İlimizin il olduğu tarih öyle çok eskilere dayanmıyor.
Adapazarı 1956’da il olan ve içinde geçen nehrin adıyla anılan Sakarya ilinin
merkezi konumundadır. Çok bereketli topraklara sahip tarımcılığına ilave olarak
bir sanayi kentidirde. Bulunduğu bölgenin hızlı gelişmesine bakarsanız
ülkemizin kalkınma hamleleri içinde yer alma konusunda biraz geride
kalmaktadır. Öyle veya böyle bir gelişmenin içinde olduğu görünür bir gerçek
olduğu için hatırı sayılır göçler almaktadır. Bu yüzden dönem dönem demografik
yapı değişmektedir. Bu değişen demografik yapının gelecek nesillere güzel
hikâyeler bırakacağını umuyorum. Tıpkı bundan önce bıraktığı gibi.
Geçen gün gazetemiz yazarlarından Sayın Sedat Balta’nın kentimizde
doğup büyümüş ünlü hikâyecimiz Sait Faik’i konu edindiği “Sait Faik’in Değeri
Adapazarı’nda Bilinmiyor” başlıklı yayınlanan yazısını okuyunca ilimizde
yetişen ve unutulan değerler başka kimlerdir diye düşündüm. Bilmemek benim
ayıbımdı. Sait Faik’e hakkı olan değeri göstermeyen il yöneticilerinin de ayıbı
çok büyük.
Kim sorarsa il kültür müdürlüğümüz ve belediyelerimizin
kültür daireleri var. Onlar kendilerine dinlenme tesisleri oluşturmaktan başka
ne yapıyorlar? “Afa” Sakarya Üniversitesinden alınıp il kültür müdürlüğüne
verildiğinden beri köhne bir görünüm aldı. İçinde bulunan 6 Nokta Körler Derneği’ne
körleri kovamadıkları için (ellerinden gelse kovacaklar ama valiliğin engel
olduğunu duyuyorum, Allahtan ki duyarlı valilerimiz var) çin işkencesi
yaparcasına erişimi güçleştirmekten başka ne yaptılar? Sorumlu bir müdür
aradığımda herkes kendinden başkasını gösteriyor. Dönüp dolaşıp aynı yere
geldiğimde müdürlerin yok olduklarını görüyorum. İşte ilimizin kültür işlerini
yöneten kişiler bunlar! Bu yüzden Sait Faik gibi ilimizin övüncü bir hikâye
yazarımıza hak ettiği değerin verilmesini beklemiyorum. Çünkü bunlar
görevlerini yerine getirmekte olmaları gereken binaları “dinlenme tesisi”
yapmakla meşguller. Gidin bakın; herkesimden insanın gelebilmesi için fiyatları
ucuz tuttuklarını söyledikleri tiyatro oyunları sırasında salonlarda kaç tane
engelli var? O kadar merdivenlerin olduğu yerde engelliler için bir tek rampa
yoksa oyun seyreden engelli nasıl olsun?
Sayın Sedat Balta yazısında; “Büyükşehir Belediyesi Kültür
ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı başta olmak üzere belediyelerimizin ilgili
birimleri dünya çapında önemli ve değerli bu hikâyecimize niye sahip
çıkmıyorlar anlaşılır gibi değil” diye soruyor, gene Büyükşehir Belediyesi’nin
28 Mayıs tarihinde AKM’de yapılacak “Hemşerimiz Sait Faik” başlıklı paneli
haber veriyordu. İşte bunlar güzel haberler. Bundan daha fazlasını beklemek
böyle bir yazara sahip bir il olarak hakkımız. Mesela sokak adlarımız kaldırılıp
numaralandırılacağına (bence numaralandırma şahsiyetsizleştirme anlamını taşır)
ilimizin değerli insanlarının adı konsa daha güzel olmaz mı?
Sayın Balta Panele konuşmacı olarak AKP Milletvekili Ayşenur
İslam, Necati Mert, Prof. Dr. Yakup Çelik, Prof. Dr. Engin Yılmaz’ın
katılacaklarını duyuruyor. Haklı olarakta “Yeri gelince hemşerimiz dediğimiz
Sait Faik’e sahip çıkılmaması ‘ideolojik’ olabilir. Öyküleri dünya görüşlerine
uymayabilir. Ancak bu Sait Faik’in Adapazarlı bir hikâyeci olduğu gerçeğini
unutturamaz.” diyor. İşte dayanak noktamız aynı kentlilik olmalı. Aynı
kentliliği güdersek ayrımcılık kalkar. Buradan hareket edildiğinde aynı ülkenin
yurttaşı olmak fikrine ulaşılır ki buda birleştirici unsur olmaya yeter. Fransızlar
her görüşten yazar, sanatçı, bilim adamı ve politikacı için “onlar Fransadır”
der ve eklerler, “birini bile içinden çıkarsanız Fransa, Fransa olmaktan
çıkar!”
Öyleyse birini bile çıkarmadan her değerimize sahip çıkalım.
Bizi biz yapan bu değerlerdir. Bunu hatırlamama yardımcı olduğu için Yazarımız
Sayın Sedat Balta’ya teşekkür ediyorum.
Köşe yazısını okuduktan sonra ilimizdeki ünlülerin pek
bilinmediklerini düşünerek bir dizi yazıyla bu ayıbımızı bitirmeye karar
verdim. Gelecek yazımızdan itibaren ilimizin yetiştirdiği değerleri anlatmaya
başlayacağım. Bu konuda araştırmalar yapan Fahri Tuna beyin doyurucu yazılarına
rastladım. Ayrıca internet yoluyla aradığım isimlerde oldu. Birkaç kaynağa
bilgileri doğrulatmaya çalıştım.
İlimizin yetiştirdiği 49 ünlü isim buldum. İlk listede
anlatacağım 16 kişinin hikâyesi oldukça eğlenceli. 2. listedeki 33 kişi genelde
bu günde yaşayan ünlülerden oluşuyor. Listelerde kimler var derseniz biraz sır
verelim.
Cambaz Abdullah Yıldız, Reis-ü’l
Kura Hafız Abdurrahman Gürses, Aşık Güvahi, Esin Engin, Faik Baysal, Falih
Rıfkı Atay, Halit Çelikoğlu, Hamdi Özarutan, Hürrem Erman, Kerim Korcan, Saim
Özel, Sait Faik Abasıyanık, Sezgin Burak, Yesari Asım Arsoy, Yıldırım Gencer,
Ziya Taşkent.
Bu ilk listeydi. İsimler önem sırasına göre değil alfabetik
dizilmiştir. İkinci listede şu isimler var:
Ahmet Toçoğlu, Aşkın Nur Yengi,
Aykut Kocaman, Ayşegül Aldinç, Banu Güven, Bülent Uygun, Didem Uzel, Ebru
Cündübeyoğlu, Eren Ermiş, Engin İpek, Engin Yüksel, Gaffar Okkan, Gürkan Uygun,
Hakan Keleş, Hakan Şükür, Halil Mutlu, Kenan
Sofuoğlu, Mahmut Hanefi, Oğuz Çetin, Orhan Ak, Sabri Ugan, Sadettin Tatan,
Sedat Peker, Semih Saygıner, Süleyman Seba, Süleyman Vural, Şansal Büyüka, Tayfur
Havutçu, Tuncay Şanlı, Timur Acar, Uğur Dündar, Umut Akyürek, Yılmaz Vural.
Daha benim bilmediğim ve ulaşamadığım
kim bilir kimler vardır? Bu kişilerle ilimizi, dolayısıyla şehrimizi daha iyi
tanıyacak ve değer vereceğimizi umuyorum. Bir şehir ünlü kişilerle ünlenir. Bu
kişiler ne kadar çoksa, şehrimiz o kadar büyük olur. Bazende bu sayıya bakmaz,
nitelikçe bazen 1 bile 2’den değerli olabilir. Onun için nitelik nicelikten
daha önemlidir. Şehrimizin niteliği yaşayanlarının niteliğiyle
orantılıdır.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder