15 Haziran 2010 Salı

MARMARA GEMİSİ VE GÜNDEM ÜZERİNE

ÇİZGİ-YORUM COŞKUN GÖLE


Cuma günü gazetemizde yayınlanan “Marmara gemisi ve Yahudiler başlıklı” yazımda ihtiyatlı bir tavırla bunun bir gündem değiştirme çabası olduğunu belirtmeye çalışmıştım. Bugün buna o kadar eminim ki.. dikkat ederseniz hiçbir konuyu bir haftadan fazla konuşmuyoruz. Bu da hükümetin hiçbir olayı onca hararetli demeçlerine rağmen ciddiye almadıklarını göstermez mi? Hafızası iyi olan herhangi birine son bir ayın gündeminde neler vardı, sorsanız, saydıklarına şaşardınız. O kadar çok ki, saymakla bitmez. Onun için yazının sonunda “iç politika uğruna ülkemiz maceraya sokulmamalıdır” demiştim. Enver paşa Osmanlıyı kişisel romantizmiyle 1. dünya savaşına sokmuştu. O savaş ki bizim savaşımız değildi. İki kapitalist ülke Almanya ve İngiltere orta doğu petrollerine ulaşmak için bu savaşı çıkarmışlardı. Bizde bu savaşa bir şekilde sürüklenmiştik. Sonunda ne olduğunu biliyorsunuz. Osmanlı yıkılmış, yerine bu cumhuriyet, dünyada yapılan ilk kurtuluş savaşıyla kurulmuştu.  İşte benim bütün korkum bu.

Tekrar edelim; İsrail Hükümetinin yaptığı katliam, baskın, yaralama, alıkoyma ve saldırı tam bir terördür ve kabul edilmesi asla mümkün değildir. Bu tespit ışığında, biraz da olayın aktörlerine, “aktivistlere”  bakalım.

Mavi Marmara gemisinin ilk sahibi,  İstanbul Büyükşehir Belediyesidir. İstanbul Belediyesi bu gemiyi ihale yolu ile satar. Alan şirket Almanya’da faaliyet göstermektedir! Şirket sahipleri İHH ve Deniz Feneri ile ilişkili kişilerdir! Bu ilişkinin gözden uzaklaştırılması için, Mavi Marmara gemisi, Afrika sahillerindeki bir ada devleti olan ve toplam nüfusu 630 bin olan Comorros (Komor) bayrağına geçmiştir! Komor ülkesi İslami bir yönetime sahiptir! Geminin macerası bu..

Türkiye’yi savaşın eşiğine getiren “Gazze’ye yardım” olayından Hükümetin bilgisi ve desteği olmaması düşünülebilir mi? Hükümet istemese ve göz yummasa, İHH’nın bırakın gemi kiralamasını, adım atması dahi mümkün müdür? İsrail’in bir devlet gibi değil de bir terör örgütü gibi davranacağını ve sonunda ölümler olabileceğini Hükümet öngörmedi mi, yoksa bu sonuç AKP’nin siyasi hesaplarına uygun mu geliyordu? 


Şimdi de Filistin’in ve Arap ülkelerinin unuttuğumuz bir yanını hatırlayalım:

1975 yılında Filistin lideri Yaser Arafat, Kıbrıs Rumlarına; “Biz sizleri kardeş mücadeleciler sayıyoruz, sizin zaferiniz bizim de zaferimiz olacaktır. Çünkü düşmanımız ortak düşmandır” demiştir. Makarios  öldüğünde tüm Arap Ülkeleri 3 gün yas ilan etmiş ve bayraklarını yarıya indirmişlerdir.

Bizim aktivistler Filistinliler için kampanya düzenlemesinler demiyorum. Hatta hep birlikte 17 ağustos depreminde olduğu gibi millet olarak yardım kampanyası düzenleyelim. Bu bizim borcumuz olmalı. Ama aynı aktivistler hiç olmazsa bir defa da şehitlerimiz için kampanya düzenlerler mi acaba? Filistin ve Gazze için, gözyaşı dökenler; Kerkük, Telafer, Doğu Türkistan, Keşmir, Pakistan ve Afganistan’da ölenler için yani Türkler için parmaklarını kıpırdatmazlar. Onlar Müslüman değil mi? Suçları Türk olmak mı?


Yazının ilk paragrafında 1. dünya savaşına sürüklenişimizden söz ederek, gene aynı durumun olabileceğini kastederek korktuğumu söylemiştim ya, bu korkumu Amerika’dan Fethullah Gülen hocanın bu olayı eleştiren ve Wall Street Journal gazetesinde yayınlanan demeci pekiştirdi.

O demeçte ne demişti Gülen hoca?
“İsrail’den izin alınmalıydı” demişti.

Ben; “Marmara gemisi ve Yahudiler başlıklı” yazıda İsrail’in orantısız güç kullanmaktan hiçbir zaman çekinmediğini işaret etmiştim. Hatırlarsanız o yazımda, karşısına geçerek tankı durduran Çinli bir gençle benzeştirerek Rachel Corrie adlı 23 yaşında Amerikalı bir bayanın 16 mart 2003’te Filistinli bir doktorun evini yıkmaya çalışan  dozerin önüne geçerek yaşamını yitirdiğini belirtmiştim. Gerçeğe bakacak olursanız, perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Devletler küçük kasaba tüccarı mantığıyla politika üretemezler. Orda coşku ve slogan olmaz. Orda akıl ve mantık kullanılmak zorundadır.

İslam dünyası ve Araplar arasında görüş birliği yoktur. Onlar Filistin’i hiç umursamıyorlar bile. Biz sadece dindaşlığımız ve geçmişimiz nedeniyle değil, o insanlara insan oldukları için yasal yollar bulmalıyız. Korsan devlet olmamak bunun gerektirir.


Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com

 Yayın Tarihi: 07.06.10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder