18 Mayıs 2010 Salı

ŞOKLAR BİLMEZSENİZ ŞAŞIRTIR


Şu listelere bakarak olgular ve sonuçları hakkında dünya ülkeleri vatandaşlarıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bizim ne kadar etkimiz olduğuna karar verebilir misiniz?

Olguların listesi şöyle:

**Sri Lanka’daki tsunami’nin ardından sahil şeridinin halktan alınarak otellere satılması...
**Şili’de, Allende hükümetinin darbeyle devrilip yerine gelen Pinochet’nin Amerika’nın istediği ekonomi politikalarını uygulaması...
**Faulkland Savaşı’nın sağladığı popülariteyle ikinci kez seçilen Thatcher’ın İngiltere’de müthiş bir özelleştirme dalgası başlatması, işçi birliklerini dağıtması...
**Gorbaçov’a karşı düzenlenen başarısız darbe girişiminin ardından, Sovyetler Birliği’nin dağılıp Yeltsin’in Rusya’sının serbest piyasayla tanışması...
**11 Eylül’deki saldırıların ardından Amerika’nın önce Afganistan, sonra Irak’a girerek tüm zamanların en ‘özelleştirilmiş’ savaşına imza atması, girdiği bölgelerde güvenliği özel şirketlere ihale etmesi...                                                                                         
Listedeki olay ve olgular gördüğünüz gibi dünyanın çeşitli ülkelerine ait. Yazar Naomi Klain’ın “Şok Doktrini” isimli kitabından bunları bizlere Akşam Gazetesi yazarı Oray Eğin köşesinde aktarmış, kitabı tanıtırken de şunları belirtmişti:
“Türkçe’ye yeni çevrilen ‘Şok Doktrini’ kitabında Naomi Klein, toplumların yaşadıkları şokların Milton Friedman’ın önerdiği ekonomik reçetelere ve serbest market ekonomisine geçişi nasıl kolaylaştırdığını anlatıyor. Toplumlar da, tıpkı bireyler gibi, yaşadıkları şokun ardından bir süre tepkisiz-hareketsiz kaldığından ‘çaktırmadan’ her şeyin yapılmasına olanak veriliyor.”
Yani şok sonrası iktidarlar fırsat bu fırsat diyerek kimsenin beklemediği ve ses çıkaramadığı önlemleri uygulamaya koyuyorlar.
Devamında “Şok Doktrini” mantığıyla ülkemizdeki olayları da örnek vermişti. Onları da görelim.                                                                                                                                                     
“Şok Doktrini'nin dünyada olduğu gibi Türkiye’deki pratiği üzerine de ‘komplo teorisi’ damgası yapıştıranlar olacaktır. 
Ancak yine de Klein’ın ana hatlarını çizdiği bu teoriyi, Türkiye’nin yakın tarihli şoklarına uygulamak yaşadığımız ülkeye bir başka açıdan bakmamızı sağlayacaktır...
Amerika’yla ilişkileri her hükümetten daha fazla olan AKP hükümeti döneminde yaşadığımız toplu şoklardan ilk olarak akla gelenlere bakalım öncelikle:
             
**Türkiye’nin 11 Eylül’ü denilen Danıştay saldırısı...
**Hrant Dink’in öldürülmesi...
**Trabzon’daki Rahip Santora cinayeti...
**Hakkari Şemdinli’deki Umut Kitapevi’nin bombalanması...
**Ergenekon davası: Generallerden aydınlara yer yer hukuksuz uygulamalara da yer verilerek pek çok ismin tutuklanması...
**Tarihte ilk kez Genelkurmay’ın ‘kozmik oda’sına girilerek aranması...
**Aktütün’deki karakol baskını...
**Hakkari-Dağlıca’da mayın patlaması sonucu askerlerimizin şehit olması...
**Ankara’nın Ulus semtindeki Anafartalar Çarşısı civarındaki patlama...
**Ve önceki gün Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un da isyan etmesine neden olan Tunceli'deki terör saldırısı...”
Bunlar nereye varacak ve biz duruma ne kadar hakimiz bilen var mı? Gidilen yolun yönü aslında AKP iktidarının ilk zamanlardan başlayarak belli olmuştu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin görmediği yoğunlukta özelleştirmeler yapıldı. Bu özelleştirmelerde kitlerin çok büyük çoğunluğu yabancılara satılmıştı.
Oray Eğin’in şu belirlemesine katılmamak mümkün değil.

‘Köprüyü de satacağım’ diyen Turgut Özal yaşasaydı, eminim o bile şaşırırdı...                        
Neden şaşırırdı sorar mısınız?                                                                                                                 
“Sadece 2002-2008 yılları arasında AKP hükümeti 18 milyar dolarlık özelleştirme yaptı. 2006 yılında 20.2 milyar dolarlık yabancı sermaye Türkiye'ye girdi: Bankaların yüzde 44'ü, sigorta şirketlerinin yüzde 80'i ve İMKB'nin yüzde 70'ine yabancılar sahip oldu...
Türk Telekom, PETKİM, Erdemir, İsdemir, Tüpraş, Seydişehir Eti Alüminyum, TEKEL, İzmir Limanı, Gerkonsan, Tümosan, Havelsan, USAŞ, İGSAŞ, Petrol Ofisi, Başak Sigorta, depolar, karayolları arazisi ve araç muayeneleri meşhur özelleştirmelerden bazıları...

2010’un gündeminde ise elektrik özelleştirmeleri var... 
Bush hükümetinin Türkiye’ye giydirmek istediği ‘Ilımlı İslam’ elbisesinin yanı sıra dünyadaki ekonomik krizi tetikleyen politikalar da aynen Türkiye’ye hiçbir itiraz, hiçbir kamuoyu tepkisi, hiçbir sorgulama olmadan uyarlandı.”
Siyasi yönüne gelince bu gün yaşananlara bir ışık tutacaktır.
Gene Oray Eğin’e kulak verelim.

“Klein'in ‘Şok Doktrini’ kitabını okuduktan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri’yle bu kadar oynanması, hedef alınması, itibarsızlaştırması konusunda da farklı düşünmemek elde değil... George Soros’un “Türkiye’nin en iyi ihraç malı askeridir” cümlesiyle birleştirince...
Somali, Afganistan, Bosna ve Kosova’da Türk askerinin neden bulunduğu böylelikle anlaşılıyor. Adamlar bizim ticari mallarımızdan değil, ihraç ürünü olarak insanımızdan söz ediyorlar. En ucuz şey insan kaynağımız, en çok onu üretiyoruz çünkü.
Oray Eğin sözünü şöyle tamamlıyor:

“Acaba sırada askerimizin özelleştirilmesi mi var?
İşte şoklarla terbiye edilen yeni Türkiye...”

Yeni anayasa çalışmaları ne için biliyor musunuz? Şimdi halâ şokta mısınız, şaşırmaya devam ediyor musunuz?


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Yayın Tarihi08.05.10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder