Yazı dizimizin son bölümüne geldik. Geçen bölümde
“Vandalizm”in psikolojik nedenlerini inceleyen Cumhuriyet Üniversitesi Tıp
Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğr.Gör.Dr. Bora Boz ve Cumhuriyet
Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Yrd.Doç.Dr. Fatma Yücel
Beyaztaş’ın çalışmalarından alıntılar yapmıştım. O alıntılara sonuç bölümüyle
devam ediyorum.
“Sonuç
Vandalizm özellikle
kent toplumunu yakından ilgilendiren genç nüfusta sıklıkla karşılaşılan
toplumsal ve güncel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Suç oranının bu
gruplarda yoğunlaşma nedeni, adölesan dönemde meydana gelen hızlı emosyonel ve
fizyolojik değişikliklere bağlanabilir.
Sivas’ta yapılan bir çalışmada, farik ve mümeyyizlik muayenesi için gönderilen kamuya zarar veren şiddet davranışlarında bulunan çocukların çoğunun ebeveynlerinden uzak oldukları belirtilmektedir. Eğitim ve ilgi, sevgi, şefkat gibi değerlerin verilemeyen yetişme çağındaki insanların suça eğilimli sosyal bir çevreye itildikleri düşünülebilir.
Sivas’ta yapılan bir çalışmada, farik ve mümeyyizlik muayenesi için gönderilen kamuya zarar veren şiddet davranışlarında bulunan çocukların çoğunun ebeveynlerinden uzak oldukları belirtilmektedir. Eğitim ve ilgi, sevgi, şefkat gibi değerlerin verilemeyen yetişme çağındaki insanların suça eğilimli sosyal bir çevreye itildikleri düşünülebilir.
Batı ülkelerinde
yapılan çalışmalarda, vandalizmin uygun eğitim ve psikiyatrik tedavi ile
düzeltilebilir bir davranış olduğu belirtilmektedir. Bu kişilerin tedavisinin
yanında, ailesiyle birlikte davranış eğitim programlarının düzenlenmesi
gerekmektedir.
Sosyal katmanlar
arasında derin farklılıkların olduğu, sağlıksız kentleşme sürecinin yaşandığı
ülkemizde bu konunun ileride daha büyük sorunlara sebep olmadan, sözcük olarak
bile çok iyi bilinmeyen vandalizmin varlığının kabul edilmesi ve ayrıca eğitim,
pedagoji, psikiyatri, adli tıp gibi disiplinleri ilgilendiren bu konunun
kapsamlı olarak araştırılması, çözüm önerilerinin gündeme getirilmesi
gerekmektedir.”
Uzun süredir dünyadaki gelir adaletsizliğine dikkat
çekiliyor ve kuzey yarım küreyle güney yarım kürenin gelişmişlik farkına vurgu
yapılıyordu. Bugün kapitalizmin vardığı noktada bu daha da aşırılaşmış
durumdadır. Her insanın insan hakları beyannamesine göre eşit yaşama hakkına
sahip olduğu belirtilmesine rağmen üretimin insansızlaştırılması durumu kas
gücüyle geçimi sıfırladığı için bu hak sözde kalmaktan öteye gidemiyor. Böyle
bir durumda eski yunan ve eski roma demokrasileri hortlamaya başlamıştır. Yani
yurttaş tanımı içinde olanlar ve olmayanlar. Yurttaş tanımına girenler
demokrasiden faydalanabilirken yurttaş olmayanların, kul veya köle olanların bu
tip demokraside adı bile geçmeyecektir. Burada yurttaş olmayanların yerine mal
varlığının, mülkün değeri vardır. Günümüzde de böyle değerlerin baş tacı
edildiğini söyleyebiliriz. Yazımızın ikinci bölümünde tekrar döneceğimi
belirttiğim paragrafla yazı dizimizi bitirelim.
Artık mal mülk savaşlarla yok edilmiyor. Hatta canlı
organizmaları yok eden, binaları olduğu gibi bırakan bir teknoloji bile
geliştirdiler. Adına Nötron bombası denilen bu teknoloji şöyle açıklanıyor:
Nötron bombası füzyon ilkesiyle çalışmaktadır. Nötron
ışınları, binalar ve çevreye bir zarar vermemekle birlikte insan hayatı için
kesin öldürücü tehlike içermektedir.
Nötron bombasının yaydığı tritiumun yaklaşık 13,32
yıl ömrü vardır. Bu aktivasyon, atom bombasına göre on kat daha
fazladır.
İşte bu “Vandalizm”in vardığı sonucu fazlasıyla açıklamaya
yeter. Burada durum tersine dönmüş, varlığa sahip olma isteği öne geçmiştir.
Ama bir gerçek vardır, bütün canlılarla birlikte insansızlık. Bu insansız
uygarlık özleminden başka bir şey değil tabi. İyide uygarlığı yaratan insan! O
olmadan uygarlık olmaz ki!.. savaştığınız yerin yer altı varlıklarından başka
yer üstü varlıklarına göz dikmekte neyle açıklanabilir? Hele hele organik bir
canlının olmadığı yerde endüstriyel uygarlık, dört başı mamur bir uygarlık olur
mu? Alın size bir başka “Vandalizm” biçimi daha.
(“Vandalizm”in bu son biçimiyle ilgili ek bir bilgi:
1963 yılında Amerika’nın Nevada kentindeki bir yer altı
üssünde yapılan denemelerle başlayan süreç, Sovyet bloğunun yıkılması üzerine
bitti. Böylelikle sona eren soğuk savaştan 10 yıl sonra nötron bombası 2003
yılında kullanımdan kaldırıldı. Şimdilik bu tehlike yok gibi. Fakat Amerika’yı
tehdit edecek bir güç ortaya çıktığında bu bombanın ortaya çıkmayacağını kim
iddia edebilir? Bu bombanın üretiminde epey yol alınmışken tekrar başlamak zor
olmasa gerek.)
BİTTİ
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Yayın Tarihi: 16.05.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder