18 Mayıs 2010 Salı

HAZIR CEVAPLARDAN CEVAPLAR


Fıkra dinlemeye doyamayız. Sohbete neşe kattığı için herkes konuya uygun bir fıkra anlatır. Fıkra anlatabilenler, biraz şakacı olanlar toplumda ilgi görürler. Fıkra deyince akla en çok belden aşağı olan fıkralar gelir. Oysa her konuda fıkra var. Günümüzde espri anlayışı da değişti. Cem Yılmaz gibi ayak üstü espri anlatımcılığıyla hap esprilere gülünüyor artık. Öyle uzun uzadıya düşünmeye gerek olmayan, okuma alışkanlığını yok eden, yapıldıktan sonra unutulan sabun köpüğü espriler gençlerin ilgisini çekiyor. Düşünmeyi seven genç hiç yok artık!

Kış başında yerleşmek üzere Avustralya’ya giden Karsan Soğutmanın sahibi dostum Rahmi Oskay e-posta ile tarihimizin önemli kişiliklerinin ders niteliğindeki sohbetlerinden oluşan fıkralar gönderdi. Bu gün hazır cevaplığa örnek sayılacak bu fıkralara yer vereceğim. Biraz gülelim ve düşünelim istedim.


***   ***   ***

İlk fıkra bedelle ilgili bir fıkra. Bu fıkranın bugünkü bedeli çok ucuz satışlara örnek olmasını isterdim.

….  

ALDIĞIMIZ FİYATA

Keçecizâde'nin Rusya'da bulunduğu sıralarda Rus Çarı, Keçecizâde Fuad
Paşa'ya takılır:
- Paşa şu Girit'i satsanız!
- Hay hay, satalım ekselans
- Kaça satarsınız?
- Aldığımız fiyata
Girit'in yirmi seneyi aşkın bir zamanda ve binlerce şehitle alındığını
bilen Çar sararır.

***   ***

Bu fıkrada korkularımızın başkalarının korkusu olduğunu görerek cesaret bulmamızı öneren bir fıkra.
….

BİZ DE ONLARA YAKLAŞIYORUZ

Sulltan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe
gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
- Biz de onlara yaklaşıyoruz.

***   ***

Gerçek bu kadar gerçektir işte. Sözü uzatmanın gereği var mı? Bu fıkrada buna örnektir bence.
….

AÇLIK
 
Fatih, hocası Akşemseddin'e sorar:
- İnsan açlığa ne kadar dayanabilir?
Akşemsettin cevap verir:
- Ölünceye kadar.

***   ***

Size verilen mesaj bir hediye içinde bile olabilir. Aşağıdaki fıkrada bu mesaj elçinin kendisi olmuş.
…. 

ADAMA GÖRE ADAM

İncili Çavuş, Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralına gönderildiğinde,
elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış.
Kral, bunları görünce dayanamayıp:
- Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı? diye sorunca, İncili
Çavuş:
- Osmanlılar, adama göre adam gönderirler, cevabını vermiş. Beni de sana
göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek.

***   ***

Haddini bilmezsen haddini bildiren ölüm olur. Ölümü hatırlatan mezarlıklar unutulmasın diyen bir fıkra ile devam edelim.
….

AHMET MÜSADE ETMEZ

Sadrazam Keçecizade Fuad Paşa'ya yetmişlik bir kadının otuz yaşında bir
gençle evlenmek istediğinden bahsetmişler. Paşa hemen:
- Ahmet müsaade etmez, demiş. Sormuşlar
- Hangi Ahmet
- Karaca Ahmet.

***   ***

Akıllı olmayanların sonunu anlatan bir fıkra. Akıl, bilgelikle birleşince felaketleri önler. Bilgelikse yaşlandıkça edinilir. Bu fıkradaki aksakallılık bilgeliktir.
….

AK SAKALLI
 
Varna Savaşı'nda muharebe meydanında gezen II. Murad, düşman askerlerinin
hep genç olduğunu görür. Komutanlarından birine sorar.
"Garip değil mi? Bu kadar ölünün içinde hiç ak sakallı görmedim. Hepsi
genç, hepsi taze!" Komutan şu cevabı verir:
- Padişahım! İçlerinde bir ak sakallı olsaydı, başlarına bu felâket gelir
miydi?

***   ***

Buluş yaptığını göstererek akıllı olduğunu sanan kişiye akılsızlığı ancak bu kadar güzel anlatılabilir.
….

AKIL VERGİSİ
 
Dostlarında biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:
- Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse
budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alaylı alaylı gülerek:
- Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık,
sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.

***   ***

Bilgiyi göstermeye meraklı kişiler, bilginin kendisinden ziyade getireceği ayrıcalıkla ilgilenirler. Bu bilgi bir yerde donmaya mecburdur. Oysa bilme öğrenme ile ilgili bir durumdur. Öğrenme ise ömür boyu sürer. Bunu bilen kendini hep eksik görerek bilgeliğe ulaşır. Fıkra sonuç olarak bunu ne güzel anlatıyor.

BİLMEK İÇİN ÖĞRENMEK
 
Tarih biyografisi ve monografi sahalarında erişilmesi çok güç bilgisiyle,
dünya çapında bir şahsiyet olan İbnülemin Mahmud Kemâl (İnal) a sormuşlar:
- "Sizdeki bilginin çok azına sahip olmalarına rağmen sizden çok daha fazla
tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?"
Şöyle cevap vermiş:
- Ben bilmek için öğrendim, onlarsa bilinmek için!

***   ***

Kitapların içinde olupta tek satır okumayan kişiler tanıdım. Ne garip bir çelişkidir bu. Bu fıkra sadece okumak değil, kitapları korumak üstüne bir fıkra. İşi seven değil, işe mecbur ne çok insan var.

BÖYLE KORUNUR

Çok değerli olan kütüphanesini millete vakfeden Koca Ragıp Paşa, onların
bakımı için tanıdıklarından birini memur tayin eder. Bir gün ansızın
kütüphanesini ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde
bulunca canı çok sıkılır ve belli etmemeye çalışarak:
-Seni tebrik ederim yavrum, der. Gerçekten de emniyetli bir adammışsın.
Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, âferin!



Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Yayın Tarihi: 03.05.10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder