26 Aralık 2011 Pazartesi

SAKARYA 3. NOTERİ ve HEMHÂL (EMPATİK) OLMAK

Bu köşede dilim döndüğünce ve aklım erdiğince sürekli güzelliklerden söz etmeye çalışıyorum. Bazen bunun dışına çıktığımda oluyor. Böyle durumlarda bir kuralı elden bırakmamaya çalışıyorum. Nezaketi.. nezakettir saygıyı telkin eden. Öyledir de, kimi zaman öfke benden büyük olabiliyor. İşte o zamanlarda öfke beni teslim alıyor. İnanın onun elinde oyuncak olmamak için çok çabalıyorum.
Oysa ne çok isterdim sadece hayatın güzel taraflarını gösterebilmeyi.. ne çok isterdim “sıfır sorun”lu bir dünyada yaşamayı. Böyle bir hayat sadece masallarda var biliyorum. Ama bizdeki abuk sabuk olaylarda sadece masallarda olmaz mıydı? Sezen Aksu “küçük bir aşk masalı” adlı şarkısında “Ne olur biraz unutup kalsak, Ne olur biraz rüyaya dalsak, Ne olur gerçek olsa masallar, Yada biz masal olsak” der ya, öyle olsak, olabilsek..
Aslında biz birer masal kahramanıyız da farkında değiliz. Her bölüm soluk soluğa ayrı bir macera yaşıyor, yaşatıyoruz. Nede olsa çelişkiler ülkesiyiz. Her köşede binbir sürpriz bizi sobelemek için bekler. Bütün bunlar bizde gelişmeye bağlı bir kent kültürünün oturmadığının göstergesi. Herkes kendini, canının istediğini istediği zamanda yapma hakkına sahip görüyor. Yada yapılması gerekenleri yapmama hakkına.. eee böyle olunca masal kahramanı olmamak için hiçbir sebep yok.
Biliyorsunuz 3 aralık sonrası biri tekrar olmak üzere beş yazıyla (tekrara rağmen aynı hata bir kere daha ortaya çıktı) engelli konularına değindim. Bu girişi yapmamın ana nedeni gene engelli konularıdır. Engelli konusu çok bereketli bir konu. Nereden bakarsanız içinden bir çok konu çıkarırsınız. 2010 yılında anayasa değişikliği için yapılan halk oylamasıyla engelliler için öngörülen “pozitif ayrımcılık” vicdani konu olmaktan çıkıp anayasal bir hak oldu. Ama ne yazık ki bütün yasalar gibi uygulanmamak için kabul edilmiş bir yasa sanki, o anayasa maddesi. O şarkıyı “Ne olur gerçek olsa masallar, yada biz masal olsak” sözlerini yüksek sesle haykırarak söyleyebiliriz sözün kısası.
Sadede gelelim. Sözümüzün anlaşılması için bir örnek vereceğim. TSD Adapazarı Şubesi Başkan Yardımcısı Selim Özen bir işi gereği notere gitmesi gerekmişti. Adapazarı 3. noterine gelince merdivenleri akülü arabayla çıkması imkânsız olduğu için bir görevlinin gelmesini istemişti. Gelen görevliye evrakların noterce onaylatılması için verildi. İşlem bittikten sonra ödeme yapıldı. Ödenmesi istenen ücret doğrusu tahmin edilenden fazlaydı. Faturalandırılan ücrete ek olarak 14 lira yol ücreti alınmıştı. Yol denilen şeyde üst kata çıkamayan engelli arkadaşımın işini görmek için gelen görevlinin indiği ve çıktığı merdivenlerdi. Birkaç gün sonra bir telefonla gene aynı konuyla 3. noterden şikâyet edilince bunun sürekli alındığı, engelinin gözetilmediği, hatta gelen müşterinin engelli olmasının kendilerinin daha fazla gelir elde etmelerine sebep olduğu kanısına vardım. Böyle durumlar demek ki kimilerince bir fırsattı. Hiç fırsat tepilir mi?
Adapazarı 3. noteri bir hanımefendi. Ortaya çıkan bu uygulamanın farkında olmadığını sanıyorum. Gelen engelli müşterilerden böyle bir faturalandırma yoluyla engeli olmayan müşterilere oranla daha fazla ücret alındığına ilişkin şikâyetler alıyorum. Onlara hakları olan şeyi almasınlar demiyorum. Türk Telekom kekeme yurttaşlarımıza telefonlarında % 50 indirime giderken, bir engelli olarak ben ve benim gibi merdiven çıkamayan kişilerden böyle bir fark alınmasının doğru bir şey olmadığını üzülerek söylüyorum. 3. noterin bir hanım hassasiyeti taşıdığına inanıyor, her sağlam bireyin bir engelli adayı olduğunu belirterek bu konuya bir çözüm getirmelerini tüm engelliler adına bekliyorum. Çünkü büyük çoğunluğu işsiz olan engellilerin eline ayda 175 ila 328 lira arasında değişen, sakatlık oranına bağlı bir engelli maaşı geçiyor. Onlar öyle bir eli yağda bir eli balda gezen insanlar değil.
Sezen Aksu’nun “Küçük Bir Aşk Masalı” adlı şarkısında “Ne olur biraz unutup kalsak, Ne olur biraz rüyaya dalsak, Ne olur gerçek olsa masallar, Yada biz masal olsak” dediği gibi olsak, olabilsek ne olur? Çok kolay aslında. Birbirimize biraz anlayışlı olalım yeter. Karşımızdakiyle hemhâl olmak (empati kurmak denen şey) bu işin sırrı.


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com


Yayın Tarihi: 21.12.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder