Dün yaptığımız seçimlerle yerel yöneticilerimizi belirlemiş
olduk. Aylardır süren hazırlık ve propaganda çalışmalarıyla hem bedenen hem
zihnen yorgun düştük. Birde üstüne siyasi kirliliği eklersek ne yıpratıcı bir
süreçten geçtiğimiz anlaşılır. Bugün seçimleri kim kazanmış olursa olsun çirkin
rekabet bittiği için şükretmeliyiz. Oysa seçimler bir aile yönetimi demek olan
mutlak-i yapı, yani krallık veya bizdeki biçimiyle padişahlıktan sonra milletin
kendi kendini idaresi demek olan cumhuriyet ve onun taçlanmış biçimi olan
halkın bizzat katılımıyla temsilciler gönderdiği demokrasinin bayramıdır. O bayram
ertesinde biraz neşeli ve ilginç haberlerle yorulan zihinlerimizi dinlendirmek
istiyorum.
Okuduğumuz her haber bizi karamsarlığa düşürecek değil ya.
Kimileri kahkahalarla güldürebilir bile. İnsandan kaynaklanan bazı garip
davranışlara gülmemek mümkün mü? Belki de bazı haberleri okumuş olabilirsiniz.
Bu gün bu haberlerle sizleri neşelendirmek istiyorum.
İşte ilk haberimiz:
-Belçika’da yaşayan Türk işadamı Uğur C. Ferrari’sine
LPG taktırmak isteyince 145 bin Euro'luk otomobili şirket tarafından elinden
alındı.
Elinizde 145 bin euro’luk araba alacak servetiniz var ve siz o arabayı nerdeyse su ile çalıştırmak isteyeceksiniz. Gelinde çıkın işin içinden. Bizim milletimizin işine akıl sır ermez gerçekten.
Elinizde 145 bin euro’luk araba alacak servetiniz var ve siz o arabayı nerdeyse su ile çalıştırmak isteyeceksiniz. Gelinde çıkın işin içinden. Bizim milletimizin işine akıl sır ermez gerçekten.
-Hong Kong’da 2 yılda yapımı tamamlanan 2 bin 500 daireli 7 gökdelenin daha
kullanılmadan konut fiyatları düşmesin diye yıkılmasına karar verildi. Dünyanın
en büyük yıkımı Haziran 2005’de başladı ve yaklaşık 10 ay sürdü.
Meğer akıl sır erdirilme konusunda
tek millet değilmişiz. Baksanıza; adamlar önce yapıyorlar sonra yıkıyorlar.
Buda bir iş canım. Bizde bu konuda belediyeler birer uzmanlık alanıdır. Bakın
İstanbul’a. Ben 50 yılını biliyorum, hep yapıp bozuyorlar, sonra gene
yapıyorlar, gene bozuyorlar. Bizde durum farklımı? Tabiî ki hayır. Son on yılda
kaç kere yollarımız kazıldı?
-Konya’nın Karapınar İlçesi’ndeki bir bekçi köpeği sahibi
Emin Çenesiz’in cep telefonunu yuttu. Olay köpeğin
karnından telefon melodisi gelince anlaşıldı. Talihsiz telefon küçük ebatlarda
olması nedeniyle dışkı yoluyla dışarı atıldı.
Evimizin sevimli yaratıkları çok
meraklı olurlar. Gördükleri her şeyi karıştırmaya, her şeyle oynamaya
bayılırlar. Bu bekçi köpeği herhalde aşık olduğu finoyu aramak istedi,
havlarken de heyecandan telefonu ağzına kaçırıp yutuverdi. Yoksa o telefon
çalar mıydı hiç? Allahtan ki telefon küçükmüş. Ya büyük olsaydı.. Şimdi merak
ediyorum, telefonu sahibi bir daha kullanmış mıdır acaba?
-Hindistan’ın Assam eyaletinde pirinç
birası içip sarhoş olan 12 fil 3
kişiyi ezerek öldürdü 2
kişiyi de yaraladı. Resmi rakamlara göre Assam
eyaletinde son 5 yılda filler en az 150 kişiyi ezerek öldürdü.
Bu haberi okuduğumda aklıma seyrettiğim,
adını unuttuğum bir kovboy filmi geldi. Sadece erkek oyunculardan biri aklımda;
o da James Coburn. Film hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığım için kaynakta
bulamadım.
Filmin öyküsü şöyle: Filmin kahramanı
olan hanımın babasını öldürürler. Bu hanım kendisine intikamını alacak bir
kovboy arar. James Coburn’u önerirler. Fakat o kovboyluktan uzaklaşmış, alkolik
olmuştur. Çaresiz iş başa düşmüştür. Çıkarken, “sen yaşayan ölüsün, senin
efsane kovboy olduğunu kimse hatırlamayacak” der. Silah kuşanıp babasının
katillerinin peşine düşer. James Coburn’a bu söz acı gelir. O da silahını
kuşanır atına biner ve kızın ardından yola koyulur.
Filmin bana göre en can alıcı
sahnesi James Coburn’un silah kuşanıp meyhaneden çıkarken kendisinin içtiği
içkiyi atına da içirmesidir. At sarhoş bir durumda meyhanenin duvarına dayanmış
durmaktadır. Sonrasını anlatmaya gerek yok. Bildiğiniz sonlardan biri
gerçekleşir.
- Danimarka’da geçen yıl Tanrı’ya inanmadığını söyleyerek tartışmalara
yol açan Thorkild Grosböll adlı papaz piskoposluğun
istifa etmesi yolundaki isteğini reddedince görevden alındı.
Ne uyanık papazmış. Ama bu uyanıklık sökmemiş işte. Hangi düşünceyle papaz olarak kalmak istemiş kim bilir? Düşünsenize vereceği vaazlarda inanmadığı konuda cemaatine nasıl daha çok inanmalarını söyleyebilir? Günah çıkarmaya gelenlere nasıl telkin verebilir, değil mi ama? İşte bu yüzden papaz efendi piskoposlarla papaz olmuş.
-ABD’nin en çok satan gazetesi USA Today'in 5 defa Pulitzer ödülüne aday
gösterilen muhabiri Jack Kelley'in yıllarca
izlediğini ileri sürdüğü uluslararası olaylarla ilgili yalan haberler yazdığı
ortaya çıktı.
Hiçbir
meslek gurubu gazetecilik kadar aynı anda bütün toplumu etkilemez. Bir
avukatlık mesleği, bir doktorluk mesleği, bir muhasebecilik mesleği, bir
noterlik (ki bunlarda kamunun işleyişine doğrudan etkide bulunan mesleklerdir) suç
işlese bile aynı anda bütün toplumu etkileyemez. Üyesi olduğum meslek bu konuda
çok dikkatli davranılması gereken meslektir. Amerikalı gazeteci belki de
dünyanın gidişine küçükte olsa etkide bulunmuştur. Nede olsa istediği
politikaları devletlere uygulatan bir devletin gazetecisi.
-Endonezya Devlet Başkanı
Megawati Sukarnaputri, destekçilerine “Partiye
verilecek oyları artırmak için daha çok sevgili edinin” çağrısında bulundu.
Seçim kampanyası nedeniyle Semarang kentinde bulunan Sukarnaputri, “Bir kız arkadaşınız varsa, daha fazlasını
bulun. Gelecek seçimler için hepsini partimize üye yapalım” dedi.
Demokrasi budur işte. Diğer partilerde bunu başlatırlarsa ki bence başlatırlar, biz erkeklere gün doğdu demektir. Bu uygulamanın ülkemizde taraftar bulmamış olmasına çok şaşırdım. Bizim partilerimiz cin fikirli adamlardan kuruludur oysa.
Demokrasi budur işte. Diğer partilerde bunu başlatırlarsa ki bence başlatırlar, biz erkeklere gün doğdu demektir. Bu uygulamanın ülkemizde taraftar bulmamış olmasına çok şaşırdım. Bizim partilerimiz cin fikirli adamlardan kuruludur oysa.
- Çinli genç futbolcuların, Real Madridli David Beckham ve Roberto Carlos'a özenerek saçlarını uzatmaları ve ‘tuhaf şekiller’ vermeleri Çin Futbol Federasyonu tarafından yasaklandı.
2002
dünya kupasında bizde vardık hatırlarsınız. Çin orda rakibimizdi. Ama bizim bir
Ümit Davala’mız vardı, saç tipiyle o kupanın en ilginç ve tek örneğiydi.
Saçlarını iki kulağının yanından, yani şakaklarından başlayıp ensesine inen
kısımlarını traş etmiş, başının alnından ensesine inen orta kısmında saç
bırakarak Kızılderililere benzemişti.
-Aydın’ın Karpuzlu İlçesi'nde gerçekleştirilen sezonun ilk deve
güreşlerinde Türkiye
ve AB adını taşıyan iki deve güreştirildi. Mücadele iki
devenin birbirini yenememesi sonucu berabere sonuçlandı.
Türkmen
geleneklerinde deve güreşi de var. Bu develere böyle isimler takılması halkın
gündemi dikkatle izlediğinin işaretidir. Bu yıl deve güreşleri yapıldı mı yada
yapılacak mı bilmiyorum. Develere ne isimler koymuşlar veya koyacaklardır
dersiniz?
Yayın Tarihi: 31.03.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder