ÇİZGİ-YORUM COŞKUN GÖLE
12 martta Japonya’da olan deprem sonrasında gelişmiş ülkelerin depremlerle dünyayı saracak nükleer tehlikelerine ayırdığım yazı dizisinde dünyada yaşanan büyük depremlere yer vermiştim. Şimdi sırada tarihten bazı deprem kayıtları var.
***
Tarihten bazı deprem kayıtları ise şöyledir;
365 yılında Girit’de 50.000
847 yılında Suriye’de (şam) 70.000
856 yılında İran’da (damgan) 200.000
856 yılında Yunanistan’da (korint) 45.000
893 yılında Hindistan’da (daipur) 180.000
893 yılında İran’da (erdebil) 150.000
893 yılında Rusya’da (kafkasya) 82.000
1042 yılında Suriye’de (palmira) 50.000
1138 yılında Suriye’de (halep) 230.000
1201 yılında Mısır veya Suriye civarında 1 milyon
1268 yılında Anadolu’da (Klikya) 60.000
1290 yılında Çin’de 100.000
1293 yılında Japonya’da (kamakura) 30.000
1456 yılında İtalya’da (napoli) 60.000
1531 yılında Portekiz’de (lizbon) 30.000
1556 yılında Çin’de (shaanxi eyaleti) 830.000
1667 yılında Azerbaycan’da (şemaha) 80.000
1668 yılında Çin’de (shandong eyaleti) 50.000
1693 yılında İtalya’da (sicilya) 100.000
1703 yılında Japonya’da (ceddo) 200.000
1727 yılında İran’da (tebriz) 77.000
1730 yılında Japonya’da (hokkaido) 137.000
1731 yılında Çin’de (pekin) 100.000
1737 yılında Hindistan’da (kalküta) 300.000
1755 yılında İspanya, Fas ve Portekiz’de 62.000
1780 yılında İran’da (tebriz) 100.000
1783 yılında İtalya’da (calabria) 50.000
1828 yılında Japonya’da (honşu) 30.000
1836 yılında Kuzey Japonya’da 28.300
1847 yılında Japonya’da (zenkoji) 34.000
1868 yılında Ekvador’da 70.000
1883 yılında Cava’da 100.000
Tarihte kaydı tutulmuş büyük depremler böyle. 12 mart 2011 Japonya depremi üstüne düşündüklerimi sizlere aktarmaya devam ediyorum.
Bu deprem; “ne kadar gelişirseniz gelişin, doğanın gücü karşısında aciz duruma düşmekten kurtulamazsınız” gerçeğini gelişmiş ülke insanlarının da idrakine soktu. Hatta bir adım daha ileri götürdü bile. “Teknolojiniz size bu depremlerden sonra, depremlerden daha çok insan kaybı vermenize sebep olacak” dense, inanın Japonya’daki bu radyasyon tehlikesi söylenmiş olurdu.
Peki bu şuraya mı varıyor? Gelişmek kendini bitirmektir. Yapay bir yapıyla ulaşılacak nokta bu sanırım. Organik gelişmenin uzağına düştüğümüz oranda, makine ve yapay enerjiye bağımlı olduğumuz oranda, gelişmek; bir depremin ortaya çıkardığı biçimiyle kendini bitirmektir.
Gelecek nesilleri işte bu tehlike bekliyor. Yapay, üretilebilir, doğal yolla elde edilmeyen enerjiye bağımlı olmak, insanlık için yok oluş süreçlerinin başlamasına sebep olacaktır. Ne yaparsanız yapın insanın bir doğa varlığı olma gerçeğini değiştiremezsiniz. Bütün doğa varlıkları gibi insanında en azından bol ve temiz oksijenli, nefes alabileceği havaya ihtiyacı vardır. Savaşları hiç olmayacak varsaysak bile depremlerde yıkılabilecek nükleer enerji santrallerinin ortaya çıkaracağı radyasyon bulutları atom bombasıyla vurulmuş Japonya’dan bin beter edecektir dünyayı. Eğer bu gelişme biçimine paralel olarak (insanın doğa varlığından çıkması demek olabilecek buluşlarla) insan yapısal değişiklikle her ortamda yaşayabilen bazı böceklere döndürülürse, ancak o zaman, bu sözünü ettiğim tehlike söz konusu olmaz. Şimdilik böyle bir çabanın varlığından söz edemeyiz. Ortaya en azından böyle bir söz bile atılmış değil henüz. Yarın bilimin ne gelişme göstereceğini kim bilebilir?
Bilimin yarın nereye varacağı konusunu sormayı bırakalım. Şimdilik insanın yaşaması için gerekli olan şey açıkça belli: Temiz ve bol oksijenli hava. Depremlerde oksijen üreten kaynaklardan biri. Tıpkı yeşil bitki örtüsünün oksijen üretmesi gibi. Şimdi depremlere felaket diyebilir misiniz? Asıl felaket kendi yaptıklarımızdır.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Yayın Tarihi: 01.04.11
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder