31 Mart 2014 Pazartesi

ÇİNGENELER VE TARİHLERİ -5

 Yahudilerle Çingenelerin çeşitli tarihlerde ve özellikle 2. Dünya Savaşında Nazi Almanya’sında uğradıkları soykırımlar nedeniyle ortak kaderi paylaştılar. Soykırımında etkisiyle savaş sonrasında Yahudiler dünyada sahip oldukları ekonomik güçle, kendilerini allayıp pullama şansını buldular. Böylelikle dünyaya kendilerini çok etkili biçimde kabûl ettirdiler. Çingenelerse bu imkâna hiçbir zaman sahip olamadıkları için çektikleri eziyete dünya her zaman sessiz kalmıştı. Bu yazı dizisini o amaçla hazırladım. 5.’sini okuyacağınız bugünkü bölümde, Osmanlı İmparatorluğu ile Cumhuriyet Türkiye’sinde Çingenelerin durumu ve illere göre dağılımını sizlere anlatarak dizi yazımıza devam ediyorum.

***   ***

9- Hisarlarda Müsellim Hizmeti görmek üzere ellerinde padişahın berâtı bulunan Çingeneler, avârız-ı divâniyye, ispenç ve sair rüsum-ı örfiyyeden muaf olup yalnızca haraç verirler.
10- Semendire sancağının Biracık Nahiyesindeki Çingenelerin her hanesi, Resm-i Flori olarak, miriye her yıl seksen akçe öder.
11- Niğbolu sancağındaki Çingeneleri raiyyet olarak tasarruf edenler, Niğbolu sancağına eserler.
12- Niğbolu sancağındaki çingenelerin hane ve mücerredleri, her yıl cizyelerini ödedikten sonra, ayrıca, kaftanlık adıyla da yılda altışar akçe öderler.
13- Niş Çingenelerine raiyyet olarak mutasarrıf olan sipahiler, semendire sancağına eserler.
Özetle söylemek gerekirse: 
Osmanlı Devleti’nde Çingenelerle ilgili yapılan düzenlemelerin pek çoğu vergilerle alâkalıhükümlerden oluşmaktadır. Bunlar bir devletin ekonomisini koruyabilmesi için baş vurduğu çarelerdir. Ancak bizim açımızdan kanunnâmelerde dikkati çeken en önemli hususlardan biri hiç şüphesiz, Osmanlının göçer hayat yaşayan Çingeneleri kontrolü altına alması, onların gezip dolaşacağı yerleri belirlemesi, bu belirlenen yerlerin dışına çıkmalarına müsaade etmemesi ve hepsinden önemlisi de onları yerleşik düzene ve ziraatle uğraşmaya sevk etmesidir. Bunu yaparaken Müslüman Çingenelerle Müslüman olmayanların birbirine karışmasına da müsaade etmeyerek, onların kendi inançlarını muhafaza etmelerini sağlamasıdır.
Sıra Cumhuriyet Türkiye’sinde Çingenelerin durumunu görmeye geldi:
Günümüzde Çingeneler, Türkiye’nin hemen her yerinde dağınık olarak yaşamaktadır. Onların çoğunlukta bulunduğu yerlerin başında Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgeleri gelmektedir. Bunu, Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri takip etmektedir. Burada Çingenelerin Türkiye’deki dağılımları ele alınacaktır.
Türkiye’de Çingeneler, genel olarak “Çingene” adıyla bilinmekle beraber, Osmanlı’dan yakın zamana kadar “Kıptî” adıyla da bilinirler.  Ancak onlar, günümüzde yörelere göre farklı şekilde de adlandırılmaktadır: Erzurum, Artvin, Bayburt, Erzincan ve Sivas Çingeneleri  için “Poşa”; Van, Hakkari, Mardin ve Siirt Çingeneleri için “Mutrib”; İç Anadolu Çingeneleri için “Elekçi” tabirleri kullanılmaktadır. “Esmer Vatandaş” tabiri genellikle resmî dilde kullanılmakla beraber, çeşitli yörelerde de halk tarafından kullanılmaktadır. Akdeniz başta olmak üzere diğer yörelerde de “Arabacı” tabiri kullanılmaktadır. Ankara’daki Çingeneler,  yerli halk tarafından “Teber” şekilde anılmaktadır. Adana’da bilhassa yankesicilikle uğraşan Çingeneler “Cono” ismiyle bilinmektedir. Bulgaristan’dan gelerek Kayseri, Adana, Osmaniye, Sakarya ve Çorum illerinde yerleşen çingeneler için “Haymantos” tabiri kullanılmaktadır. Erzurum il sınırları içerisinde yaşayan bir grup “Şıhbızınlı” ismiyle anılırken, Yugoslavya, Yunanistan ve Bulgaristan gibi Avrupa ülkelerinden gelerek, Trakya yöresinde yoğunlukta bulunan Çingeneler için “Roman” tabiri kullanılmaktadır. Romanlar daha ziyade müzisyenlik yapmakta ve çoğunlukla Marmara ve Ege Bölgelerinde ikamet etmektedirler.
Türkiye’deki “Abdallar” da Çingenelere benzer gruplardan biridir. Halkımız abdalları Çingene olarak kabul etmekte ve onlara Çingene muamelesi yapmaktadır. Oysa görüştüğümüz bütün abdal büyükleri, kendilerinin Çingene olmadıklarını, hiç bir Çingene kelimesi bilmediklerini ve Orta Asya’dan geldiklerini söylemiştir. Yerli halk da Çingene gözüyle bakmakla birlikte, Çingenelere nazaran geçimlerini düğünlerde ve ramazan aylarında davul zurna çalarak ve sünnetçilik yaparak sağlayan abdallara daha sıcak bakmakta ve onlara “Kirve” diye hitab etmektedir. Abdal olarak ifade edilen bu grup, genellikle yerli halkın arasında yaşamakta, Çingenelerin aksine çocuklarını okutarak devletin çeşitli kademelerinde memuriyetlere yerleştirmektedir. Yaptığımız araştırmalar, bizi esasında abdalların Çingene olmadıkları kanaatine ulaştırmıştır. Aslında abdallar konusu başlı başına ayrı bir araştırma konusudur. Bu alanda araştırma yapan bazı araştırmacılar da abdalları, Çingenelerin dışında  incelemektedir

Hayli eski nüfus kayıtlarına göre Türkiye’de yaşayan bu Çingeneler, ülkenin çeşitli yerlerinde dağınık olarak bulunmaktadır. Onların en fazla bulunduğu bölgelerin başında Marmara Bölgesi gelirken, bunu ikinci sırada Ege bölgesi takip etmektedir. Daha sonra sırasıyla Akdeniz, İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri gelmektedir.

Ülkemizde ne kadar Çingene vatandaşımız var? Bu konuda da anlatılanlar şu:
Bugüne kadar genel nüfus sayımlarında Çingeneler için ayrı bir kayıt tutulmadığından, onların Türkiye’deki kesin sayıları bilinmemektedir. Biz tahmine dayalı rakamlar yerine, Çingenelerin kendilerinden, onlara yakın çevrede yaşayan yerli halktan ve mahalli idarecilerden sayılarıyla ilgili bilgiler aldık. Bu bilgileri mahalle muhtarlarından aldığımız mahalle sakinlerinin genel sayılarıyla karşılaştırmak suretiyle netleştirmeye gayret ettik. Bu tespitler ışığında onların sayısal olarak en fazla bulundukları bölgeden başlayarak, sırasıyla bölgelere göre dağılımları şöyledir:                                                                                                                                             
Adana 
Merkez: Sarıçam Mahallesi, Şakirpaşa Mahallesi, Akıncılar ve Polis Okulu Yanı
Toplam : 8.000
Geçim bohçacılık, hamallık, hurda ve demircilik, çöp ve kağıt toplayıcılığı, seyyar satıcılık, sepetçilik, müzisyenlik ve dilencilikten sağlanmaktadır. Ayrıca yankesicilik ve hırsızlıkla geçinme yolunu seçenler de mevcuttur. Bilhassa Conoların bu işle uğraştıkları, çeşitli Televizyon programlarıyla da kamuoyuna duyurulmuştur.


DEVAM EDECEK

Yayın Tarihi: 03.03.2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder