Merhaba sevgili okurlar. Bir Pazar gününün keyfine keyif katmak için sizlerle şiirlerimle söyleşmek istiyorum. İlk şiir hayattan çok şey bekleyenlere bir öğüt niteliğinde. Bakalım sizde benimle aynı fikirde olacak mısınız?
27
Gül dalında
Yar yanında
Olsa da
Fincandaki falında
Sapanca da yalında
Olsa da
Pamuk şerbet uykular
En insansı duygular
Olsa da
Yumuşacık ezgiler
Rüya gibi yazgılar
Olsa da
Hayat daima biraz eksiktir
Aydın Göle
10.10.2000
*** *** ***
Aşk yaşamın coşkusudur. Bu coşku uğruna her şeyi terk edemeyiz. Geç gelen aşklar aklı baştan almamalıdır. Bu şiirde bunu anlatmak istedim.
28
Sen aklımda hep cevapsız bir sorusun
Sonbahar sisinde geceye büyüyen lale
Seni melekler kanatlarıyla sarsın korusun
Merakım deli gibi akan şelale
Yolumu uzaktan aydınlatan şulesin
Rüyalar aleminin güzel ecesi
Hiç ağlamazsın dilerim hep gülersin
Aydın Göle
24.10.2000
*** *** ***
Her şey bizim eylemlerimizle şekillenir. Her gördüğümüz şey bir sonuçtur. Görmediklerimiz sebeplerdir. Bu sebepleri eylemlerimiz oluşturmuyor mu? “Gül yerine gülle atma” derken apaçık deyişle bunu anlatmıyor muyum sizce de?
32
Gül yerine gülle atma
Sevgi gülle dile gelir
Çok özlersen sevdiğini
Kalpten dile inan gelir
Vahşi atlar gibi boşa şahlanma
Bir gün dizginlerin ele gelir
Gül yerine gülle atma
Gülün kokusu yelle gelir
Kentleri geçmişe gömen mil
Bir azgın selle gelir
Gül yerine gülle atma
Aydın Göle
30.10.2000
*** *** ***
Kendini beğenmiş bir sevgiliniz oldumu? Neden bilmiyorum ama böyleleri çok kişiye çekici gelir. Dik duruşa sahip olanları bende severim. Ama dik duruş kendini beğenmek değil ki.. işte böyleleri cehennem kraliçeleridirler. Bu şiirde öyle birini anlatmıştım
33
Cehennem ecesi
Çökerken akşamın alacası
Guruba bak! Ağır günün eğlencesi
Acı ve keder içindeyim
Şimdi bir tel saçındayım
Şansım gibi sallanıyorum
Aydın Göle
07.11.2000
*** *** ***
Düşünebiliyor musunuz, yürek en fazla 50 gramlık küçücük bir et parçası iken kendisinin milyonlarca katı yükleri taşır. Sevgilerde bu yüklerden biridir. Hele seven sevilenden istediği sevgiyi bulamazsa.. dünyanın diğer yükleri de işin cabası..
34
Altın rozet olsan da seni yakama taksam
Başım göğe erse, etrafa caka satsam
Aşkın ateşini sonsuza kadar yaksam
Yolunu, yüreğini her zaman aydınlatsam
Bana hayır dermisin
Adressiz mektuplar gibiyim
Yüküm ağır, bir yürek içinde
ne çok yürek taşıyorum
Bilmiyorum hangi adrese varacağım
Satır satır okunmak istiyorum
Bana hayır dermisin
Aydın Göle
10.11.2000
*** *** ***
Bu şiir Fethiye’den kentimize okumaya gelmiş olan, okulu bitirdikten sonra işveren bir dostumun sekreterliğini kısa bir süre yaparken tanıdığım Burcu Ulu adlı bayana yazıldı. O yıl tası tarağı toplayıp Fethiye’ye dönmüştü. Bir daha kendisinden haber alamadım. Yağmurun toprağa yağması gibi sevginin insanı bulması da borçtur. Toprak yağmurla mis gibi kokar, insan da severek güzelleşir. Zaten insanın mayasında sevgi var. Önemli olan sevgiyi yüreklerde, kale burçlarındaki bayrak yapmaktır. Bunu vurgulayan bir şiir, beğenirsiniz umarım.
35
Yağmurun toprağa yağmaktır borcu
Islanınca toprak yağmurla, kokar burcu burcu
Sevgiyle karılmıştır insanın harcı
Bayrak olup dalgalanmaya
Arar en yüksek, en rüzgârlı burcu
Aydın Göle
13.11.2000
*** *** ***
Sevdiğinizden telefon bekleseniz, o bir mesaj bile yollamasa, ne düşünürsünüz? Özleme dayanabilir misiniz? Eskiden sevgililer başka başka şehirlerde iseler, mektuplarla en erken bir haftada cevap alabilirlerdi. Onlar ne sabırlıymışlar değil mi? Her şeyi o kadar çabuk tüketiyoruz ki, sevgileri bile. Yoksa biz su sineklerine mi özendik? Onlar her şeyi bir günde yaşıyorlar. Ömürleri de sadece bir günlük ömür zaten. Böylelikle insan olma özelliklerimizi kaybetmiyor muyuz?
36
Gözüm yollarda
Dargınım telefonlara
Mesaj zili bile çalmadı senden
Özlem
Bilinmeyen ülkemi
Dağların ardındaki
Sürgünü müyüm o ülkenin
Söyler misin
Aydın Göle
24.12.2000
*** *** ***
Üç nevrotik şiiri peşpeşe yazıyorum. İsmini yazamayacağım bir bayan vardı. Bayan Che diyebilirdiniz kendisini görseniz. Evi, onu hanım hanımcık bir kız bilirdi. Oysa o gizli alkolikti. Günlerce bir sandalyeden kalkmadığını söylerdi. Beni telefonla arar uzun uzun sohbet ederdi. En mahrem konularını dahi bana anlatırdı. Bu arada kendisini çok sevdiğimi belirtmeliyim. Anlattıklarında biraz kendimi bulurdum. Bütün özürlülerde fazlasıyla nevrotik bir taraf vardır. Hırslarından, veya ilgisizliklerinden, yada kayıtsızlıklarından bunu anlarsınız. Korkular içindedirler çoğu bu yüzden. İşte benzer taraflarımız bayan Che ile bunlardı.
37
Ben bir saman parçasıydım
Hızla akan bir nehirde
Denize kavuşan nehirdi
Ben değildim
Bir gün;
Umurunda değildim hayatın,
Anladım
Yaşamak için
Bütün savlarımı
Ne varsa ülkülerimi
Giyindim, kuşandım
Kör gözüne parmağımı soktum hayatın
Var mısın benimle oynamaya
Aydın Göle
25.012.2001
*** *** ***
Nevrozlarıyla boğuşan birine ne söylenebilirdi? Aşağıdaki şiirle akıldır her şeye hakim olmamızı sağlayan, o kafesteki kuşsa onu kaçırma, kaçarsa bir daha gelmez demek istiyordum
38
Sakin görünür deniz gibi
Bir kuş gibiyken kafeste
Uçmaya kanat açar akıl,
Ürker kimi zaman her seste
Ya Babil’in cangıllarından ateş getirir,
Ya parmak izi var,
Babil bahçelerindeki her çiçekte
Aydın Göle
26.01.2001
*** *** ***
Son olarak başımıza ne gelirse gelsin bir ağaç gibi dallarımıza yürüyen yılanı görmeyelim diyordum. Aklımızı biraz güce biraz cesarete emanet etmeliyiz, edersek yılanlar bize sokamazdı, ağaçlara sokamadıkları gibi. Bu şiirlerin ona ne kadar etkisi oldu derseniz, uzun süredir kendisinden telefon almadığıma göre mutlaka iyi olmalı. Hatta evlendiğini bile duydum.
39
Yılan yürür ağaca
Hiç ürpermez ağaç,
Çünkü duymaz,
Hissetmez çünkü
Üstüme dağlar devrilirde
Durur yerinde şu canım
Çıkış yok, ışık nerde
Aklım emanet bir emanetçide
Biraz güç biraz cesaret karşılığı
Beni çözmeyin, çözüm bende
Yılanları karşılarım ağaç gibi
Aydın Göle
27.01.2001
*** *** ***
Sevgili okurlar hepinize iyi bir hafta sonu diliyorum. Görüşmek üzere hoşça kalın.
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com/
Yayın Tarihi: 15.11.09
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder