14 Haziran 2011 Salı

ŞAİRLERİN ŞİİRLERİYLE SÖYLEDİĞİ 83

Merhaba sevgili okurlar. İki haftalık aradan sonra bir tatil gününde şiirlerle gene karşınızdayım. Tatil gününüze renk katacağına inandığım şiirler seçtim bu gün. Şairimiz; sinema filmlerine konu olmuş, bestelere ilham vermiş “FAHRİYE ABLA” şiirinin şairi Ahmet Muhip Dranas. Şairimizin şiirlerini okuyunca, gelenekseli yıkmadan çağdaş olunabileceğini göreceksiniz. Şiirler o kadar bizdendir ki “Fahriye abla” şiirini okurken gözlerimiz eski bir hatırayla yaşarır. Hepimizin bir “Fahriye Ablası” mutlaka vardır. Kendimize bile itiraf edemediğimiz, yüreğimizi yakan ilk aşkımızdır o. Çocuksu duygularla böyle sevdiğimiz kaç kişi vardır ki.. Topu topu üçü beşi geçmez. Ama biri mutlaka “Fahriye Abla”dır.

Şimdi sizi şairimizin şiirleriyle baş başa bırakıyorum.

...

1939

Bin dokuz yüz otuz dokuz:
Karanlıkların içinde
Ölülerle yaşıyoruz.

Puslu havayı

AHMET MUHİP DRANAS

***

BÜYÜK OLSUN

Ben büyük şarkıları severim; büyük olsun,

Deniz gibi, gökyüzü gibi her şey ve mahzun.

Seviyorsam seni aşk ölümsüzdür gönlümce,

Aşıksam kadınım değil tanrıçasın, ece.

Denizler yolculuğa çağırır durur da beni

Gitmem düşünerek geri döneceğim günü.

Ben büyük rüzgârları severim; büyük olsun

Aşkım da, özlemim de hepsi, her şey ve mahzun.

İnsan bir yanınca Kerem misali yanmalı,

Uykudan bile mahşer gününde uyanmalı.

AHMET MUHİP DRANAS

***

FAHRİYE ABLA

Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,

Kapanırdı daha gün batmadan kapılar.

Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden,

Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!

Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen

Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla

Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla!

Eviniz kutu gibi bir küçücük evdi,

Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi;

Güneşin batmasına yakın saatlerde

Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede.

Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede;

Bahçende akasyalar açardı baharla.

Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye abla!

Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı;

Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı.

İçini gıcıklardı bütün erkeklerin

Altın bileziklerle dolu bileziklerin.

Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin;

Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla.

Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye abla!

Gönül verdin derlerdi o delikanlıya,

En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.

Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın,

Hâlâ dağları karlı Erzincan'da mısın?

Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın;

Hâtırada kalan şey değişmez zamanla.

Ne vefalı komşumuzdun sen, Fahriye abla!


AHMET MUHİP DRANAS

***

KAR

Kardır yağan üstümüze geceden,

Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,

Ormanın uğultusuyla birlikte

Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte

Kar yağıyor üstümüze, inceden.

Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,

Unutulmuş güzel şarkılar için

Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,

Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan

Sesin nerde kaldı? kar içindesin!


Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!

Uyandırmayın beni, uyanamam.

Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,

Allah aşkına, gök, deniz aşkına

Yağsın kar üstümüze buram buram...

Buğulandıkça yüzü her aynanın

Beyaz dokusunda bu saf rüyanın

Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış

Sırf unutmak için, unutmak ey kış!

Büyük yalnızlığını dünyanın.

AHMET MUHİP DRANAS

***

KÖPÜK

Oyun bitti ve her şey yerini buldu.

Akşamla ebedi kızlar anne oldu.

Aynalara bakma, aynalar fenalık;

Denizi, sonsuz olanı düşün artık.

Bir gün beni hatırlayabilirsin ancak,

Güzelsem soyabilirsin çırılçıplak;

Oradayım hep ben, orada, derinde,

Gemilerin ihtiyar köpüklerinde.


AHMET MUHİP DRANAS

***

SERENAD

Yeşil pencerenden bir gül at bana,

Işıklarla dolsun kalbimin içi.

Geldim işte mevsim gibi kapına

Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.

Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak

Ben aşkımla bahar getirdim sana;

Tozlu yollarından geçtiğim uzak

İklimden şarkılar getirdim sana.

Şeffaf damlalarla titreyen, ağır

Koncanın altında bükülmüş her sak.

Seninçin dallardan süzülen ıtır,

Seninçin karanfil, yasemin zambak...

Bir kuş sesi gelir dudaklarından;

Gözlerin, gönlümde açan nergisler.

Düşen öpüşlerdir dudaklarından

Mor akasyalarda ürperen seher.

Pencerenden bir gül attığın zaman

Işıkla dolacak kalbimin içi.

Geçiyorum mevsim gibi kapından

Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.

AHMET MUHİP DRANAS

***

TESTİ

Dolu bir testiydim ben,

Başaşağı ettiniz beni;

Eh, boşalıverdim derken...

İyi mi ettiniz yani?

Sevgiler vardı içimde

Ezgiler vardı, iyilikler...

Boşaltıverdiniz, hem de

Düşürüp kırmaktan beter.

Hoş, yine bir testiyim ben,

Yine varım ama bomboş.

AHMET MUHİP DRANAS

***

YAŞARKEN

Ağaçların daha bu bahçelerde

Bütün yemişleri dalda sarkıyor;

Umutların mola verdiği yerde

Geceler bir nehir gibi akıyor.

Baksan bir uzaklık var hangi yana,

Hangi eşyaya dönsen boş bir ayna;

Varmak istediğim uzak limana

Gemiler beni almadan kalkıyor.

Gelmedi gün daha, çalmadı saat,

Daha uçurmuyor beni bu kanat;

Sabırsızlanma, ey kapımdaki at!

Güneş daha gözlerimi yakıyor.

AHMET MUHİP DRANAS

***

Haftaya şiirler ve şairlerle gene görüşmek üzere hepinize mutlu hafta sonları diliyorum.

Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com

Yayın Tarihi: 05.06.2011


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder