26 Mayıs 2012 Cumartesi

VANDALİZM, YANİ YIKICILIK, YADA UYGARLIK DÜŞMANLIĞI 4


Bugün dördüncü bölümünü okuduğunuz “Vandalizm” yani “Yıkıcılık” konulu yazı dizimizde bireysel olarak “Vandalizm”in ruhsal-toplumsal nedenlerini inceleyeceğiz. 

Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğr.Gör.Dr. Bora Boz ve Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Yrd.Doç.Dr. Fatma Yücel Beyaztaş yaptıkları bir çalışmada “Vandalizm”i şöyle tarif ediyorlar:

“Vandalizm; bilgisizlik yüzünden ya da zevk için kamu veya sanat yapılarını büyük zararlara yol açarak yıkmak ve bu yıkımı kendi başına bir amaç durumuna getirmektir. “Kırıp geçirmek” anlamında kullanılan bu kavrama Fransız Devrimi sırasında rastlanmasına karşın daha eski zamanlardan beri görüldüğü bilinmektedir. Kavimler göçü sonrasında Barbar vandalların eski Roma ve Yunan medeniyetlerine ait sanat eserlerini tahrip edip yağmalamıştır. 1790’dan başlayarak krallığın, soyluların ve din adamlarının ayrıcalıklarına ilişkin arşiv belgelerinin yakılması emredildi. Buna göre; Paris’teki heykel ve anıtlar kaldırılacak, bronzdan yapılmış olanlar top ve tüfek yapımında kullanılacak, altın olanlar eritilip külçe haline getirilecek, günlük araç ve gereçler de eritilecekti. 19. yüzyıldan başlayarak koruyucu bir sistem geliştirmeye çalışıldıysa da, vandalizm tümüyle önlenemedi. Günümüz modern kent toplumlarında da estetik ve güzel olan her şeye, ortak yaşam alanlarına saldırı olarak karşımıza çıkmaktadır. Batı Avrupa ülkelerinde vandalizm de, şiddetin benzer şekli olan holiganizm gibi toplumsal güncel bir sorundur.”

Bugün “Vandalizm” görüldüğü gibi her alanda var. Sanattan spora, siyasetten eğlenceye kadar nereye baksanız “Vandalizm”i görürsünüz. Bundan medet uman yönetici kesimi “Vandalizm”i yeşertip büyütür bile. Çünkü onlara körü körüne itaat edecek, öyle uzun boylu düşünmeyen insanlar lazım. Sporda geldiğimiz nokta bizi bu konuda başımızı ellerimiz arasına alıp uzun uzun düşünmemizi gerektiriyor.

“Vandalizm, antisosyal kişilik bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Erkek bireylerde daha sık görülmektedir. Kadınlarda daha az rastlanmasına karşın, antisosyal kişilik bozukluğu olan genç annelerin eşlerine ve çocuklarına karşı şiddet içeren davranışlarda bulunduğu bildirilmiştir. Vandalizmin özellikle adölesan çağda ilaç, uyuşturucu ve alkolün kötüye kullanımıyla ilişkili olduğu saptanmış olup; kokain kullanan adölesanlarda % 57 oranında vandalist davranışlar görülmüştür. Özellikle sosyoekonomik düzeyi düşük okul çağındaki gençlerde sık karşılaşılmaktadır. 16 ayrı liseden 7340 öğrenci arasında yapılan bir çalışmada öğrencilerin % 5’inde vandalist davranışların gözlendiği bildirilmektedir.”

Birde buna gelir adaletsizliğini ekleyin, fotoğrafın tamamı görünmüş olur. Ülkemizde ne fütursuz cinayetler işleniyor farkındasınız değil mi? Kadın ve çocuk dövmek vak-ayı adiyeden. Dayak yiyen çocukları kurtaran anne babaları değil. Çünkü onların gözü dönmüş durumda. Hatta bu gözü dönmüşlükten hayata mevsimsiz veda eden çocuklar var. “Vandalizm”in boyutları benim gözümü korkutuyor. Estetik kaygısı, insan sevgisi ve Allah’a, onun yarattıklarına hayranlıkla harmanlanmış bir saygı kazandırılmadan üstesinden geleceğimizi düşünmüyorum. Mutlaka sanatlarla at başı gidecek inanç sistemi oluşturulmalı, inançlar sadece ibadetle sıkıştırılmamalı. Çünkü bütün bu yapılanlar dinimizce asla affı olmayan kul hakkına tecavüzdür. Bunun önlenmesi için Vandalizm bitirilmelidir.

“Vandalizme kentsel toplumlarda değişik şekillerde karşılaşılmaktadır. ABD’de yapılan bir araştırmada, vandalların ve hırsızların özellikle yaşlı nüfusa karşı saldırılarında son yıllarda artış olduğu görülmüştür. San Francisco’da demiryollarının son yıllarda vandalist saldırılarda artış olduğu bildirilmiştir. Vandalizmde organik sebepler de araştırılmıştır. Nörolojik bir rahatsızlık olan Tourette Sendromu’nda vandalist davranışlara rastlanabileceği, organik beyin hastalığı olan 75 yaşında bir erkeğin telefon sistemine vandalist davranışların olduğu belirtilmiştir.”

“Vandalizm”in toplumsal etkenlerle beraber tıbbi bir hastalık olduğunu yapılan araştırmalar gösteriyor. Çocukluktan itibaren kendini gösteren bu hastalık önce oyuncaklara, daha sonra küçük hayvanlara haşin davranışla gün yüzüne çıkar. Oyuncağını ve hayvanları koruma ve sevme bebeklikten başlayarak öğretilmelidir.

DEVAM EDECEK
  
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com

Yayın Tarihi: 14.05.2012 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder