4 Aralık 2012 Salı

YAKIN TARİHE BİR BAKIŞ: KÜRTLEŞTİRİLEN TÜRKLER KÜRTLEŞEN ERMENİLER VE PKK 1



“Türkiye’de iç savaş devam edecek, Türk ekonomisi sıfır noktasına inecek, vatandaşlar başkaldıracaktır; Türkiye bölünecek ve Kürt devleti kurulacaktır. Ermeniler Kürtlerle olan ilişkilerini iyi bir şekilde yürütmeli ve Kürtlerin mücadelesini desteklemelidir. Bugün Türklerin elinde olan topraklar yarın Ermenilerin olacaktır.” (Lübnan  Ermeni  Ortodoks  Başpiskoposu, 1993)

Türk elçiliklerine yaptığı saldırılarla ünlenen ve birçok elçi ve konsolosumuzu katleden ermeni terör örgütü Asala 1973 yılında kuruldu. Türkiye’nin kararlı ve dirençli mücadelesi sonucu bu terör örgütü 1985 yılında fiili varlığına son verdi. Başta okuduğunuz Lübnan Ermeni Ortodoks Başpiskoposunun sözleri, sona eren Asala örgütünün fiili varlığı bitmiş olsa da başka bir kanalda devam ettiğini gösteriyor. Kaldı ki Ermeni ülküsü Asala örgütüyle sınırlı değil, tahmin edeceğiniz gibi öncesi de var, elbette sonrası da olacaktır. Konumuz PKK-Ermeni, Kürt-Ermeni ilişkileri ile Türklerin Kürtleştirilmesi. Ana konumuzu ilgilendirdiği kadarıyla bu alana da değineceğim.

1925 yılında çıkan Kürt isyanında yakalanıp idam edilen şeyh Sait’in torunu olan Abdülillah Fırat’la yapılan söyleşiden bölümleri bizlere aktaran yazar Ahmet Dinç’in 26 ekim 2006 tarihli yazısıyla konumuza girelim.

“Bölge halkının bu insanlarla kirvelik yaptığını belirten Fırat, ‘Sadece dedemin babası Şeyh Mahmud Feyzi zamanında 500'ün üzerinde Ermeni köyü toptan Müslüman oldu.’ diyerek yeni bir tartışma başlattı. Zaman’a çarpıcı açıklamalarda bulunan eski Erzurum Milletvekili Abdülilah Fırat, din değiştiren bu kişilerin 1915’teki olaylar sırasında ‘ortada durduğunu’ anlattı. Fırat, ‘Ne Ermeni'den ne de bizden yana oldular. Olayları önlemek için çok uğraştılar. Ancak PKK olayı çıktıktan sonra bu köylerin çoğu PKK'dan yana oldu ve bize tavır aldı.’ ifadelerini kullandı. Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink'in, ‘Soykırımı asıl Kürtler yaptı’ iddiasına da tepki gösteren Fırat, ‘Önce onlar Müslümanlara saldırdı.’ karşılığını verdi. Avrupa ülkeleri ve Rusya’nın 18. yüzyıldan itibaren Ermenileri kışkırttığını vurgulayan Abdülilah Fırat, şöyle konuştu: ‘Biz sadece canımızı, namusumuzu koruduk. Ermenilerin anayurdu Filistin’dir. Romalılar sürmüştür Anadolu’ya. Kürtler, onlara Filistinli anlamında ‘Fille’ der. Ermeni tehciriyle ‘Fille’ler geldikleri yerlere yani anavatanlarına geri gönderildi. Çatışmalarda ölen Ermeni sayısı birkaç bini geçmez.”

Burada bir gerçekle karşı karşıyayız. Tehcir (güvenlikli bölgeye taşıma) sırasında hiçte azımsanmayacak sayıda Ermeni Müslüman olup köylerinde kalarak Kürtleştiler. Yazımızın ilerleyen bölümlerinde Kürtleşme veya Kürtleştirme hareketinin sadece Ermenilerle sınırlı kalmadığını göreceğiz. Türklerde paylarına düşeni fazlasıyla aldılar. Ahmet Dinç’in yazdıklarına devam edelim. 

“(Abdülillah Fırat;) Dedeleri Şeyh Said, onun babası Şeyh Mahmut Feyzi ve dedesi Şeyh Ali Palevi zamanında binlerce Ermeni köyünün toplu halde Müslümanlığa geçtiğini ve süreç içinde bunların Kürtleştiğini dile getir(di)...”

1991 seçimlerinde 19. dönem ve 1995 seçimlerinde 20. dönem Refah Partisi Erzurum Milletvekili olan ve 28 şubat süreciyle kapatılan Refah Partisinin yerine açılan Fazilet Partisine geçen Abdülillah Fırat’ın sözlerine yer veren Ahmet Dinç’in yazısının son satırları şöyle. 

“Abdülilah Fırat, Ermenilerin Kürtlere karşı bir hıncı olduğunu söylüyor. Fırat’a göre bu hınç, Batılı devletlerin önerdikleri, ‘gelin Osmanlıdan ayrılıp Ermenilerle beraber bağımsız bir devlet kuralım’ önerisine Kürtlerin hayır demesiyle başladı. Şimdi Avrupa bu fesadı devam ettiriyor.’ diyen Fırat, sözlerine şöyle tamamlıyor: ‘Ermenileri dün silahlandırıp üzerimize salanlar, şimdi de başka bir manada soykırım yasalarıyla üzerimize salıyor. Yani bu 100 yıllık kampanya değişik usullerle halen devam ediyor. Kürtleri birlik içinde tutmanın tek yolu din duygusudur. Kürtler dinden uzaklaşınca kimse onların önünü alamaz. Hatta Ermenilerle birleşip ayrılırlar. Son 30 senedir bir kısım Kürtler sünnet olmadı, yani dinden bu kadar uzaklaştı.”

Ak Partide bu savlarla Kürt isteklerine yanaştı. Türkiye’yi dönüştürme hareketi içinde sadece inanca dayalı değişim olmamasının diğer sebebide budur. PKK’lı Kürtlere hak ve hürriyetler verilince terör durur ve ayrılıkçı fikirler bertaraf edilir sanıldı. Habur kapısından giriş yapan teröristler taraftarlarınca kahraman gibi çiçeklerle karşılanıp ayaklarına götürülen mahkemeyle yargılanarak serbest bırakılınca yapılan işin yanlışlığını gören halkın tepkisi karşısında Ak Parti, özellikle başbakan dilini değiştirmek zorunda kaldı. Aslında ulaşılmak istenen asıl sonuçtan vazgeçilmiş değil. Nitekim terör örgütüyle dolaylı görüşmelerin yapılması, akan kanı durdurmak kadar asıl amaca varmak içindir de.



DEVAM EDECEK



Yazışma Adresim: www.goleaydin@hotmail.com
Gazete Adresimiz: www.anadolumedyagrup.com


Yayın Tarihi: 03.12.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder