Bu şiiri Esra Kol adında şimdi Ankara’da evli olan derneğimizin gençlik kolu başkanına gösterdiğimde ne anladığını sordum, umutsuzluk aşıladığını anlamış. Daha sonra gene Esra Kol’un dediğine göre onun arkadaşları da bu şiire umutsuzluk şiiri demişler. Çok şaşırdım inanın. Ben umutsuzluk şiiri yazmadım. Yazdığım şiir bir sitemdi. Adına da sitem dedim zaten.
Görüyor musunuz? Sizin niyetinizle şiir okuyucusunun anlayışı aynı olamayabiliyor. Boşuna dememişler; söyledikleriniz, karşınızdakilerin anladığı kadardır. Ne söylerseniz söyleyin durum bu. Sizde bu anlattıklarımın dışında başka şeyler anlar veya düşünürseniz bana yazar mısınız? Aşağıda e-posta ve bu gazetede yayınlanan yazılarımı topluca sunduğum blog adreslerimi bulacaksınız. İstediğiniz yere yorum bırakabilirsiniz.
*** *** ***
SİTEM
Sarhoş ve tembel bulutların
gökyüzündeki seferlerini iptal et!
Yağmur yağmasın söyle,
şimşekler çakmasın,
güneş doğmasın her sabah,
ay gülümsemesin kimseye geceleri..
Damarlarda niye tur atıyor bu kan?
Şiiri emzirmek içinse durdur!
Bu rüzgar,
kimi zaman
salıncaktaki çocukları sallar gibi,
sallamasın daldaki yaprakları.
Minik kuzucuklar
yaramazlık yapmasın yemyeşil kırlarda..
Bebekler anne memesine
saldırmasın büyümek için.
Söz!
O zaman şiir yazmam sana.
… … …
Çaylar derelere,
dereler ırmaklara,
ırmaklar denizlere
koşmasın deli gibi, emret!
Yer altı suları
nereye gidiyor böyle gizli gizli,
yollarını kes, sor!
Çıldırasıya renkleriyle
gelin tacı gibi gök kuşağı
çıkmasın aman ha!..
Ben rahat duramam,
sana şiir yazarım yoksa!..
… … …
Çocuklar;
su birikintilerinde,
okyanus fırtınları yaşamasın,
kağıt kayıklarını yüzdürmesinler!
Akan sümüklerini yalamasınlar,
sivri dillerini çıkarıp,
oyunla kendilerini unutmasınlar!
Korkuları kaygıları,
o nazik saygıları,
öfkeyi, küfürü yasakla!
Çeliğe su vermesin usta eller!
Yer çekimine inat
neden uçuyor bu uçaklar?
Bu gayret niye?
Ben kendimi kaybedip şiir yazarım bilmiş ol!
… … …
Kelimelere yasak koy!
Mesela “sevgi” kelimesi gereksiz,
aşkı hele, çok tehlikeli ilan et!
Kalp dediğin nedir ki,
“susmak bilmez geveze.”
Vurdur mel’unun başını!
Yoksa sana şiir yazmamı zorlayacak, korkarım.
… … …
Ölmeden geçir herkesi
sırat köprüsünden!
Bırak akıp gitsin yanından hayat,
sen sadece seyret!
Parmağını bile kıpırdatma!
İhtiyar dünyanın duygusuz fosilleri emret çıksınlar yer yüzüne!
Gülümsemeleri ipotekle
yarının hesabına!..
Kadehlere likör,
üstüne su katmasın kimse!
Yayılmasın tül gibi dalga dalga sis!
Küstah, şefkatli, güleç, ağlamaklı gözler
olur olmaz yerlerden bakmasınlar,
yoksa sana şiir yazmak tehlikesi var.
… … …
İnce bir çizgi bırakıp ardında,
büklümlü kabuğuyla bir sümüklü böcek,
iki antenini açmasın,
bakmasın arsız arsız öyle!
Ateş böcekleri çakmak gibi çakmasınlar kıvılcımlarını ağustosa!
Dağlar
yaklaşmasın uzaklardan esmer esmer,
yalnızlık türküleri söylenirken trenlere..
kalp dediğin nedir ki
susmak bilmez geveze ve hain..
kurşuna dizmeli hainleri
bir duvar dibinde,
gözlerini bağlamadan..
Yazmazsam o beni vuracak!
… … …
Alın yazımı yok et!
Hayatımı…
İçimdeki çocuğu yaşatma!
Eline kırbacı al,
istediğin gibi oyna zamanla!
Yoksa, yoksa..
eh anla artık yoruldum!..
… … …
gerçeğe karşıdan bakan ilgisiz,
taş gibi donuk adamlar yarat!
İşte o zaman sana şiir yazmayacağım söz!
Oysa şiirler şahidim seni sevdiğime,
yazdığım şiirler..
Onlar ki benimle ağladılar,
benimle güldüler.
Sen şahitlerimi yok etmemi istiyorsun.
Üzülüyorum, kederleniyorum.
Kederli olduğum zamanlar hep,
ama hep uyuyorum.
Daha doğrusu ölüyorum.
Çünkü uyumak ölüme eş.
Bunu istedin madem,
şartlarımı yerine getirirsen eğer,
sana söz!
ŞİİR YAZMAYACAĞIM
Aydın Göle
22 ekim 2000
*** *** ***
Başka bir “şairlerin şiirleriyle söylediği” köşesinde buluşacağımız mutlu pazarlara erişmeniz
dileğiyle…
Yazışma Adresim:
Bütün Yazılarım:
Yayın Tarihi : 08.11.09
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder