette bile taşınabilmesi için aklı yerindeyse bir vekil tayin ederek, değilse ailesinden en yakınına engelliyi taşımaya elverişli bir minibüs alma hakkı veriyor. Her engelli toplu taşıma araçlarına binemez. Belediyelerde bu konu için ayrılmış veya alınmış minibüs veya minibüsler kısıtlı amaçlarda kullanılıyor. Her engelliye yetişmesi mümkün değil. Ayrıca saat 09.00-17.00 arası hizmet veriyorlar. Engelli kişi saat 09.00’dan önce ve 17.00’den sonra belirecek ihtiyacını nasıl karşılayacak? İhtiyaçların zamanı mı olurmuş? Günümüzde motorlu taşıtlar lüks değil, artık bir ihtiyaç. Çok çok ucuza 2. el araba bile bulmak mümkünken bunu engelli aylığını kesmek için kullanmanız biz engellilere çok anlamsız geliyor.

3: Herhalde başka dünyaların insanlarıyız. Kim başka dünyadan gelme bilmiyorum. Ama

Bizlere, sizlerle aynı dünyanın, aynı ülkenin insanı değiliz gibi geliyor inanın. Gelirleri kişi başına ortalaması 100 lirayı geçen ailelerin engellisinin maaşınıda keseceğiniz, kestiğiniz söyleniyor. Açlık sınırının 1050 lira olduğu ülkede, 650 lira net asgari ücret verme ayıbına çok daha ayıp demek hafif kalır, insafsız diyeceğim bir anlayışla bu ortalamayı ölçü olarak koyuyorsunuz. Siz torununuza 100 lirayı bir saatlik harcaması için bile vermezken, engelliye böyle bir ölçü koymakla sosyal devlet ilkesinin nerelerde olduğunu çok iyi göstermiş oluyorsunuz. Çok “ah” alıyorsunuz, çok!

Danimarka’da bir kişiye devlet 11.000 euro, bizim paramızla yaklaşık 23.000 lira maaş verilirken engellinin öncelikleri arasında taşıtta var. O maaşla taşıt alabilirsiniz. Yeterki alacağınız şeyi fatura edebilin ve fatura tutarınız sizin yaşam standardınızı düşürmesin. Kural bu. Danimarka’da devlet, belediyelere engellilere maaş ödemesi için izin verirken, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde belediyeler veya devlet eliyle engelliye taşıt temin ediliyor. Üstelik tekerlekli sandalye, akülü araç ve onunla içine girilebilecek bir taşıt veriliyor. Bütün bunlar koskoca bir ayıptır. Hem AB standartlarından söz edeceksiniz, Hemde bir taşıtı engelliye çok görecek ve maaşını kesmeye sebep sayacaksınız. Ey yöneticiler, bizim ayağımız yok, ama aklımız ve kalbimiz var! Sizinse koşup yürüdüğünüz ayaklarınız var ama düşünüp duyduğunuz kalbiniz

yok ne yazık ki..


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com

Yayın Tarihi: 29.04.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder