21 Şubat 2011 Pazartesi

ZAVALLI ANGUSLAR


Attı mı mangalda kül bırakmayanları bilirim. Onlar her şeye oturdukları yerde çare bulurlar da yerlerinden kalkmadıkları için çarelere de çare olmak gibi bir garabetle karşı karşıya kalırız. Ben ne mi dedim? Açayım biraz.

Bir telefon aldım. Et balık kombinasında bulunan ithal canlı hayvanlar bu karda kışta, çamur çökekte, açık havada ve üstelik yemsiz hayat mücadelesi veriyorlarmış. Doğruluk derecesini araştırdım. Haber doğruydu. Hatta eksikti bile.

Biliyorsunuz ülkemizde tarım ve hayvancılıkta sıkıntılarımız var. Bu sıkıntı hayvancılıkta doruk noktasında. Uzun zamandır teşviklerin kesilmesi, yemin aşırı pahalanması yüzünden besiciler et ve süt için büyükbaş hayvana bakamaz, büyükbaş hayvan yetiştiremez oldular. Bu yüzden elimizdeki büyükbaş hayvan sayısı hızla eridi. Hatta tehlike sınırının bile altına indi. Haliyle bu durum et tüketimini çok etkiledi. Bunun üstüne, et sıkıntısı artınca dışarıdan canlı hayvan getirilmesine karar verildi.

Birkaç postada gelen hayvanlar et ihtiyacını gidermekten uzaktı. Dolayısıyla kasaplarda, satılacağı açıklanan fiyattan daha fazla fiyata satıldılar. Sonunda daha büyük alımlar yapılıp sadece Sakarya’da değil, et balık kombinaları olan illerede dağıtımı yapıldı. Son alımlar sonrasında ilimize 4 bin canlı hayvan geldi.

Gelin görün ki Sakarya et balık kombinası bu kadar sayıda canlı hayvanı barındıracak kapasitede değil. Eleman sayısı derseniz onlarda çok, çok az. Olan öncelikle Allahın bize emaneti olan hayvancıklara, zavallı anguslara oluyor. İşte burada hayvan sevenler derneğine soruyorum, nerdesiniz? Kesilmelerine, kurban bayramında kurban edilmelerine binlerce demeç yayınlayarak karşı olduğunuzu bildiren, en ufak harekete eylemle karşılık veren siz sayın muhteremler, bu olan bitene neden kayıtsız kalıyorsunuz?

Bu işin ekonomik boyutundan söz etmedim. İşin bu yanıda var ve bu göz ardı edilmemeli. Millet parasıyla ithal edilen hayvancıklar burada kaldıkları sürece yeterince beslenip barındırılamadığı için sürekli kilo kaybediyorlar. Hatta o kadar ki kesilme sırası gelmeden ölecek duruma gelenler bile var. Açlık ve bakımsızlıktan ölecek duruma gelen hayvanları son anda keserek tüketilmek üzere market ve kasaplara dağıtılıyorlar.

Bütün canlılar yaşarken eziyet çekmeme hakkına sahip. Ne olursa olsun buna uymak insan olmanın başlıca şartıdır. Gördüğüm kadarıyla ne yazık ki insan olma vasfımızı her geçen gün biraz daha yitiriyoruz. Öncelikle cumhurbaşkanımız ve başbakanımız olmak üzere tüm yetkililerden bu konuya ilgi ve gereken hassasiyeti göstermelerini istiyorum.

Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com

Yayın Tarihi: 02.02.11

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder