26 Aralık 2011 Pazartesi

ENGELLİLİK; KİŞİ VİCDANI VE KAMU KURALLARI 1

3 aralık dünya engelliler günü geçtiğimiz Cumartesi günüydü. O güne özel, öğrenci ve katılımcı derneklerle yaptığımız etkinliklerden geçen yazımda söz etmiştim. Facebooktaki “Adapazarı Sakatlar Derneği” gurubumuzda da o günün fotoğraf ve yazılarını yayınladık. Katılım istediğimiz seviyede olmadı ne yazık ki.. fakat eylem eylemdir, tek kişiyle bile olsa da. Ülkemizin her köşesinde, her bucağında o gün engelliler etkinlikler yaptılar. Bence tek başına bir etkinlik vardı ki, içlerinde en ilgi çekici olanı oydu. CHP’li milletvekili Şafak Pavey meclis kürsüsünde yaptığı konuşma ile gerçekleri dile getirdi. Sizlere o konuşmanın yazılı metnini, yeri geldikçe kendi görüşlerimi aktarmak için araya girerek sunacağım.

***
“Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,

Türkiye, sorumluluklarını yerine getirmek ve denetlemek gibi bir derdi olmadığı için uluslararası sözleşmeleri rahatlıkla imzalıyor ve onaylıyor..”
Hemen sözün başında araya girdiğim için kusura bakmayın. AB konusunda her zaman çekincelerim var, fakat AB’ye tam üyelik başvurumuz olmasa bugünkü engelli kazanımları da olmazdı. Şafak hanımın meclis konuşmasına devam edelim.
“Birleşmiş Milletler Engelli İnsan hakları sözleşmesini de onayladı ama sözleşmenin hayatını değiştirmesi gereken Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Saffetcan daha da perişan. O halde yanlış giden ne! Ve Saffetcan kim?”
Gene araya giriyorum. Yanlış giden şey kanunların işlerlik kazanması için çıkarılan yönetmeliklerdir. Kanunlar bir motorlu taşıtsa, yönetmelikler o motorlu taşıtın tekerlekleridir. Vatandaşına güvenmeyen devlet bu taşıtın tekerleğini, yuvarlağı geçtim elips bile yapmıyor. Bütün tekerleklerini taşıt gitmesin diye dört köşe yapıyor. Sonuçta ne oluyor biliyor musunuz? Her iki tarafta birbirini aldatıyor. Devam edelim.
“22 yaşındaki Saffetcan doğduğu günden bu yana yatağında yaşıyor. Babası engelli haklarını kullanarak eve doğal gaz yükletmek istedi. PTT’ye başvurdu. Evrakları kabul etmediler. Sakat çocuğu dünya gözü ile görmek istiyorlardı. Babası Saffetcan’ı sırtına aldı, götürdü meraklılarına gösterdi… Adeta sirk gibi.
Saffetcan çocuk bezi kullanıyor. Hükümet Ocak 2011 de, hasta bezi barkodu şart koşan bir yönetmelik getirdiği için Saffetcan’ın ailesi geçerli barkot ihtiyaçlarını ancak belli merkezlerden almak zorundalar. 83 liralık çocuk bezi hakkı için 40 lira ulaşım gideri harcıyorlar. Artık bu haktan yararlanmaktan vazgeçtiler.”
Şafak hanım yapılanı çok güzel vurgulamış.

“Toplumun istismar edeceği vehmiyle, bir peri masalı tadında verilen haklar, uygulamaya gelindiğinde kurnaz yönetmeliklerle deliniyor. Kaşıkla dağıtılıp kepçe ile geri alınıyor.”
Ya aşağıdaki sözlere ne demeli? İşkur’un görevini yükünü mü azaltmak istediler acaba? Yada özürlü maaşı ve/veya bakım parası alanların sayısını mı düşürmek istediler? Bu kadar açık ve göz göre göre oyun oynanmaz ki. Ama ne gam, milletimizin balık hafızalı olduğu gerçeği var ortada. Ben unutsam bile onlar unutmaz. Unutmadıkları için istedikleri gibi davranıyorlar. Ama konu Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzon ve A.. Y.. olduğunda yıldırım hızında kanunları değiştiriyorlar, oda olmuyorsa bir kere daha, bir kere daha. Ta ki olana kadar.

“Ekim 2004’te hükümet ülkemizdeki engelli sayısını 8 milyon 431 bin 937 kişi olarak açıklamıştır. 2008’de ise başbakanlık raporunda sayı 1 milyon 673 bin 550 olarak açıklanmıştır. 6 milyon 758 bin 387 kişi buhar olup uçtu mu?
Hükümet, Temmuz 2006 tarihinde , “Özürlü Raporları Yönetmeliğini değiştirince milyonlarca engelli bir gecede engelsiz oluverdi. Biri de benim. Buhar olup uçmadım. Karşınızdayım. Bacağımın ve kolumun uzadığı varsayılmış, dünyada %98 olan engelli raporum iptal edilmişti.

Kopan kuyruğu uzayan bir kertenkele olmayı hakikaten çok isterdim ama yazık ki kertenkele değilim.

Çocuk felci mağduru Bünyamin diyor ki, “2006 öncesi aldığım rapora göre engelliydim. Raporumla memur sınavlarına katıldım. Kazandım. Vergi muafiyetinden yararlanmam için hastaneye sevk edildim. Hastanede “özürlü olmadığım” ortaya çıktı. Bunun üzerine KPSS’ sınavlarına girdim, yine kazandım. Memur olabilmem için sağlam raporu istediler. Aynı hastane engelli olduğuma dair rapor verdi, memur olamadım. Şimdi özürlü müyüm yoksa sağlam mıyım? Karar verin, ben de bileyim..”
Şimdi özürlü olan kim? Bence artık özürlü kelimesinden de vazgeçip engelli kavramına geçiş yapmamızın zamanı geldi.”


DEVAM EDECEK


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com


Yayın Tarihi: 09.12.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder