Fıkra dinlemeye doyamayız. Sohbete neşe kattığı için herkes
konuya uygun bir fıkra anlatır. Fıkra anlatabilenler, biraz şakacı olanlar
toplumda ilgi görürler. Fıkra deyince akla en çok belden aşağı olan fıkralar
gelir. Oysa her konuda fıkra var. Günümüzde espri anlayışı da değişti. Cem
Yılmaz gibi ayak üstü espri anlatımcılığıyla hap esprilere gülünüyor artık.
Öyle uzun uzadıya düşünmeye gerek olmayan, okuma alışkanlığını yok eden, yapıldıktan
sonra unutulan sabun köpüğü espriler gençlerin ilgisini çekiyor. Düşünmeyi
seven genç hiç yok artık!
Bir ara yerleşmek üzere Avustralya’ya giden Karsan
Soğutmanın sahibi dostum Rahmi Oskay e-posta ile tarihimizin önemli
kişiliklerinin ders niteliğindeki sohbetlerinden oluşan fıkralar gönderdi. Bu
gün hazır cevaplığa örnek sayılacak bu fıkraların 2. ve son bölümüne yer
vereceğim. Biraz gülelim ve düşünelim istedim.
*** ***
Haddini bilmezsen haddini bildiren ölüm olur. Ölümü
hatırlatan mezarlıklar unutulmasın diyen bir fıkra ile devam edelim.
….
AHMET MÜSADE ETMEZ
Sadrazam Keçecizade
Fuad Paşa'ya yetmişlik bir kadının otuz yaşında bir
gençle evlenmek istediğinden bahsetmişler. Paşa hemen:
- Ahmet müsaade etmez, demiş. Sormuşlar
- Hangi Ahmet
- Karaca Ahmet.
gençle evlenmek istediğinden bahsetmişler. Paşa hemen:
- Ahmet müsaade etmez, demiş. Sormuşlar
- Hangi Ahmet
- Karaca Ahmet.
*** ***
Akıllı olmayanların sonunu anlatan bir fıkra. Akıl,
bilgelikle birleşince felaketleri önler. Bilgelikse yaşlandıkça edinilir. Bu
fıkradaki aksakallılık bilgeliktir.
….
AK SAKALLI
Varna Savaşı'nda muharebe meydanında gezen II. Murad, düşman askerlerinin
hep genç olduğunu görür. Komutanlarından birine sorar.
"Garip değil mi? Bu kadar ölünün içinde hiç ak sakallı görmedim. Hepsi
genç, hepsi taze!" Komutan şu cevabı verir:
- Padişahım! İçlerinde bir ak sakallı olsaydı, başlarına bu felâket gelir
miydi?
Varna Savaşı'nda muharebe meydanında gezen II. Murad, düşman askerlerinin
hep genç olduğunu görür. Komutanlarından birine sorar.
"Garip değil mi? Bu kadar ölünün içinde hiç ak sakallı görmedim. Hepsi
genç, hepsi taze!" Komutan şu cevabı verir:
- Padişahım! İçlerinde bir ak sakallı olsaydı, başlarına bu felâket gelir
miydi?
*** ***
Buluş yaptığını göstererek akıllı olduğunu sanan kişiye
akılsızlığı ancak bu kadar güzel anlatılabilir.
….
AKIL VERGİSİ
Dostlarında biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:
- Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse
budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alaylı alaylı gülerek:
- Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık,
sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.
Dostlarında biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:
- Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse
budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alaylı alaylı gülerek:
- Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık,
sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.
*** ***
Bilgiyi göstermeye meraklı kişiler, bilginin kendisinden
ziyade getireceği ayrıcalıkla ilgilenirler. Bu bilgi bir yerde donmaya
mecburdur. Oysa bilme öğrenme ile ilgili bir durumdur. Öğrenme ise ömür boyu
sürer. Bunu bilen kendini hep eksik görerek bilgeliğe ulaşır. Fıkra sonuç
olarak bunu ne güzel anlatıyor.
BİLMEK İÇİN ÖĞRENMEK
Tarih biyografisi ve monografi sahalarında erişilmesi çok güç bilgisiyle,
dünya çapında bir şahsiyet olan İbnülemin Mahmud Kemâl (İnal) a sormuşlar:
- "Sizdeki bilginin çok azına sahip olmalarına rağmen sizden çok daha fazla
tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?"
Şöyle cevap vermiş:
- Ben bilmek için öğrendim, onlarsa bilinmek için!
Tarih biyografisi ve monografi sahalarında erişilmesi çok güç bilgisiyle,
dünya çapında bir şahsiyet olan İbnülemin Mahmud Kemâl (İnal) a sormuşlar:
- "Sizdeki bilginin çok azına sahip olmalarına rağmen sizden çok daha fazla
tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?"
Şöyle cevap vermiş:
- Ben bilmek için öğrendim, onlarsa bilinmek için!
*** ***
Kitapların içinde olupta tek satır okumayan kişiler tanıdım.
Ne garip bir çelişkidir bu. Bu fıkra sadece okumak değil, kitapları korumak
üstüne bir fıkra. İşi seven değil, işe mecbur ne çok insan var.
BÖYLE KORUNUR
Çok değerli olan kütüphanesini millete vakfeden Koca Ragıp Paşa, onların
bakımı için tanıdıklarından birini memur tayin eder. Bir gün ansızın
kütüphanesini ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde
bulunca canı çok sıkılır ve belli etmemeye çalışarak:
-Seni tebrik ederim yavrum, der. Gerçekten de emniyetli bir adammışsın.
Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, âferin!
Çok değerli olan kütüphanesini millete vakfeden Koca Ragıp Paşa, onların
bakımı için tanıdıklarından birini memur tayin eder. Bir gün ansızın
kütüphanesini ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde
bulunca canı çok sıkılır ve belli etmemeye çalışarak:
-Seni tebrik ederim yavrum, der. Gerçekten de emniyetli bir adammışsın.
Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, âferin!
BİTTİ
Yayın Tarihi: 31.01.2014