ÇİZGİ-YORUM COŞKUN GÖLE
Bugünkü yazıyı Karsan Soğutmanın sahibi, ocak ayında Avustralya’ya yerleşen Rahmi Oskay arkadaşımın yolladığı fıkralara ayırdım. 24 yıl önce kendisinin kurduğu ve elektro bağlama çaldığı Gurup Hoş Sada’da Necat (soyadını unuttum) davul, Ergun Yılgın vurmalı çalgılar, Recai Şenyurt ritim gitar çalıyorlardı, bende bas-klavye çaldım. Solistimiz Birol Adıyaman’dı. O dönemler için Orhan Gencebay’ın plak kayıtları hariç, sadece Sakarya’da değil Türkiye’de bile ilktik. Bas, ritim gitar org ve bateri eşliğinde kimse elektro bağlama çalmıyordu. Biz ilk pop arabesk denen tarzı çıkarmıştık. Baterist Necat, gitarist Recai, ve ben çok sesli müziğin takipçisiydik. Elektro bağlamada Rahmi ve solist Birol Adıyaman çok harikaydılar. 1986-1987 yıllarında 2 yıl beraberce müzik yapmak mutluluğunu yaşadım. Daha sonra onlar iş hayatına atılıp müziği bıraktılar. Benim ise müzik tek işim oldu.
* * *
Ve kavga böyle başladı...
Cumartesi sabahı, sakin sakin giyindim, kahvaltımı ettim, köpeği kapıp sessizce garaja geçtim.. Kayığı arabanın üzerine atıp, şelaleye doğru yola çıktıydım ki, baktım fırtına çıktı çıkacak..., garaja geri döndüm, radyoyu açtım, hava durumu, havanın gün boyu böyle gideceğini söylüyor.... Eve geri döndüm, yavaşça soyunup, yatağa süzüldüm.. Uyumakta olan karımın vücuduna arkadan sarılıp, arzu dolu, kulağına fısıldadım,
“Dışarıda hava berbat”...
10 yıllık sevgili karım mırıldandı:
“Salak kocam bu havada balığa gitti, inanabiliyor musun?”
Ve kavga böyle başladı...
* * *
Bir adamla bir kadın, bebekler gibi uyumakta. Sabahın üçünde, birden dışarıdan bir gürültü geldi. Kadın, panik içinde yataktan fırlayıp adama doğru bağırdı:
“Aman Tanrım! Bu kocam galiba!”
Adam da yataktan fırladı, korku içinde ve çıplak, kendini camdan attı, yere yapıştı. Dikenli çalının arasından koşabildiğince hızlı arabasına koştu. Birden aydı, geri dönüp yatak odasına girdi ve karısına :
“Deliii !!! Senin kocan benim!!!” diye bağırdı.
“Yok yaa ne kaçtın öyleyse?”
Ve kavga böyle başladı.......
* * *
Kadın çıplak, yatak odasındaki aynadan kendine baktı. Gördüğünden pek memnun kalmamıştı ki, kocasına dönüp;
“Korkunç görünüyorum; yaşlı, şişman ve çirkinim!!” dedi ve devam etti:
“Hadi bana biraz iltifat et, buna ihtiyacım var!!.”
Kocanın cevabı: “Gözlerin iyi görüyormuş!!.”
Ve kavga başladı......
* * *
Karımı restorana götürdüydüm.... Garson, her nasılsa, önce benim siparişimi aldı.
“Ben ızgara bonfile alacağım, az orta pişmiş lütfen.”
“Deli danadan korkmaz mısınız?” dedi.
“Cık, dedim o kendi siparişini kendi verir!.”
Ve kavga böyle başladı...
* * *
Mezunlar yemeğinde karımla masadayız. Yandaki masada, sarhoş, elindeki kadehi çevirip duran kadına bakakalmışım.
Karım sordu:
“Onu tanıyor musun?”
“Evet,” dedim, “Eski flörtüm. Duydum ki yıllar önce ayrıldığımızda içmeye başlamış, o zamandan beri kendisini ayık gören yokmuş”
“Hadi canım!” dedi karım, “amma uzun kutlamış!!”
Ve kavga böyle başladı...
* * *
Oturmuş TV de kanallar arası zaplarken, yanıma oturan karım sordu:
“Ne varmış bakiim TV'de?”
“Toz.” dedim,
Ve kavga böyle başladı...
* * *
Karım, yaklaşmakta olan yıldönümümüz için çaktırmadan ayak yapıyordu ..
“Üç saniyede hızla 0 dan, 100’e çıkabilen bir nesne istiyorum” dedi.
Bir baskül aldım ona!.
İşte kavga böyle başladı...
* * *
Kavga etmeye ne çok nedenimiz var! Şu sıralar ülkemiz kaynayan kazan gibi. Siyasi kavgalara ekonomik sıkıntıları koyarsanız intiharların sebebini anlarsınız. İktidarlar bu yapıyı düzelteceğine ikbal peşinde olanlara hizmet etmekten ve ihtilal yapmaktan başka bir şey düşünmüyorlar. Bu fıkralarla niyetim olan biteni unutturmak değil, kavga sebeplerinin nasıl kolay sebepler olduğunu göstermek.. birazda gülümseyerek olaylara böyle bakar mısınız?
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Yayın Tarihi: 26.02.2010