26 Mayıs 2012 Cumartesi

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ŞEHRİMİZİN ÜNLÜLERİ 2


Fahri tuna “Fiziğiyle, alışkanlıklarıyla, karakteriyle babanız nasıl bir adamdı?” diye Nihat Yıldız’a soruyor.

“Orta boylu, adaleli yapılı biriydi. Ölene kadar da göbek filan yoktu. Sportmenliği ölene kadar devam etti. Hatta biz çocukluğumuzda Kefken’e giderdik. O orada havada parende atardı, ondan başka hiç birimiz yapamazdık. Ehliyetli elektrikçiydi. El becerileri çok gelişmiş olduğu için, evimizin altında, bakkalın yan köşesinde, elektrikli aletler ve gaz ocağı tamiri yapardı. Şerefiye Camii’nin elektrik donanımını Elektrikçi Mustafa Amcayla birlikte ücretsiz olarak yapmışlardı. Bahçemiz genişti, bugünkü Yuvam Sokak’ta Belediye Çocuk Kreşi olan yer bizim bahçemizdi, yani evimizin arka tarafıydı. Bir dönüme yakındı. Babam marul, soğan, turp vs. kış sebzelerini eker, ucu delik şişi vardı, ipi geçirir, sebzeleri takar, sonra hediye olarak bizden her akşam komşulara gönderirdi: ‘al bunu oğlum, Zihniyehanım (Necdet Birgen’in kayınvalidesi) teyzene götür, al bunu Sabri Amcanlara (Kuaför Ayten’in babası) götür, al bunu Mustafa Amcanlara (Aldinç) götür, al bunu doktor Cavit Beye (Gürarda) götür, al bunu Leman Hanımteyzene (Fehmi Dericioğlu hanımı) götür.’ En büyük zevki bahçede ellerliyle yetiştirdiklerini eşe dosta dağıtmaktı. Elektriği, zili arızalı olanı ücretsiz tamir ederdi.”

Fahri Tuna Tel cambazı Abdullah’ın küçük oğlundan babasıyla ilgili bir anı anlatmasını rica eder:

“Annem anlatırdı, cambazlık yaparken bazen kızar, kahveyi telde, sandalye üzerinde içer" derdi. 25 yıl süreyle hiç düşmemiş. Dedem çok zengin olduğu için, babamın paraya ihtiyacı olmamış ama cambazlıktan da harçlık çıkartmış. Cambazlığı 25 sene önce zevk, alkış, şov için yapmış. Ama kazandığıyla evini de geçindirmiş. Babam anlatırdı. 1928’lerde 6 ay paralı askerlik yapmış babam, 950 lira ödedik derdi, çok büyük paraymış tabii o zaman. Tümende fırın yokmuş, babam subaylara demiş ki ‘buradaki herkes paralı, ben bir gösteri yapayım, para toplayalım da fırın yapalım’, teklifi kabul edilmiş, babamın yaptığı gösteride toplanan parayla Adapazarı Tümenine (Çark Caddesindeki) fırın yapılmış.”

Fahri Tuna’nın belirttiğine göre tel cambazı Abdullah yıldız’ın Amerika’da yaşayan ikinci kızı Nursen Tugaybatur 1940’larda babasıyla merdiven gösterisi yapmışlar. İstanbul’da oturan büyük kızı Nurhan Obüs’ün 1969 doğumlu oğlu Erkan Obüs ve 2000 doğumlu torunu Kaan Obüs akrobasi ve sihirbazlık dalında dedeleri gibi gösteri dünyasına katılmışlar.

Türkiye’nin tanıdığı mizah yazarı ve hoşsohbet 91 yaşındaki mimar Aydın Boysan “Bizim Samatya Narlıkapı Çıkmazı'nda... 1935’te ayrıldığımız mahalledeki... Bizim bayram yerinin en büyük numarası Cambaz Abdullah’tı. Siyahlar giyinen, çok yakışıklı balet gibi biriydi. Hakkında bir sürü rivayet dolaşırdı; çok iyi bir aileden geliyor. Cambaz Abdullah şöyle, Cambaz Abdullah böyle...”  diyerek Cambaz Abdullah Yıldız’la ilgili hatırladıklarını Yeşim Çobankent ve Janset’le yaptığı “bayram” sohbetinde belirtmişti.

Gazetemizin kurucusu sayın büyüğümüz Cezmi Hakman Beyefendi Abdullah Yıldız’ı bizlere şöyle tanıtmış.

“Sportif bir kişiydi, şimdi Büyükşehir Belediyesinin bulunduğu park, eskiden futbol sahasıydı, 1946-47’ye kadar, rahmetli Abdullah amcamız oradaki meydanda halka gösteriler yapardı, direkler kurulur, teller çekilirdi, genellikle bayram zamanlarında olurdu, binlerce Adapazarılı merakla izlerdik. 4-5 metre yükseklikteki ayaklarla şimdilerde “uzun adam” denildiği şekilde sokaklarda dolaşırdı. O zamanlar bizim gibi çocuklar için çok önemli bir eğlenceydi. Onunki bir sanattı, spor olduğu kadar. Rahmetlinin tel üzerinde kurban kestiğini bizzat görmüş kişilerden biriyim.”

Abdullah yıldız Sayın Cezmi Hakman beyefendinin sevgili eşi Ayhan Hakman hanımın amcası oluyorlarmış. Kendileriyle Fahri Tuna’nın bu konu hakkında yaptığı bir görüşmeyi gene Fahri Tuna’nın satırlarıyla aktarıyorum.

“Rahmetli Abdullah Yıldız, benim öz be öz amcamdı. Son derece duyarlı, hassas biriydi. Son derece iyi niyetli, herkese iyilik yapmak isteyen, bayramlarda bizleri beklemeden gelip ziyaret eden biriydi. Oğlu Nihat ona en çok benzer kişiliklidir. Sevgi dolu biriydi. Ayrıca çocukları da sevindirmek için, tel üzerinde, ayaklarına gaz tenekeleri bağlar, gider gelirdi. Telin üzerine bisikletle pedal çevirir gider gelirdi. 1920, 1930 ve 40'lı yılların Adapazarı’nda çocuklar için en büyük mutluluk Cambaz Abdullah Yıldız’ı seyretmekti. Pazar günleri ve özel günlerde gösteri yapardı. O zamanlar sinema yok, bir şey yok. Tek eğlencemiz oydu. Gösteriler açık alanda olur, çocuğunu kapan gelirdi. Amcam para falan da almazdı. Onunla birlikte yerde palyaçolar da gösteri yapardı. Amcam 1949’dan sonra cambazlığı bıraktı, vefatına kadar Çark Caddesinde bakkallık yapmıştı.”

Şehrimiz ünlülerini tanıtmaya çalıştığım ilk kişi cambaz Abdullah Yıldız’ı yaşımız dolayısıyla tanıyamadık. Onun hakkında yazılanları okuyunca eski zamanların o sihri sardı beni. Ne güzel anmışlar kendisini. Gelecek yazıda tanıtacağım şehrimizin ünlüsü Abdurrahman Gürses olacak.


DEVAM EDECEK


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com

Yayın Tarihi: 25.05.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder