“Türkiye’de iç savaş devam edecek, Türk
ekonomisi sıfır noktasına inecek, vatandaşlar başkaldıracaktır; Türkiye
bölünecek ve Kürt devleti kurulacaktır. Ermeniler Kürtlerle olan ilişkilerini
iyi bir şekilde yürütmeli ve Kürtlerin mücadelesini desteklemelidir.
Bugün Türklerin elinde olan topraklar yarın Ermenilerin olacaktır.” (Lübnan
Ermeni Ortodoks Başpiskoposu, 1993)
Türk elçiliklerine yaptığı saldırılarla ünlenen ve birçok
elçi ve konsolosumuzu katleden ermeni terör örgütü Asala 1973 yılında kuruldu.
Türkiye’nin kararlı ve dirençli mücadelesi sonucu bu terör örgütü 1985 yılında
fiili varlığına son verdi. Başta okuduğunuz Lübnan Ermeni Ortodoks
Başpiskoposunun sözleri, sona eren Asala örgütünün fiili varlığı bitmiş olsa da
başka bir kanalda devam ettiğini gösteriyor. Kaldı ki Ermeni ülküsü Asala
örgütüyle sınırlı değil, tahmin edeceğiniz gibi öncesi de var, elbette sonrası da
olacaktır. Konumuz PKK-Ermeni, Kürt-Ermeni ilişkileri ile Türklerin
Kürtleştirilmesi. Ana konumuzu ilgilendirdiği kadarıyla bu alana da
değineceğim.
1925 yılında çıkan Kürt isyanında yakalanıp idam edilen şeyh
Sait’in torunu olan Abdülillah Fırat’la yapılan söyleşiden bölümleri bizlere
aktaran yazar Ahmet Dinç’in 26 ekim 2006 tarihli yazısıyla konumuza girelim.
“Bölge halkının bu insanlarla kirvelik yaptığını belirten
Fırat, ‘Sadece dedemin babası Şeyh Mahmud Feyzi zamanında 500'ün üzerinde
Ermeni köyü toptan Müslüman oldu.’ diyerek yeni bir tartışma başlattı. Zaman’a
çarpıcı açıklamalarda bulunan eski Erzurum Milletvekili Abdülilah Fırat, din
değiştiren bu kişilerin 1915’teki olaylar sırasında ‘ortada durduğunu’ anlattı.
Fırat, ‘Ne Ermeni'den ne de bizden yana oldular. Olayları önlemek için çok
uğraştılar. Ancak PKK olayı çıktıktan sonra bu köylerin çoğu PKK'dan yana oldu
ve bize tavır aldı.’ ifadelerini kullandı. Ermeni asıllı gazeteci Hrant
Dink'in, ‘Soykırımı asıl Kürtler yaptı’ iddiasına da tepki gösteren Fırat,
‘Önce onlar Müslümanlara saldırdı.’ karşılığını verdi. Avrupa ülkeleri ve
Rusya’nın 18. yüzyıldan itibaren Ermenileri kışkırttığını vurgulayan Abdülilah
Fırat, şöyle konuştu: ‘Biz sadece canımızı, namusumuzu koruduk. Ermenilerin
anayurdu Filistin’dir. Romalılar sürmüştür Anadolu’ya. Kürtler, onlara
Filistinli anlamında ‘Fille’ der. Ermeni tehciriyle ‘Fille’ler geldikleri
yerlere yani anavatanlarına geri gönderildi. Çatışmalarda ölen Ermeni sayısı
birkaç bini geçmez.”
Burada bir gerçekle karşı karşıyayız. Tehcir (güvenlikli
bölgeye taşıma) sırasında hiçte azımsanmayacak sayıda Ermeni Müslüman olup
köylerinde kalarak Kürtleştiler. Yazımızın ilerleyen bölümlerinde Kürtleşme
veya Kürtleştirme hareketinin sadece Ermenilerle sınırlı kalmadığını göreceğiz.
Türklerde paylarına düşeni fazlasıyla aldılar. Ahmet Dinç’in yazdıklarına devam
edelim.
“(Abdülillah Fırat;) Dedeleri Şeyh Said, onun babası Şeyh
Mahmut Feyzi ve dedesi Şeyh Ali Palevi zamanında binlerce Ermeni köyünün toplu
halde Müslümanlığa geçtiğini ve süreç içinde bunların Kürtleştiğini dile
getir(di)...”
1991 seçimlerinde 19. dönem ve 1995 seçimlerinde 20. dönem
Refah Partisi Erzurum Milletvekili olan ve 28 şubat süreciyle kapatılan Refah
Partisinin yerine açılan Fazilet Partisine geçen Abdülillah Fırat’ın sözlerine
yer veren Ahmet Dinç’in yazısının son satırları şöyle.
“Abdülilah Fırat, Ermenilerin Kürtlere karşı bir hıncı olduğunu
söylüyor. Fırat’a göre bu hınç, Batılı devletlerin önerdikleri, ‘gelin
Osmanlıdan ayrılıp Ermenilerle beraber bağımsız bir devlet kuralım’ önerisine
Kürtlerin hayır demesiyle başladı. Şimdi Avrupa bu fesadı devam ettiriyor.’
diyen Fırat, sözlerine şöyle tamamlıyor: ‘Ermenileri dün silahlandırıp
üzerimize salanlar, şimdi de başka bir manada soykırım yasalarıyla üzerimize
salıyor. Yani bu 100 yıllık kampanya değişik usullerle halen devam ediyor.
Kürtleri birlik içinde tutmanın tek yolu din duygusudur. Kürtler dinden
uzaklaşınca kimse onların önünü alamaz. Hatta Ermenilerle birleşip ayrılırlar.
Son 30 senedir bir kısım Kürtler sünnet olmadı, yani dinden bu kadar
uzaklaştı.”
Ak Partide bu savlarla Kürt
isteklerine yanaştı. Türkiye’yi dönüştürme hareketi içinde sadece inanca dayalı
değişim olmamasının diğer sebebide budur. PKK’lı Kürtlere hak ve hürriyetler
verilince terör durur ve ayrılıkçı fikirler bertaraf edilir sanıldı. Habur
kapısından giriş yapan teröristler taraftarlarınca kahraman gibi çiçeklerle
karşılanıp ayaklarına götürülen mahkemeyle yargılanarak serbest bırakılınca
yapılan işin yanlışlığını gören halkın tepkisi karşısında Ak Parti, özellikle
başbakan dilini değiştirmek zorunda kaldı. Aslında ulaşılmak istenen asıl
sonuçtan vazgeçilmiş değil. Nitekim terör örgütüyle dolaylı görüşmelerin
yapılması, akan kanı durdurmak kadar asıl amaca varmak içindir de.
DEVAM EDECEK
Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com
Bütün yazılarım...: http://hayatintatlarivehayatindusundurdukler.blogspot.com
Yayın Tarihi: 03.12.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder