23 Kasım 2009 Pazartesi

İNSANSIZ İNSANİYET (İNSANLIK)



ÇİZGİ-YORUMUYLA COŞKUN GÖLE  
         Bir çarpıklık var bu işte. Kesin bir çarpıklık var! İnsansız insaniyet gösterileri başladı. İlk uzay araştırmalarında Ruslar Sputnikleri, Amerikalılar Apolloları uzaya insansız yollamışlardı. Hadi onlar bir denemeydi ve insanı feda etmemeyi amaçlıyorlardı. Daha sonra edinilen bilgilerle uzayda insanla dolaşmaya başladılar. Sözünü edeceğim konudaysa tersine bir gelişme gözlüyorum. İnsanla başlayan her şey insansızlaştırılıyor giderek. Ne için? İnsanlık için! İnsansız insaniyet dönemi başlamıştır kutlu olsun!


         İlk insansızlaştırma hareketi makineleşmeyle birlikte tarımdan sanayiye çalışma alanlarında başladı. O geçiş döneminde çok insan işsiz kalarak ziyan oldu. Daha sonra otomatlaşarak fabrikalardaki üretim 5-10 kişinin olması gereken yerlerde 1 kişiyle, hadi birde yedeğini diyelim 2 kişiyle sağlanır oldu. Devlet dairelerinin evrak bölümü artık bilgisayarlara emanet. Başında sadece 1 kişi bulunuyor. Haberleşmeye ne buyrulur? Postacılar artık resmi evrak taşıyıcısı oldular. O güzelim mektupları getiren postacıların yolunu gözleyende yok artık. Herkesin elinde cep telefonu, ya mesajla, yada konuşarak birbirlerinden haberdar oluyorlar. İlerlemeye karşı olduğumu sanmayın. Ben insansızlaşmaya karşıyım. Çünkü gidişat o yönde. O yöne son sürat gidiyoruz.

         Hele internet çağında insansızlaşma alanları o kadar genişledi ki, saymakla bitmez. Alış verişten, kredi çekmeye kadar doğru bilgiler girildiği takdirde hiçbir engele takılmaz, hiçbir insana rastlamazsınız. Bunun adına yazılışıyla “online,” okunuşuyla “onlayn” sistem deniyor. Yani bu, açık sistem demekmiş. Yani açık kapı. Açık kapının gerisinde insan aramayın, yok!

         Bu kadar insansız işler olurken ibadetler de bundan nasibini aldılar bu arada. Öyle şaşırdım ki, modern kentleşme yalnızlaşmaktı biliyordum bunu, ama konunun buralara kadar geleceğini bilmiyordum ve bunu düşünemediğimi itiraf edeyim.

Önümüz kurban bayramı. Hali vakti yerinde olan, gücü yeten kurban kesecek ya, bu konuda da yukarda anlattığım şeyler uygulanmaya başlanmış. Şu habere bakar mısınız?

         Hipermarketlerin “kurbanlık” yarışı


         Kurban Bayramı yaklaşırken, veteriner hekim kontrolü ve dini vecibelere uygun şekilde kurbanlık kesim ve teslimat garantisi sunan hipermarketlerin müşteri kapma yarışı hız kazandı.
         AA muhabirinin Carrefoursa, Real ve Kipa’nın kurbanlık satış kampanyalarından derlediği bilgilere göre, son yıllarda hipermarketlerin kurban kesim organizasyonları büyük ilgi görüyor.
         Kent yaşamının yol açtığı yoğunluk, kısıtlı zaman ve kurban kesim yeri gibi sorunları ortadan kaldırarak, canlı hayvan satışı yapan ya da hijyen koşullarda kesim yaparak “kurban paketi” hazırlayan hipermarketler, müşterilerine sipariş verdikleri mağazalardan bayramın birinci ve ikinci günü teslimat yapmayı vadediyor.
         Kurbanlık siparişlerini 14 Kasım itibarıyla almaya başlayan hipermarketler, 26 Kasım Perşembe gününe (Arefe) kadar sipariş kabul edecek.
         Carrefoursa, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yetiştirilen “Akkaraman” ırkı bir yaşını geçmiş koçlardan seçilen kurbanlıkları, bayramın 1.  günü noter huzurunda din görevlileri eşliğinde, hijyenik koşulların sağlandığı mezbahalarda, veteriner hekimlerin kontrolünde kesildikten sonra, özel kolilerinde, müşterilere teslimatın yapılacağı mağazalara soğutucu donanımlı araçlarla nakledecek.
         Müşterilere teslim edilecek olan yaklaşık 19-22 kilo ağırlığa sahip kolide, kesilen kurbanlığa ait, 2 kol, 2 but, 2 kafes, 1 gerdan, muhtelif yağlar ve sakatat (akciğer, yürek, karaciğer) yer alacak.
         Kurban derileri ise kesim salonunda hazır bulunan Türk Hava Kurumu (THK) yetkililerine teslim edilecek ve 




BÜYÜKBAŞ HAYVAN İÇİN HİSSE TOPLAMA
“14-26 Kasım tarihlerinde Real’e gelip kurbanlık siparişinizi verin,
 İslami kurallara ve hijyenik koşullara uygun olarak kesip, paketleyip Kurban Bayramı’nın 2. günü teslim edelim” sloganıyla kurban kesim organizasyonu düzenleyen Real ise büyükbaş hayvanlardan seçilen kurbanlıklar için hisse de topluyor.
         Kurbanlık teslim şartları ve hisse toplama konusunda ise firma, şu bilgileri veriyor:
         “Küçükbaş kurbanlıkların canlı ağırlıkları yaklaşık 45 kilogram, kesilmiş ağırlıkları Karaman cinsi için yaklaşık 18, Kıvırcık cinsi için yaklaşık 16 kilogram. Büyükbaş kurbanlıkların canlı ağırlığı 270-300, kesilmiş büyükbaş dana kurban ağırlığı ise kemikli olarak yaklaşık 140 kilogram olacaktır. Küçükbaş kurbanlıklar 9 parçaya ayrılıp 2 adet kemikli but, 2 adet kemikli kol, 2 adet kanat kafes, 1 adet kemikli gerdan, 1 adet ciğer takımı, 1 adet kuyruk yağı olacak şekilde parçalanıp koli içinde teslim edilecektir. Kıvırcık 8 parçadır, 1 adet kuyruk yağı sadece Karaman için geçerlidir. Tüm mağazalarımızda paketli büyükbaş dana satışları; hisseli satış olarak gerçekleştirilecektir, bir dana için en fazla 7 hisse olabilmektedir, mağazalarımızda 4-5-6-7 hisseli dana satışları yapılacaktır.”
         Kurbanlık hayvanların derileri THK’ye bağışlanırken, ayrıca talep edilmesi halinde İstanbul Zihinsel Engelliler için Eğitim ve Dayanışma Vakfı için de bağış toplanıyor.
         Real’de, kesimi yapılmış “Karaman” ırkı 575, “Kıvırcık” ırkı 649, dananın 7’de 1 hissesi 560 liraya satılırken, canlı kurbanlıkların kilo fiyatı “Karaman” ırkı için 11,49, diğerleri içen 11,99 olarak belirlendi.



“PAKETLİ KURBAN” HİZMETİ
         “Bayram’da Kipa’dan paketli kurban hizmeti” sloganıyla sipariş toplayan Kipa ise “Karaman” ırkı koçlardan oluşan kurbanlıklar için 575 lira olarak belirlediği tek fiyatı uyguluyor.
         Firma, müşterilerine kurbanlık ve teslim şartlarına ilişkin şu açıklamayı yapıyor:
         “Kurbanlıklarımız 1 yaşını tamamlamış sağlıklı
koçlardan seçilir. Kurban Bayramı’nın 1. günü İslami usullere uygun olarak din görevlisi eşliğinde, noter huzurunda ve hijyen koşullarda kesilen kurbanlıklar özel kolilerine konularak soğutmalı araçlarla mağazalarımıza gönderilecek ve kurban alışverişinize yaptığınız mağazadan size teslim edilecektir. Kurbanınızın kesilmiş karkas ağırlığı minimum 18 kilo olacaktır. Kolide 2 but, 2 kafes, 1 fleto, 1 gerdan, 1 sakatat torbası bulunur.”
         Deri ve bağırsakları THK’ya bağışlayan Kipa, bağış makbuzunu size müşteriye teslim ediyor.”



Haberi olduğu gibi sundum. Sizlerde okudunuz. Belki de bu kent yaşamının yoğun temposundan doğan zaman ve yer darlığından dolayı, birde her kurban bayramında kurban kesimi sırasında çıkan kötü manzaralar nedeniyle bu hizmeti beğenmişte olabilirsiniz. Ne deseniz haklısınız. Yüz yüze yapılacak her eylemin daha insani olduğunu düşünen biri olarak bunları da insansızlaşmaya giden sebeplerden biri olarak kabul ederim. Yakında “online hac” başlarsa hiç şaşırmayacağım. Buna şimdiden hazırlıklıyım. Evet insan olma özelliklerimizi giderek kaybedeceğimiz iyiden iyiye belli oluyor. Bu yalnızlaşan bireylerin nevrozlarını kim tedavi edecek? Bu nevrozların kimyasal nedenlerini bilen bilgisayarlarla mı çözülecek?


İyice insansızlaştığımıza başka bir örnek. 11 Kasım 09 tarihinde Hürriyet gazetesinde Özdemir ince köşesinden şöyle sesleniyor:


MUHARREM Topçu adlı 80 yaşındaki bir Kore gazisi Milas yakınlarında bir barakada ölmüş. 8 Ekim 2009 tarihli birkaç gazetede ölümle ilgili bir fotoğraf ve haber yayınlandı.

Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan “Kore gazisinin yalnız ölümü”başlıklı haberi birlikte okuyalım:

“Muğla’nın Milas İlçesi’nde Bodrum Karayolu’nun 3’üncü kilometresindeki terk edilmiş bir restoranın baraka benzeri kısmında yaşamını sürdüren 80 yaşındaki Kore gazisi Muharrem Topçu ölü bulundu. Günlerdir maaşını almaya gitmeyince Muharip Gaziler Derneği Milas Şubesi’ndeki arkadaşları meraklanarakTopçu’nun yaşadığı barakaya gitti. İçeri girdiklerinde, gazi Topçu’nun yarı çıplak durumdaki bir deri bir kemik kalmış cesedini görünce şoke oldu. Yapılan incelemede,Topçu’nun üç gün önce hayatını kaybettiği belirlendi.”

SANKİ NAZİ KAMPI

Hayatım boyunca bu kadar çarpıcı az fotoğraf gördüm. Nazi toplama kamplarındaki üst üste yığılmış Yahudi cesetlerinden daha beter. “Bir deri bir kemik” deyimi bile yeterli değil, az gelir. Sadece bir iskelet, bir kemik yığını. Böyle bir erime, bedensel yok oluş birkaç günde, birkaç haftada, birkaç ayda olmaz. En azından altı ayın işi.

Nerede yaşadığını bilen Muharip Gaziler Derneği Milas Şubesi’ndeki arkadaşları bu süre içinde ne yapmıştı? Demek ki hiçbir şey yapmamış! Zavallı gazinin bu hale gelmesine nasıl göz yummuşlardı; dernek üyesi bir gazi lokantadan bozma bir barakada nasıl yaşardı; aralarında Kore gaziliğini ranta dönüştürmüş bir açıkgöz de mi yoktu?

GAZİDEN ÖZÜR DİLERİM

Muharrem Topçu adlı Kore gazisinin utanç verici ölümünün sorumlularını sayıyorum: Milli Savunma Bakanlığı, Milas Askerlik Şubesi, Milas Kaymakamlığı, Milas Belediye Başkanlığı, Mahalle Muhtarlığı ve Milas halkı.

Demokrat Parti iktidarının TBMM kararı olmadan sıradan bir Bakanlar Kurulu kararıyla Kore’ye gönderilmişti bu zavallı gazi. Demokrat Parti’nin gayrimeşru yolla yurtdışına gönderdiği bu vatan evlatları, Kore şehitleri ve Kore gazileri sayesinde Türkiye NATO üyesi olabilmiş ve ABD yardımlarından yararlanabilmişti. Ne yaman antikomünist olduğunu kanıtlayarak Yunanistan ile rekabet eder duruma gelmişti. Ama siz bakmayın hamasi palavralara, Türkiye ve halkı vefasızdır. Bu ölüm, bu intihar, bu cinayet sadece bir örneği!

Bu yazı bugün değil, dün yayınlanmalıydı. Haberi okur okumaz kaleme sarılmalı ve Kore gazisi için bir ağıt yakmalıydım. Utanç duyuyorum. Gaziden özür dilerim!

SORUŞTURMA AÇILMALIDIR

Bildiğim kadarıyla Avrupa ülkelerinde Gaziler Bakanlıkları ve Gaziler Günleri vardır. İngiltere’de Gaziler Günü’nde özel törenler yapılır, televizyonlarda yayınlanır. Fransa’da otobüs ve metro vagonlarında gaziler için özel koltuklar vardır. Toplum ve devlet şükran duyduğu gazilerin gündelik yaşamlarıyla, sağlıklarıyla, güvenlikleriyle yakından ilgilenir, sorumluluklar yüklenir.

Bir savaş gazisinin ileri yaşlarda bunalım geçirmesi, ruhsal dengesini yitirmesi, içine kapanması bilinen bir şey. Böyle durumlarda, kendi sorumluluğunu taşıyamayan gazilerin sorumluluğunu toplum yüklenir; kimsesiz olanlar hukuki deyimiyle “hacir altı”na alınır ve ona bakılır. Bu ülkede savaş gazileriyle ilgilenecek bir özel bakanlık kurulması zorunluluk olmuştur. Yukarda adını saydığım kuruluşlar bu ölümün başlıca sorumlusudur. Haklarında soruşturma açılması gerekir.


Ben o haberin fotoğraflarını da gördüm. Bir deri bir kemik kalmış ihtiyar gazimizin belden aşağısı çıplaktı. Eline verilen bankamatik kartı veya hesap cüzdanıyla, yetmediği besbelli aylığını çekmediği fark edilerek yaşadığı yere gittiklerinde rahmetlinin ölüsünü bulmuşlar. İşte insansız insaniliğe buda başka bir örnek. Ama dağdan inecek PKK’lıya 5000 tl verecek kadarda insanilik var bizde Allaha şükür.  


Yazımızın başına dönersek Bir çarpıklık var bu işte. Kesin bir çarpıklık var! İnsansız insaniyet dönemi başladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder